• --- boku çıkmış spoiler ---

    arada kalmış bir adamın hikayesidir.
    yönetmen peter chan.
    jet li - pang chin yun (dage (dagı diye okunur) çince de abi demekmiş, * * diye hitap ediliyor bütün film, reis diye çevirmişler)
    andy lau - cao er-hu (onada general cao diyorlar)
    takeshi kaneshiro - zhang wen-xiang (delikanlı, belkide esas oğlan)
    jinglei xu - lian (er hu hanım diyor askerler buna)

    büyük beklentilerle hiç bir filmi izlememek gerektiğini defalarca öğrenmeme rağmen nedense aynı kafada gidiyorum. öncelikle bir uzakdoğu filminde savaş varsa, dövüş sanatları var ise, hemen ortaya bir kıstas çıkıyor. ying xiong.

    öncelikle filmde hiç sıkılmadım. artık bence klişeye dönmüş olan sessiz sahneler bile akıcı. ee hade be diye çemkirmedim filmi izlerken.
    dağ köyünde madencilik ve haydutluk yaparak hayatlarını yaşayan bir topluluğun değişen hayatları.
    aralarına katılan bir imparatorluk ordusu komutanı. tek sağ kalan. ve hünerlerini daha en başlardan gösteren bir adam. sonrasının efsanevi komutanı.

    tek istediği birlikte yaşadığı insanların karınlarını doyurmak olan iki adam.
    sonrada ortaya çıkan kan kardeşliği ve yenilmez bir ordu.

    derdim gerçekten sosyolojik, psikolojik, patolojik ne bileyim ekolojik analiz yapmak değil. zira haddime değil.

    ancak filmle ilgili kafamda kalan tek şey. arada kalmak.
    yani para için ailelerini bırakıp askere giden insanlar. ayakkabılarının yanında değerli madenlerle verilen ölüm haberleri ve yürek yakan ağıtlar.

    intikam için yaşamak isterken, aciz durumdan kurtaran kadına aşık olan büyük general.
    kardeşliğe değil arkadaşlarına inandığını söyledikten sonra bile, en yakın arkadaşının karısına göz koyan general. ki burada aklıma eşkiya geldi ne hikmetse? sevdiğim kadın için en yakın arkadaşımı sattım sen ne yaptın tarzı sorular felan.
    politikacı mı asker mi insan mı kardeş mi olması gerektiği arasında sürekli gidip gelen bir general.
    jet li hakkını vermiş desem yeridir. beklediğimiz atraksiyonel hareketlerden ziyade ağırbaşlı, posta koyan, dava adamı rolüne iyi uyum sağlamış.
    ki asker kalmalıydı.
    acıması olmayan "onlar asker onlar ölmeli" diye silahsız kapatılmış ikibin askerin önce karnını doyurup sonra oklarla öldürttüren adam.
    bi ara tecavüzcüler için söyledikleriyle, acımasızlığı arasındaki farkı asker psikoloji olarak açıklayabiliriz.
    en yakın arkadaşını davasının devamı için kahpece öldürtmesi ve ardından saygı gösterileri yapıp, üzülmesi ise kafamın bi yerinde asılı.

    er hu ise biraz daha tuhaf bir adam. ilk göründüğü sahneden lan acaba türk boylarından mı bu amca diye bir soru sordum kendime. gözümde abhaz moğol kırması bir adam yüzü belirdi.
    haydutların reisi iken yerini profesyonel kumandana bıraktı.
    pang dan farkı ise, verdiği sözlerin adamı olması ve eşitliğe inanması.
    haklı olarak içinde ufak tefek hesaplaşmalar olsa da filmin sonlarına doğru kanına girmeye çalışan kui komutanına rağmen kardeşliğe bağlılığını yitirmemesi, sevdiği kadına olan bağlılığı, askerlerinin hatalarını affedebilmesi gibi meziyetlerin yanında, ne yaparsa sadece insanları için yapan bir adam.
    haketmedikleriyle yaşamak zorunda kalması ise acı sonun başlangıcı olmuştur kendisi için.
    toprağı bol olsun.

    zhang ise filmin kilit adamıdır bence.
    arada dengeleyici gücü olan adamdır. belki de güçten ziyade emirleri sorgusuz sualsiz uygulaması onun asker olmasından değil pang a olan güveninden kaynaklanmaktadır.
    ancak, her ne kadar delikanlı desekte filmin başında meydan da pang ı çizmeleri için öldürmeye kalkması pekte delikanlı olmadığının göstergesi olabilir.

    ablamız için söylenenecek bir şey yok aslında.
    hayatı kaçmak üzerine kurulu olduğundan, hep bir yerlere ait olma duygusu olan, bence biraz da zorla er hu ile birlikte olması ve gerçekten hissettiklerini dile getirememesi [bazı sebeplerden ötürü] ortaya büyük bir kargaşa çıkarmıştır.

    filmde kardeşlik yemin ettikleri sahne süperdir. görüntüler ve müziklerde muhteşemdi.
    klasik bir film demek ne kadar doğru olur bilemeyeceğim ancak, müzikler bilinen savaş ve uzakdoğu müzikleri olmasına rağmen, tam yerlerinde duyduğum müzikler rahatsız etmedi. aksine arada bir yerlerde duyduğum ney sesi daha da coşturdu beni.
    filmin başında pang ın söylediği küçük balıkları yemek istersen önce büyük balıktan başlamalısın sözünün bütün filmde ağır bastığını görmek ise biraz içimizi burktu.

    kıyaslanmaması gereken, güzel bir film. imdb de bastım on puanı.

    --- boku çıkmış spoiler ---
  • bu tip filmlerde her zaman görülen ''öyle bir savaş sahnesi olsun ki on bin tane figüranı yatıralım yan yana'' mantığını gösteren. sonlarına doğru hafiften jet li'ye ayar eden film. gidin görün güzel.
  • sinematografisine hasta oldum filmin. son yıllarda çinliler hep böyle yapıyor. bravo gençlere.
  • dövüş sahneleri her ne kadar tanıdık gelse de sıkılmadan izlenebilen, birçok can alıcı sahnesi olan, konusu da akıcı sayılabilecek son zamanlarda izlediğim en güzel savaş filmlerinden.
  • filmin muadili filmlerden (misal hero) farkı dövüş ve savaş sahnelerinin daha gerçekçi olmasıdır. abartılı, kılıçla havada uçan, dalların üzerinde seken adamlar yerine doğa kanunlarına uygun bir dövüş kareografisi var, ki bence böylesi daha güzel olmuş. fantastik kavga sahnelerinin arasında asıl hikaye kaybolup gitmemiş.
  • heros ya da the house of flying daggers gibi uçan insanlar, şiir gibi dövüşler yok bu filmde. ama onun yerine gerçekler var, savaş, açlık, kardeşlik kavramları öne çıkmış durumda. çindeki hanedan savaşlarının ne boktan olduğunu görüyoruz bir kere daha. ben özellikle soundtracki çok beğendim, savaş sahnelerinde bile klasiğe yakın müzikler koymuşlar gayet başarılı. tabi benim adıma filmdeki en iyi şey takeshi kaneshiro idi. bakmaya doyamıyo insan* yani diyeceğim şudur ki, izleyin beğeniceksiniz.
  • müzikleriyle de beni hasta eden filmdir. müziğin herhangi bir yerinde duyulan ney sesi, bazen bağlama sesi, bazen de ud sesi, ulan acaba dedirtmiştir.
  • hero nasıl savaşta kahramanlığı fedakarlığı anlatıyorsa bu filmde savaşın öteki yüzünü açlığı,vahşeti,iki yüzlülüğü anlatır.andy lau'nun hem ağlayıp hem güldüğü sahne filmin en can alıcı yeridir.
  • tarihsel savas filmi izlemeyi seviyorsaniz, sikilmadan izleyebileceginizi dusunuyorum. savas sahnelerindeki teknik hic de fena degil. suradan da bir film uzerine yazilani okuyabilirsiniz: the warlords
  • adamin amina koyan bir filmdir. her sahnesinde sikip atiyor.
hesabın var mı? giriş yap