• kroniklik derecesine dayanan bir hastalık. aslen bir shoot em up oyunudur, ancak bokunu çıkardığınız zaman 180. bölümlerinde filan şuuru kaydırarak kişiyi daa çok oyna! daa çok oyna! diye kudurtan eski bir pc oyunu.. shareware'di sanıyorum.
  • büyüdür bu, böcek sürüsü yaratır ortamda.
  • 70'lerdeki felaket filmleri furyasi sirasinda cekilmis ingiliz aktor michael cainein oynadigi kafayi yemis ve super zehirli bir kac milyar arinin amerikaya dadanmasini konu alan bir film. ben sahsen cok sevmistim.
  • badmarsh and shri'nin en sevdigim parcalarindan biridir. girisi cok guzeldir ozellikle. gizemli bir ses tonuna sahip vokali vardir. do you know where you're drumming from * nezdinde gider sarki.
  • at the gates grubunun terminal spirit disease adlı albümünün açılı$ parçası. mükemmeldir.
  • (bkz: dark swarm)
  • kalabalik halinde, yiginla, durmaksizin ilerleyen suruye denir ayrica. dogal hayatta bazen cekirgeler, karincalar vs. boyle swarm yaparlar. sanal hayatta (bkz: zerg) *
  • sonunda arılardan kurtulmak için çözülen askeri yöntemi michael caine'in nasıl hazmettiğini anlamadığım (ki bu filmde ciddi bir mantık hatasıdır. michael caine arılara zarar vermeyecek bir yöntem ararken kendisine "arıları toplayıp imha edelim" diyen komutanın dediğine gelmiştir bu noktada.) felaket filmi. yanlış hatırlamıyorsam filmin sonunda bir tek michael caine ve kadın doktor hayatta kalır. ne acayip, değil mi?
  • death angeldan mark osegueda, andy galeon ve rob cavestanynin diger projesi grubun 1999da ve 2002de iki ep si bir de 2003te beyond the end diye bir albumleri var. bildigim kadariyla thrashle alakasi olmayan bir muzik yapmislar.
  • yeni torture killer albumu. finlandiyalı bu death metal grubunu ilk olarak sotajumala ile çıkarttıkları split ile duymuştum (ki bu split hayatımda gördüğüm en rahatsız edici albüm kapağını barındırır). ondan önce de "for maggots to devour" (2003)'u çıkaran torture killer, ikinci albümü için bir efsaneyle, chris barnes'la birleşmiş ve ortaya iyi diyebileceğim bir iş çıkmış. barnes, özellikle six feet under'dakinden çok daha iyi bir performans sergilemiş diye düşünüyorum. 24 şubat'ta raflara konacak albümün en ilginç tarafı, 2005 kasım'ında grubun resmi üyesi olan chris barnes'ın o günden günümüze albümün yarısını yazmış olması. başta six feet under ve obituary cover'larıyla doğan torture killer'ın –ki grup adı da bir sfu şarkısından gelmekte- barnes tarafından keşfedilmesi ve himayeye alınması da bu kadar kısa bir zaman dilimine rastlıyor.

    grubun müziğine gelince, sanırım albüm kapağına bakan herkes içinde ne tür bir müzik olduğunu aşağı yukarı tahmin edebilir. ancak kapağın vahşiliğine rağmen içerde orta tempo bir death metal var. eski dönem sfu ve bolt thower ayarında, ne aşırı brutal, ne de ılıman bir death metal söz konusu. blast beat'lere rastlanmayan, genelde çift kros üzerine orta tempo devam eden şarkılarda, barnes gerçekten de iyi bir vokal performansı sergilemiş ve eski günlerini özleyenleri memnun etmeyi bilmiş.

    sfu'nun yanında, grubun iskandinav olmasının bir sonucu olarak, gayet kuzeyli ve doksanların ilk yarısındaki oldschool death metal gruplarını hatırlatan melodiler de yer yer dikkat çekiyor. bu noktada bloodbath ve dismember'ın yavaş ve orta tempo kısımları da akla geliyor.

    ilk şarkı "swarm", sürekli tekrar edilen ve müziğe gergin bir hava katan tapping bölümüyle öne çıkan bir enstrumantal. chris barnes'ın sesini ilk kez duyduğumuz ikinci şarkı ise özellikle son kısmındaki melodik bölümde son derece hoş bir hal alıyor. bugüne dek melodik müziklerle birlikte görmediğimiz barnes'ın bu hüzünlü melodi üzerine döktüğü "forever dead" sözcükleri, son derece güzel bir bileşim ortaya çıkmasını sağlamış. bunun dışında "cannibal gluttony" ve "violent scene of death" de albümde öne çıktığını düşündüğüm diğer parçalar.

    açıkçası eğer six feet under seviyorsanız, bunu da seversiniz. ama diğer yandan, six feet under sevmeyip, bunu sevme ihtimaliniz de var. six feet under'dan daha canlı bir kayıt kalitesi, icrası son derece kolay şarkılar, ama nihayetinde enerjik ve canlı bir müzik. nasıl diyeyim, insanın dinleyip de stüdyoya gidip çalıp tepinesi geliyor. chris barnes seviyorsanız, özellikle de benim gibi son üç sfu albümünde barnes'ın sesini büyük ölçüde yitirdiğini düşünenlerdenseniz, işte size (bana) yanıldığınızı (mızı) gösteren bir fırsat. zaten verdiğim puanın 1 puanı da sadece chris barnes faktöründen geliyor. efsane bir vokalistin, tarzına gayet uygun bir grupla birleştiği ve son yıllardaki en iyi performansını ortaya koyduğu vasatın üstü bir death metal albümü.
hesabın var mı? giriş yap