• 60 yıl kitabevi olarak hizmet veren türk alman kitabevi'nin, 2015 sonbaharında değişen yeni halidir. 2015 yazında çıkan yangın sonrası, sahipleri çok güzel bir hareketle mekanı kitabevi-cafe formatına çevirmişler (bkz: her işte bir hayır vardır). menüsünde çay, kahve, pasta çeşitlerinin yanı sıra bira da bulunmaktadır. hatta leffe ile şaşırtmıştır.

    açıldıktan sonraki ilk 2 ay çok fazla kişi bilmediği için içerisinde kolay yer bulunabilen, sessiz, huzurlu bir mekandı. ancak çok kısa sürede ismi yayıldı, popülerleşti ve eski sakinliği kayboldu.

    konumu, mekanın ve tuvaletlerin temizliği, üniversite öğrencisi garsonların tutumu, uçuk olmayan fiyatları, samimi dekorasyonu ve daha starbuckslaşmamış olması mekanın olumlu yönleridir.
  • taksim meydanından tünele kadar beş tane starbucks var.
    insanlar sosyalleşmek adı altında sohbet etmek için oraları dolduruyorlar sonra ellerinde telefonlar sosyal medyadan çıkamıyorlar.

    keyifli bir sohbet, ders çalışmak, kitap okumak için mükemmel bir yer.

    hafta önce alman arkadaşım robert ile istiklalden tünele doğru yürüyorduk.
    tünele yaklaştığımızda bak burası benim öğrencilerimin sürekli geldiği bir yer, içerisi çok güzel, bir cafe olarakta çok yararlı dedi. içeri girecek zamanımız olmadığından devam ettik ama hep aklımdaydı taksime gittiğimde ilk oraya uğrayacağım dedim kendime.

    iki gün önce robert ile ingiltereden gelen hintli bir çifti gezdidirmek için taksime geçmiştik (adettendir istiklali görmedim demesinler)
    cafenin önünden geçerken roberte buraya gelelim dedim.
    robert birden caddenin ortasına doğru koşup bir adamı kolundan tutup yanıma getirdi.
    bak cafenin sahibi bu işte dedi.
    şaşkınlık içinde adamla biraz sohbet ettik.
    adam tuttu kolumdan beni zorla cafeye götürmeye çalışıyor.
    misafirlerimiz olduğunu anlatmaya çalışıyorum ama anlatamıyorum.
    mecbur gidiyorum.
    cafeye girince sol tarafta bir kütüphaneyle karşılaşıyorsunuz içerinin dizaynı çok güzel.
    üst kata çıkınca asıl etkilenmeyi yaşıyorum.
    hemen aklıma bir arkadaşım geldi onu kesinlikle buraya getirmeliydim. (henüz hiç görüşemedik. ama arakadşız, burayı çok sevecektir. eğer birgün görüşme onuruna erişebilirsek onu kesinlikle ilk buraya getirmeliyim, kitaplar arasında çok keyifli ve uzun soluklu sohbetler edebileceğimizi biliyorum.
    konuşmayı seven biri olduğundan o konuşur uzun uzun ben de dinlerdim diye düşündüm. görüşemezssek de entry okuduğunda kendisi gidecektir. bakalım)
    üst kat kitaplar arasına konulmuş masalardan oluşuyor. oturduğunuzda saatlerce kalkamayacağınız bir çekiciliği var.

    ödev yapmak yada ders çalışmak isteyenler içinde büyük bir masa konulmuş.

    anlayacağınız cafe gibi cafe istanbulda olanlar, yolu istanbula düşenler gitsinler, görsünler taksimin en güzel cafelerinden biri olmaya aday olabilir.
  • müdavimlerinin ekserisi ders çalışmak, kitap okumak için geliyor.
    alt kat değil ama üst kattaki müzik anlayışı değişebilir.
    buraya zaten herkes starbucks'lardaki gürültülü müşteriden kaçıp geliyor.
    e siz o gürültülü müşteriye rakip bir repertuar sununca hoş olmuyor.
    daha bir tane ambient/lounge parça duymadım ama rap falan çalıyor ya..
    bu işte bi yanlış var.
    onun dışında üst katın müşteri profili değişmediği sürece beyoğlu'nda bu gibi gereksinimler için en ideal yerlerden biri.
  • ust kati cok cok guzel olan kafe gidenler de genel itibariyle daha duzgun daha kaliteli insanlar. tatlilari ve kahvelerini de starbakstan daha cok begeniyorum ben.
  • bu mekana yaptığım müzik seçimi eleştirisi için şöyle bir gönderme yapılmış:

    "kafasını dinlemek isteyen neden taksimin göbeğinde dinlemeye çalışıyor diye sorgulatan kafedir aynı zamanda.
    bu kitap kafelerde oturup dünyayı kurtarır bir edayla kitap okuyan tipleri de çözemedim hiç. biz de kendimizce okuyoz da nedense öyle bir ciddiyet hasıl olmuyor bünyeye. kafede okuyunca geliyor o ciddiyet ellam."

    ---
    bir lümpene cevap:

    1) kafasını dinlemek isteyen bir insanın, istanbul'da taksim'e/beyoğlu'na gelmesindeki absürdlük nedir?
    beyoğlu ve pera her zaman bir kültür merkezi olmuştur ve bu özelliği silikleşiyor olsa da hala devam etmektedir.
    birçok kültürü içinde barındırdığı gibi sesli ve sessiz aktivitelerin yapılacağı mekanları da içinde barındırır.
    elbette beyoğlu'nu bilmeyen onun ritüellerini de bilmez; sözlükte cahillik ücretsizidr.

    2) beyoğlu nevizade'ye içip sıçmaya gelenlerin tekelinde bir semt değildir.
    her zaman kitabevleri, pastaneleri ve kültür-sanat merkezleri ile anılmıştır.
    bu mekanların bir kısmı sessizliğin daha hoş durduğu görüşmeler, buluşmalar ve bireysel aktivitelerin olduğu mekanlardır.

    3) sen burada kitap okuyan adamın dünyayı kurtarma ciddiyetiyle kitap okuduğunu nereden çıkarıyorsun?

    belki de o adam/kadın; senin gibi her şeye burun kıvıran, herkesi genelleyen ve böyle bir etkinliği icra eden insanları bile etiketleyen loser bir neslin yeni dünyayı istila ettiğini düşünüp, o dünyayı kurtarmak yerine o dünyadan kaçıyordur.

    4) "biz de kendimizce okuyoruz.."
    okuyor ama bilinçdışı okuyanlara olan nefretini haykırıyor.
    (bkz: tanrı kompleksi)
  • istiklal caddesinde, istiklal caddesi avamlığının sirayet edemediği nadir birkaç mekandan biri. kafalı, muasır, entelektüel insanların uğrak yeri.
  • almanca kursumla beraber gitmeye başladığım, ders çalışırken ortamıyla, kahveleriyle ve nefis browniesiyle beni motive eden şipşirin mekan.

    istiklal caddesinde olmasına rağmen, istiklalin son zamanlardaa dönüştüğü varoş havadan eser yok içeride.

    sayısı artması gereken yerlerden.
  • madem istiklal'de tükkanımız var, neden cafe yapmayalım hilmi sorusuna verilmiş bir cevap. zaten cafe'nin kitabeviyle ilgisi yok, sadece o alanı bir cafe işletmecisine kiralamış durumdalar.
  • sabahları 5 liraya sıcak çikolatasını alıp hemen yanı başında olan okulum alman lisesine geçtiğim mekan.
  • geçenlerde uzun zaman sonra bir arkadaşımı kahve içmeye götürdüğüm, vişneli brovnisi harika olan, bir de akasya asıltürkmen ile karşılaştığımız hoş ve kaliteli mekan.
hesabın var mı? giriş yap