• hayat dersi niteliğinde bir hikaye anlatan ama olabildiğine sade film. aynı zamanda söylendiğine göre baştan sona aborijin dilinde çekilmiş ilk filmmiş ki ingilizce konuşan anlatıcı dışında tüm karakterler aborijin dili konuşuyor. bir nevi aborijince dondurmam gaymak.

    cannes film festivali jüri özel ödülü, australian film institute'den 6 ödül, film critics circle of australia awards, flanders international film festival ve if awards gibi organizasyonlardan da ödül kazanmış ayrıca.
    http://imdb.com/title/tt0466399/
  • 2006 avusturalya yapımı rolf de heer filmi. 26. uluslararası istanbul film festivali'nde gösterime girecek.
  • hormonsuz insanların, organik yaşamlarının filmi.

    ingilizce konuşan bir aborijin’in anlattığı, atalarının hikâyesinin içindeki bir başka hikayeden oluşan bir konusu var. böyle dediğime bakıp da, iç içe geçmiş karmaşık bir kurgu filan olduğu sanılmasın. olayın özü, aborijinlerin tıpkı ataları gibi benzer sorunları yaşamaları. çok fazla değişen bir şey yok yani hayatlarında. adamın bugün yaşadıklarını, yıllar önce ataları da benzer şekilde yaşamış, o da onu anlatıyor.

    yıllar önce bir çift yürek isimli kitabı okuyup aborijinlerin olağanüstü insanlar olduklarına kanaat getirmiş benim gibi bir meraklı için bu film, bulduğum ilk fırsatta, imkan olan en büyük ekranda seyredilmesi gerekenler listesindeydi. pek çok insanın, gece görsem korkarım, yorumları yapacaklarını, üstelik de dal taşak meydanda çırılçıplak yaşayan insanların garip hayatlarını anlatan bu filme zerre ilgi beslemeyeceklerini bildiğim için, tek başıma seyrettim. sinemada değişik yaklaşımlar izlemekten gocunmayıp merakı olan kişiler eğer ki bu filme ilgi duyarlarsa, film keyfinin bozulmaması, “ne lan bu gulu gulu konuşan zencileri mi izliyorsun” gibi eleştirilerle dikkat dağılmaması için, onlara da tek başına izlemelerini öneriyorum.

    kitaptan kalan izlenimden dolayı görmeyi umduğum şey, herhalde hayatın sırrını çözmüş, susuz çölde, vahşi arazide, aç, güneş altında dahi olsa yaşamayı becerebilen, çölün ortasında suyun ve yiyeceğin onları çağıran sesini duyan ermiş insanların hayatları filandı. ama bu filmde bunları görmedim ben. zor hayat koşullarında takdir ettiğim yaşantılar gördüm tabii ki. bataklıkta timsahlardan korunmak için ağaç dallarına geçici yataklar yapmaları, ağaç kabuğundan tek kişilik kano imal etmeleri filan güzel şeylerdi. ama bütün bunlardan daha çok, kıskançlık, sabırsızlık, yanlış anlamalar, savaş, ceza gibi normal şeyler gördüm. sırrını çözmeyi umduğum bilge yaşlılar yerine –hepsi çırılçıplak olmak kaydıyla- kırmızı-beyaz boyalı, kemik burunlu bir büyücü, en güzeli bile çok çirkin sarkık memeli kadınlar, en yaşlısı bile incecik, dal gibi erkekler gördüm. güzeldi, değişikti.

    ama, artık avustralya’ya gidip aborijinler arasında doğayla bütünleşme isteğim pek kalmadı. hayatta her istek geçiciymiş, her şey bir hevesmiş gerçekten. ya da ben çok fazla ikizlerim* .
  • walkabout ve the last wave gibi ilk dönem peter weir filmlerinden tanıdığımız en meşhur aborigine aktör david gulpilil'in yıllar sonra anlatıcı olarak karşımıza çıktığı filmdir.
  • yönetmenliğini rolf de heer ve ramingining halkı'nın yaptığı özgün bir film "ten canoes". avustralya'daki yerli yaşamına ve kabile kültürüne dayalı yoğun bir anlatı ile ilerleyen filmde, doğal görünümlere ve oradaki yaşama şekillerine iç geçirmemek mümkün değil. sabrın, geleneklerin ve saygının nasıl olup da bir hakikat çatısı inşa ettiklerini yerli medeniyetinde görüyor ve o insanlara çağımızın teknik bakışını bir tarafa bırakarak bakmasını öğreniyoruz: aslında tekniğin araçlaştırılmasına yönelik güzel bir örnek bu film. dayindi karakteri gerçekten modern toplumda belki de gerçek anlamda hiç varolmamış insani katmanları hatırlatıyor bize ve bizi farklı bir evrendeki varoluşsal ilişkilere götürüyor. kadın ve erkeğin ilişkisinin ana konu olduğu film, doğa filmi ve belgesel sevenlerin ilgi alanına epey uygun. anlatıcının öyküleştirmesi de işin içine başka bir renk katmış...
  • avustralya büyükelçiliği’nin desteği ile 13 kasım salı günü ve 24 kasım cumartesi günü cermodern’de gösterimi gerçekleştirilecek film.

    http://film.com.tr/haber/index.cfm?hid=14650

    http://film.com.tr/film.cfm?fid=6438
  • antropoloji ve sinemanın eğlenceli bir karışımı olan, büyük bir kısmı 'ganalbingu' dilinde çekilen film. hikaye anlatıcısının kendine has mizahı ve stili de filmin önemli bir artısı bence. aborijinler'in hayatı avrupalılar gelmeden önce nasıldı diye merak edenlerin bir göz atması gerekir bence.
hesabın var mı? giriş yap