• markus zusak'in 2005'te ilk baskisi yapilmis olan, ikinci dunya savasi sirasinda almanya'da liesel meminger adindaki bir kiz cocugunun basindan gecenleri olum'un agzindan anlattigi romani. bir yandan tanidik ikinci dunya savasi hikayeleri gibi, savasin gunluk hayatta yarattigi degisimler, heyecanlar, trajediler anlatilirken, diger yandan siradisi bir oyku kurgulanmis. olagan ve olagandisi ogelerin dengesinin iyi kuruldugu, zaman zaman yurek sizlatan, zaman zaman ise "gercekten boyle seyler olmus mudur acaba" diye sasirtan kitap.
  • encore yayınları tarafından teri erbeş çevirisiyle türkçeye kazandırılmıştır. zamanında okumuş olduğumdan çevirinin nasıl olduğunu bilemeyeceğim, ama kitap ilginçtir. çocuklara anlatılıyormuş gibi yazılmıştır, ama içindeki olaylar o kadar serttir ki bu kitabı hiçbir aklı başında insan çocuklara okutmak istemez. içimizdeki çocuğa belki okutabiliriz. son dönemlerde yaygınlaşmış bir anlatı türüne sahip sonuçta, çocuklara anlatıyormuş gibi büyüklere yazılmış romanlardan. benzerleri için jonathan safran foer romanları everything is illuminated ve extremely loud and incredibly close ile matt hoag'ın dead fathers club'ına bakabilirsiniz.
  • bana hüznün içinde ufak mutluluklar da olduğunu hatırlatan kitap.
  • goodreads ratingi ile tanışıp, kitapçılarda zar zor bulduğum, okuduktan sonra, bana; abuk sabuk, renkli kapaklı, popülist kitapların göz önünde sergilenip, bu şaheserin kitapçının ücra köşelerinden çıkarılmasının ne büyük yanlış olduğunu düşündüren şaheser.

    wuthering heights'in heathcliff'ine, sister carrie'nin george w. hurstwood'una duyduğum acıma duygusunnun benzerini bana liesel meminger'le yaşatmıştır.
  • okuduğum en güzel ii. dünya savaşı öykülerinden biri olmasının yanında, kitap sevgisiyle ilgili en güzel öykülerden biri the book thief (kitap hırsızı) aynı zamanda. hem tebessüm ettirici pekçok an'a sahip olup, son derece de dokunaklı olunca etkisi kaçınılmaz şekilde büyüyor. öyle güzel ki, yalnızca kimi zaman aşırı dokunaklı olmasıyla suçlayabilirim ama tüm suçlamalar geri teper çünkü bu aynı zamanda savaşın ve faşizmin ortasında insan kalmaya çalışanların öyküsü.

    --- spoiler ---

    erkek kardeşi gözlerinin önünde ölen küçük kız liesel kitap hırsızının ta kendisi. liesel'i evlat edinen küfürbaz ama yüreği apak anne rosa ile gördüğüm en güzel baba figürlerinden biri olan o gümüş gözlü güzel insan hans hubermann, babanın akordiyonu, liesel'e okuma yazma öğrettiği anlar, liesel'in kabuslarını yatıştırdığı anlar, yahudi max'le aralarındaki ilişkiler, max'in kitaba da yansıyan eskiz defteri, o çizimler ve öyküler-özellikle ağaçlı öykü-, koskoca kütüphanesiyle bayan ilsa, limon sarısı saçlı oyunbaz rudy, liesel'in suç ortağı rudy, obur ve dikbaşlı rudy, o aşık olunası rudy ve de tüm bu unutulmaz karakterleri alaycılıkla burukluk arası bir dille anlatan ölüm'ün ta kendisi. ruhları bir bir alıp götüren ölüm ve savaşın ortasında kitaplara tutunan bir kız...

    --- spoiler ---

    kitap hırsızlığının da belli kuralları olduğunu ve liesel'in hırsızlıklarının her birinin karanlıkta bir mum yakmaya benzediğini ekleyim bir de.
  • mark zusak ı tanıdığım kitap .beni marc levynin özgürlük için kitabı gibi çok etkilemiştir .
  • okuduğum en güzel kitaplardan biri, ne zaman benim için önemli birine kitap hediye etmek istesem hiç düşünmeden bu kitabı alırım.

    --- spoiler ---

    "her yerde kitaplar! bütün duvarlar oldukça kalabalık ancak mükemmel sıralanmış raflarla giydirilmişti. duvarın boyasını görmek neredeyse mümkün değildi. siyah, kırmızı, gri, her renkten kitabın sırtında değişik tarzda ve boyda yazılar vardı. liesel meminger'in hayatında gördüğü en güzel şeylerden biriydi.
    hayretle gülümsedi. böyle bir oda nasıl olabilirdi!

    koluyla yüzündeki gülümsemeyi silmeye çalıştıysa da bunun anlamsız bir çaba olduğunu anladı. bedeninde gezen bakışları onun yüzünde durdu. mümkün olabileceğini düşündüğünden daha uzun bir sessizlik oldu. sessizlik kopmak için yakaran bir lastik gibi uzadı. kız kopardı.

    - izin verir misiniz ?

    sözcükler dönüm dönüm uzanan ahşap zeminde durdular. kitaplar kilometrelerce ötedeydi. kadın kafasını salladı. evet, alabilirsin.

    gitgide oda küçüldü, ta ki, kitap hırsızı birkaç adımla uzanıp raflara dokunana dek. tırnaklarının kitapların sırtına değip geçerken çıkarttığı tıkırtı sesini dinleyerek elinin tersini ilk rafta gezdirdi. çıkan ses bir çalgı sesi gibiydi ya da koşan ayakların notaları gibi. peşpeşe raflar boyunca ellerini yarıştırdı. ve kahkahalar attı.

    kaç kitaba dokunmuştu? kaç kitabı hissetmişti?
    raflara doğru ilerleyip bu kez daha yavaşça ve elinin içiyle tekrar kitaplara dokundu; avuçlarının içinde her kitabın sırtının oluşturduğu engebeyi hissediyordu. ışıklı bir avizeden yayılan parlak hüzmeler gibi büyülü bir histi, kusursuz bir güzellik karşısında duyulan his gibi. birçok kere neredeyse yerinden çekip çıkaracaktı kitaplardan birini ama düzeni bozmaya cesaret edemedi. fazla mükemmeldiler."

    --- spoiler ---
  • okudugum en garip kitaplar top 10 listeme, buyuk bir hizla giris yapan kitaptir.

    bu markus zusak'in garip bir tarzi var zaten. alti ustu iki kitabini okusam da bu gercegi degistirmiyor.

    hikayeyi anlatan azrail, zaman ikinci dunya savasi donemi, kahramansa bir kitap hirsizi. tabi gunumuz hirsizlik mantigi degil burada konu olan. kitaplarin yakildigi bir cografyanin, kirintilarini toplamaya calisan kucuk bir kiz cocugu anlatilan. hem hirsiz denildigine de bakmayin. kimsenin varligini onemsemedigi -ki zaten kendilerine de ait olmayan- bir seyin yok edilmesini onlemeye calisir bu hirsiz.

    garip kitaptir vesselam.
    okurken cok sevecegimi dusunmemistim ama bitince ozledim hikayeyi.
  • kalp kıran kitap.
  • şimdiye kadar okuduğum en güzel cümlelere sahip olan kitap.sanki her satırı bir şeyler hissettiriyor.tüyleri diken diken edecek kadar etkileyici.
hesabın var mı? giriş yap