• part one(entrance) ın başındaki mutlak huzur misali fülüt sesi part three(exit) da da duyulur bu şarkıyı iyice ileriye götürmüştür sanki. part 2(entertainment) daki perküsyonlar ve efektlerin etkisi ne kadar artsa da şarkının genelindeki atmosfer asla bozulmaz.
  • üç parça da nick mason tarafından yazılmıştır. grand vizier ismi osmanlı imparatorluğu'ndan gelmektedir. ayrıca entrance kısmındaki flütü de lindy mason çalmıştır.
  • şarkıdaki flüt, nick mason'ın eşi lindy tarafından çalınmıştır. ama ummagumma albümünün kitapçığında bu bilgi verilmemiştir. ayrıca bu parça nick mason'ın beste anlamında pink floyd'a yaptığı ender solo katkılardan da biridir.
  • pink floyd'un 1969 tarihli ummagumma adlı albümünde yer alan ve giriş, eğlendirme ve sonuç adlı üç bölümden müteşekkil yaklaşık 9 dakika süren bu deneysel enstrümantal parçanın adının vezîr-i âzamın bahçe partisi ya da sadrazamın bahçe partisi olması ne ilginç. bu ad nerden ve niye akıllarına geldi hiçbir fikrim yok; biraz bakındım ama pek bir şey bulamadığım için tahminlerimi yazayım.

    vezîr-i âzam ya da sadrazam deyince tabi hemen akla ilk osmalı geliyor ama grand vizierlik müessesesi farslar'da, safaviler'de, abbasiler'de, moğollar'da da var. elbette en ünlüsü osmanlı'daki ve pink floyd'un kasttetiği de bu olsa gerek.

    ama düşünüyorum, osmanlı tarihinde bahçe partileriyle ünlü bir vezîr-i âzam ya da sadrazam var mıydı diye, valla benim aklıma partisiyle değilse de bahçesiyle ünlü bir tek ibrahim paşa geliyor. hani kanuni'nin sevgili veziri pargalı ibrahim paşa'dan bahsediyorum. günümüzde sultanahmet'te türk ve islam eserleri müzesi olarak kullanılan sarayının bahçesine budin'den, mohaç savaşı'ndan dönerken beraberinde getirdiği ve üç güzeller diye bilinen apollon, herkül ve diana'nın mitolojik heykelleriyle donatmış pargalı. tabi o ana kadar makbul ibrahim paşa iken zamanın divan şairi figani'nin "dünyaya iki ibrahim geldi, biri put kırdı*, biri putları dikti" dizeleriyle alevlenen isyanların hengamesinde bir anda maktul ibrahim paşa'ya dönüşüp bahçe ve heykel sevgisini canıyla ödemiş zavallı. pink floyd'un pargalı'ya özel bir muhabbet beslediğine yönelik bir malumat olmadığından bu olasılığı da geçelim ve lale devrine gelelim.

    malum, osmanlı'da bahçenin ve bahçe partilerinden söz edilmeye başlandığı asıl dönem, pargalı'nın ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra gerçekleşen lale devri dönemi (1718-1730). yangın yönetmeliği ve hayvan haklarının henüz icad edilmediği mum ve kaplumbağlarla özdeşleşen* bu dönemde istanbul, nefis park ve bahçelerle, çeşme ve sebillerle, çiçeklerle, yüzlerce farklı türde lalelerle donatılmış. sâdâbâd, şerefâbâd bağ-ı ferah, emnâbâd, hüsrevâbâd, hümâyûnabâd, kasr-ı süreyya, vezir bahçesi, tersâne bahçesi, çırağan bahçesi ve daha onlarca bahçede düzenlenen ve padişah dahil olmak üzere saray elitlerinin katıldığı düğünler, sünnetler, elçi ağırlamaları, helva sohbetleri, piknikler, şarkılar, türküler, çalgılar, çengiler... hatta öyle ki avrupa'da turquerie adı verilen bir akım başlamış ve djardin turc şeklinde tanzim edilmiş türk bahçelerine sahip olmak bir prestij göstergesi olmuş.

    lale devri'nin bu güzelliklerinin mimarı ise sadrazam nevşehirli damat ibrahim paşa ve ne yazık ki bu bahçesever sadrazamın sonu da pargalı gibi olmuş ve 1730'daki patrona halil isyanı'nda paramparça edilerek öldürülmüş.

    onca laf ettim ama pink floyd 1969'da the grand vizier's garden party'yi hangi veziri ve onun hangi bahçe partisini düşünerek yazdı bir sonuca ulaşamadım. fakat parçanın geneline hakim olan, eğlenceden uzak karamsar atmosferi düşününce ana fikir sanki bahçesever sadrazamların hazin sonu gibiymiş gibi geliyor. veyahut belki de pink floyd bize, tarihin başka bir şekilde de tezahür edebileceği; apollon, herkül, diana heykelleriyle dolu ve etrafta -mumsuz- kaplumbağaların dolaştığı lalelerle dolu bahçelerde, vezir olsun köylü olsun boğulmamış, parçalanmamış insanların "bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşade, gidelim serv-i revânım yürü sâ’dâbâd'e" diyerek dolaşabileceği bir ütopya resmetmek istemiştir. gerçi pink floyd'dan önce sağolsun ergüder yoldaş kendi ütopyası büyükada'ya gitmeden önce bize hem sâ’dâbâd busesi vermiş hem de lalelerle nergislerle dolu bustanlarda gezdirmişti.
  • off isme bak be, kesin müthiş olmalı.

    afedersin de, şarkının yarısı bildiğin sessizlik, plak israfı lan tesmen. flütçü ve baterist güzel çalmış ona lafım yok ama, ben 8 dakkamı harcayıp dinliyorsam bana 8 dakikalık eser sunacaksın. neden yarısı bildiğin boşluk oğlum bu şarkının?

    bi de psychedelic yazmışlar çıldıracağım. pink floyd osursa psychedelic sanan bir güruh var. bu şarkı psychedelic falan değil, experimental rock. pink floyd fanlarındaki bu psychedelic yakıştırma takıntısına ayar oluyorum.

    tanım: led zeppelin 'in moby dick 'inin fülütlüsü.
hesabın var mı? giriş yap