• cocuk yapmis her insanin mutlaka ama mutlaka izlemesi gereken, cocuk yapmamissa da, ileride aile kurma hevesinde olan herkesin muhakkak izleyip anlamasi gerektigini dusundugum belgeseldir.

    kendi adima sahane beslenen bir herf diilim ancak, sayet 45 de saglik anlaminda bayragi indrmek istemiyorsam, simdiden filmde izlediklerimi tatbik etmem gerektigini ciddi ciddi dusundurmustur..

    ozetle, seker ve islenmis urunlerdeki sekerin, sigara ya da diger bagimlilik yapan uyusturuculardan farki olmadigini anlatan, uzun vadede sigara veya diger benzer uyusturucular kadar yasam kalitenizi ve sagliginizi tehdit eden bir hede oldugudur..

    that sugar film imdb
  • çağımızın en büyük problemi olan şeker bağımlılığı ile ilgili muhteşem bir belgesel.
    şekerin sadece göbeğimizi çıkarmakla ya da bizi şişmanlatmakla kalmayıp tüm ruhsal durumumuzu nasıl değiştirdiğini, nasıl sürekli depresyona girip çıkmamıza, çoğu zaman bir rüya üzerinde yürüyormuş gibi bulanık zihinlerle ortada dolaşmamıza neden olduğunu ve bu gerçeklerin üzerinin serbest piyasa ekonomisi ve dünyanın önde gelen şirketlerinin baskılarıyla nasıl da kapatıldığını çok güzel bir şekilde anlatmış.

    2004 yapımı super size me belgeseli ile aynı deney mantığıyla çekilmiş. ama bu filmi çekenin bütçesi müziklerine ve iç organlarımızda olanları karikatürize eden bombastik anlatımına bakılırsa diğer filminkinden daha iyiymiş.
  • çok bilgilendirici ve eğlenceli belgesel. şeker ve zararları ile ilgili farkındalığınızı artıyor. taş gibi yakışıklı ve saglikli bi abimiz deney icin günlük aldığı kalori miktarını değiştirmeden diyetine gunluk 40 cay kasigi şeker ekliyor. ve sağlığının kısa sürede bundan nasıl etkilendiğini,şekerin her turlusunun nasıl zararlı olduğunu ve bağımlılık oluşturduğunu goruyoruz. bu 40 kaşık şekeri de oturup kaşık kaşık yiyerek almıyor. bizim her gün aldığımız hatta sağlıklı, zararsız sandığımız birkaç gıda urunuyle rahatlıkla almış oluyor.

    pek eğlenceli bi klip de var filmden

    https://youtu.be/ix-so6ifg_0
  • aynı evin içinde bambaşka beslenen iki insan olduğumuzu ortaya çıkaran film. benim şekeri hayatımdan çıkarmam için sadece kolayı ve çayı kesmem yetiyor, eşimin komple hayatını değiştirmesi lazım. yalnız üzüldüm zira kurabiye ve kek yapmayı (yemeyi değil, evet) çok seviyorum.
  • gecenin bir saati kalkıp, gözümü bile açmadan çikolata yememin sebebini açıklayan belgesel. bugüne kadar bu tip bir deney nasıl yapılmamış ya da deneyin etkileri abartılmış mı bilemiyorum ama deneğin son hali beni korkutmaya yetti. öğrendiğim en önemli şey ise kalori kaynağının kalori miktarından önemli oluşu. resmen aydınlandım.
  • fed up belgeselini izleyenler, bu filmdeki bazı akademisyenleri ve gazetecileri hatırlayacaktır. fed up daha çok çocuklara yoğunlaşıyordu ve bu filme göre daha az eğlenceliydi. burada işin içine animasyonlar, espiriler katılmış. daha etkileyici bir anlatım olmuş. ancak ikisinden de çıkarılacak özet sonuç aynı: işlenmiş ürünlerden, diyet ürünlerden, şekerden ve tatlandırıcılardan uzak durun. mümkün olduğunca doğal beslenin.
  • bu film avustralya yapımı. bunu aklımızda tutmakta fayda var çünkü avustralyalılar spor, sağlık ve sağlıklı beslenmeyle kafayı bozmuş durumdalar. böyle bir filmin avustralya'dan çıkması oldukça normal geliyor. hatta bana kalırsa, benim hayranlıkla ve şaşkınlıkla izlediğim bu filmi standart bir avustralyalı yeterince etkili bulmamıştır.

    filmin ana fikri farkında olmadan insanların ne kadar fazla şeker tükettiğiyle alakalı. yediğime içtiğime az da olsa dikkat eden birisi olarak salça sahil olmak üzere bilimum sosun içinde şeker olabileceği aklımın ucuna bile gelmezdi. evimdeki dolapta bulunan salçanın 100 gramında 12.5gr şeker olduğunu görünce epey şaşırdım. bu da yaklaşık 3 küp şeker ediyor. 1 kiloluk salçanın içinde 30 tane küp şeker var. oldukça etkileyici bir bilgi.

    filmde öne çıkarılan bir diğer konu da alınan kalorinin aslında pek de bir anlamı olmadığının ispatlanmaya çalışılması. filmin kahramanı sağlıklı bir diyetten aynı miktarda kalori alarak nasıl berbat bir diyete geçilebileceğini uygulamalı gösteriyor. oldukça etkileyici olmuş.

    meyve suyu konusundaki ¨meyvelerin içinde sizi doyuran(beyninize doyduğunuz sinyalini gönderen) lif var ama siz bunu posa olarak atıp meyvenin en boktan ve şekerli kısmını tüketiyorsunuz¨ açıklaması beni oldukça tatmin etti. gazlı içeceklerle aramda bir mesafe vardı ama meyve suyundan da (taze sıkılmış dahil) uzak duracağım sanırım. en iyisi meyvenin kendisini tüketmek.

    filmin super size me'ye benzediği doğrudur. farklı konu aynı deneyle anlatılmış.

    amerikadaki mısır şurubu üretimi ve şekerin sağlığa zararının olmadığı konusundaki ispat çalışmaları da yüzeysel olarak anlatılmış. bence bu konu ayrı bir belgeselin konusu bile olur (belki de olmuştur). bu yüzden bu belgeselde böyle yüzeyselce verilmesine gerek yokmuş.

    film açıktan ¨şu üründe şeker var, bunu tüketmeyin şunu tüketin¨ sığlığında da gezinmiyor. bu açıdan da sabah kuşağında yayınlanan sağlık programlarından farkı olduğunu söylemek lazım.
  • avustralyalı bir gencin kendi üzerinde denemiş olduğu bir şeker diyetini konu alır.endüstriyel şekerin insan sağlığını nasıl tehdit ettiğini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.diyet sırasında kullandığı ürünler ise bize tamamen sağlık dostu olarak sunulmuş gıdalar.uzun süredir kullanmayı bıraktığım şekerin zararlarını,bilimsel kanıtlarla gözümün içine soktu.

    ayrıca dünyadaki şeker endüstrisinin ne kadar büyük olduğunu ve insan sağlığını hiçe sayarak yapmış oldukları pazarlama tekniklerine de çok şaşıracaksınız.http://www.imdb.com/title/tt3892434/
  • "...ama ben öğle yemeği yemedim, onun yerine ice tea içebilirim... ayni kalori" diyeti yapan ve asla kilo veremeyen mallarin mutlaka izlemesi gereken sey. o galoriylen obur galori ayni degil gulum!
  • aslında bunun liselerde izlettirilmesi lazım, gerçekten başarılı.
    o coca coladan fon alan hodük beni sinir etti...
hesabın var mı? giriş yap