• 1966 yapımı kobo abe romanından uyarlama hiroshi teshigahara filmi. başrolde tatsuya nakadai var. bir iş kazasında yüzü yanan kahramanımız, suratını komple sargıyla kaplamadan insan içine çıkamayacak kadar hayata küsmüştür. karısı bile elinde olmadan ondan tiksinmektedir. psikiyatr-doktoru ona gerçeğe yakın, organik bir maske yapmayı önerir. adamımız maskeyi takar ve şu soru ortaya çıkar: kişilik mi görünüşü belirler? görünüş mü kişiliği?

    "insan kendini kendi suretine göre yaratır" diye bir özlü söz vardır. buna paralel olarak adamımız da yeni, yakışıklı tipinin etkisinde kalır ve karısını baştan çıkarmayı planlar. olaylar gelişir. sinematografik ve dramatik açıdan müthiş bir film.
  • kimliksizleşme,zihnin,bireyin özgürleşmesiyle suç ve hatalardan sıyrılma üzerine ikinci dünya savaşı soslu şaşırtıcı,alt metinlerini okumanın hazzının inanılmaz boyutlara ulaştığı yapıt.filmin 1966 da çekilmiş olması ise bir başka önemli noktadır.günümüzde çekilen benzer temalı filmler bu önemli filmlerin yanına bile yaklaşamaz,kötü bir imitasyonu olmaktan öteye geçemez.paralel akan,kişisel ve toplumsal kimlikten kaçışı izlemenin lezzetine doyulmaz.
  • 1966 yapımı hiroshi teshigahara filmi
    67 de abd de vizyona girmiş, türkiye de büyük ihtimal girmemiştir. ki girilen entryler günümüzde de pek izlenen bilinen bir film değildir.

    bazı filmlerin tarihle alakaları yoktur hangi yıl olursa olsun insanı etkiler, değiştirir, düşündürür. 12 angry men, the seventh seal, persona bunlara bir sürü örnek verilebilir.
    tanin no kao'da onlardan biridir kuşkusuz.

    insanın kişiliğinin sadece dış görünüşüyle değerlendirilip, algılandığı bir toplumda dışlanıp sınırların dışına atılmış bir insan.
    bence zaman geçtikçe film daha da anlam kazanmaya başlamıştır.
    günümüz toplumunda insanları sadece profil fotoğraflarıyla algılama, anmaya başladığımız bu zamanlarda...

    kahramanımız kendinden başka bir insan yaratmıştır...

    kişilik mi görünüşü belirler, görünüş mü kişiliği ?

    yoksa bunlar sadece bir yansıma mı
  • olağanüstü bir film tanin no kao. günümüzdeki bilim kurguları bile geride bırakabilecek kadar kaliteli bir senaryoya ve bu senaryoyu destekleyici efektlere sahip bir sinema ziyafeti.
  • sinemayı sinema yapan değerleri barındıran filmdir. bu bağıl mıdır? ahmet'e göre de öyle midir, bilmem. filmin, şüphesiz planlamadığım bir şekilde benim de sahip olduğum aşağılık komplekslerine dair yüzeysel olmayan saptamaları var. mutlaka yaratılan dünya çok olumlu dönütler alagelmiştir.

    "kolayca çıkarılıp takılan bir yüz. ailesiz, arkadaşsız veya düşmansız bir dünya. hiç suçlu olmazdı ki bu suçu kendiliğinden yok ederdi. sınırsız özgürlük olurdu, bu yüzden özgürlüğü özlemezdik. ev diye bir şey olmazdı, bundan kaçmak, gitmek istemezdik. yalnızlık ve dostluk birbirlerine acırlardı. şu anda çok değer verilen insanlar arası güvenin, modası geçmiş olurdu. şüphe ve ihanet ortadan kalkardı."

    kimliksizlik kabataslak tasarılarda kaos yaratır denir hep. öyle midir cidden? yoksa mevlana'nın da dediği üzere "bulanmadan akmak" mıdır?
  • "yüzümüz ruhumuzun dünyaya açılan kapısıdır"

    fiziksel yaralar ruhu paramparça ediyor ve bu parçalanmışlığın olası sonucu aşağılık kompleksi kişilik başkalaşmasına sebep oluyor. en son nokta ise "ben hiç kimseyim"

    dönemine göre fazlasıyla iyi bir film. kıyafet bile değişince tavırların değiştiği bir gerçekken başka bir çehreye bürünmek nasıl sonuçlar doğurur? binlerce maskemiz var ama hiçbiri biz değiliz.
  • "özgürlük nedir?" sorusunu odağına alan bir film. modernleşmenin iddiası "geçmişsiz, köksüz, geleneği ve toplumu dışlayan yada eksilten sade ve sadece birey" imalatıdır. peki bu "birey" özgür müdür?

    bu minvalde filmin ana mesajının bizlere allanıp pullanan özgürlük, birey olma gibi hasletlerin temelsiz olduğu ve bu temelsizliğin paradoksal olarak ilk önce özgürlük fikriyle yola çıkanları "vuracağı"dır. "modern özgür birey" efsanesi kelimenin tam manasıyla ideolojiktir yani. batılı anlamda kastedilenin aksine sahici bir özgürlüğün toplumsal anlamda belli bir temel üzerinde "kurulması" gerekir.

    filmin bundan başka "suret" ve "asıl" üzerine de soruları var. daha çok psikolojik minvalde bunları da sorguluyor. "sakla(n)mak" modern dünyada doğusu batısı fark etmeden insanlara dayatılan bir hâl. kadının batıda makyaj, doğuda kara çarşafa sığınması gibi. (kara çarşaf, bilinenin aksine modern dünyada ortaya çıkan bir giysidir. 'çağ-dışı' değil aksine modern bir elbisedir. ve hatta 19.yüzyılda çarşafa bürünen doğu kadını batıdaki hemcinslerinden misliyle daha fazla "özgürdür". çünkü "çarşafa bürünmek" sokağa çıkma gibi sosyal hayata katılım için bir tür "ehliyet" işlevi görmüştür. batılı kadınlar bu "özgürlüğü" çarşafla değil "işçi tulumu"yla elde edebilmiştir daha sonra.
  • "aşkta insanlar birbirinin maskesini düşürmeye çalışır."

    gibi nefis bir aşk tanımı içeren film.

    ayrıca nedenini hala net olarak çözemediğim makyaj dayatması üzerine de çok güzel bir diyalog barındıran film. kadınların neden makyaj yapmak zorunda hissettikleri bir nebze daha anlaşılır. bu nedenlerden birisi şüphesiz güzel görünmek. işte makyajlı kadının erkekler için neden daha çekici olduğuna dair (en azından japon ve doğu kültürü içerisinde) bazı ipuçları veren o diyaloğu buraya aynen aktarıyorum:

    kadın: kadınlar neden makyaj yapar hiç merak ettin mi?

    kocası: bir düşüneyim... erkekleri kandırmak için, öyle mi?

    - yaklaştın.

    - genji'nin hikayesi 'nin yaşandığı çağda kadınlar yüzlerini örtmenin bir fazilet olduğuna inanıyorlardı. dönemin şiirlerinin sadece siyah saçlarından bahsetmesi bu yüzden. günümüzde bile bazı arap ülkelerinde hala kadınların yüzü kapalıdır. makyaj yapmak da bir bakıma bir maske, tevazu alametidir.

    - tevazu mu?

    - bir kadın, kadın olduğu sürece yüzünü makyaj yapmadan göstermesine değmez.

    - kulağa imalı ve iğneleyici bir söz gibi geliyor.

    - iğneleyici mi?

    - değil mi yani?

    - tevazu, kibirden daha iyi değil mi?
  • başta hem iki saat hem de türü bilim-kurgu diye önyargılı yaklaştığım 1966 yapımı film.açıkçası izlerken hiç sıkmadı ve önyargım boşa çıktı.özellikle günümüz dünyasında görselliğin,dış görünüşün öneminin tavan yaptığı gerçeğini düşününce filme daha çok hak verdim.
hesabın var mı? giriş yap