*

  • yönetmenin kendi hayatından esinlenerek; 6 yaşındaki frida'nın anne ve babasının ölümünden sonra dayısı ve yengesiyle beraber taşrada geçirdiği 93 yazını anlatmaktadır. yeni ebeveynlerine alışması, barcelona gibi bir yerden taşrada yaşamaya başlaması, ebeveynlerin çocuğa karşı tutumu ve frida'nın onlara karşı davranışı yani özetle küçük bir çocuğun ailesini kaybettikten sonraki iç dünyasına konuk olmaktayız.

    izlemeyenlere özellikle (bkz: beyoğlu sineması)'nda izlemelerini öneririm. gördüğüm kadarıyla çok fazla salonda da gösterilmiyor.
  • annesini hastalık yüzünden kaybeden 6 yaşındaki frida'nın şehirden ayrılıp taşrada dayısı ve yengesiyle yaşamaya başladığı 93 yazını anlatan film. şehirde anneanne ve dede tarafından şımartılan, her istediği alınan, hatta ayakkabısını bile bağlaması gerekmeyen frida için taşra hayatının kurallarına uymak hiç kolay olmuyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=fm9qitqoudi
  • frida'nın çabaları ile, bir türlü olduramayışı ile, çaresizliği ile insanın göğsüne fil gibi oturan film.

    acıklılık skalasında canım kardeşim ile atbaşı giden film.

    sevilmeyi değil, seviliyor gibi yapılmayı çok ama çok vurucu şekilde anlatan film.

    dünyada ne kadar çok, çeşitli ve derin acı olduğunu gösteren film.
  • ilk 20 dakikası yavaş ve sıkıcı, daha sonra gittikçe güzelleşen ve sonunda şaha kalkan; şahane bir film.
  • katalan sinemasından sakin ama kesinlikle durağan olmayan, acıların ve sevinçlerin hayatın içinden ufak kesitlerle anlatıldığı, 2017 yapımı olan bu filmde, annesi ve babasını henüz kaybetmiş frida'nın yeni bir aile ve kırsal hayata alışması konu ediliyor. frida, her ne kadar uyum sağlamaya çalışsa da, insanın gerçeğinin yine insanın peşini bırakmayacağını bize açıkça gösteriyor. öte yandan film aslında ispanyol sinemasının -her ne kadar katalan filmi olsa da- kendine has anlatım tarzı ve uslubunu içinde barındırıyor. kırsal yaşam olarak alejandro amenábar'ın mar adentro'suna benziyor biraz yani durağan kırsal hayat ama çok keskin acılar ve paradokslar. yine belki bu filmde madrid'in sokaklarında yaşanmasa da çabalar ve gözyaşları achero mañas'ın noviembre'siyle paralellik gösteriyor. frida'nın çevresinde yaşanan olaylar karşısındaki çaresizliği aslında bir bakıma julieta'yı da andırmıyor değil tabii ki. bütün bunlara ek olarak bu film, yüksek bütçeli bol gürültülü hollywood'un karşısında, konusunu hayatın özünden alan avrupa menşeeli filmlerin çok daha başarılı olabileceğinin ispatı niteliği taşıyor. sonuç olarak, film bir çocuğun penceresinden hayattaki zıtlıklara parmak basıp; kıskançlık, sevgi, özlem gibi duyguları tam kalbinden yakalıyor. daha fazla spoilerın anlamı yok ama bir konuya daha değinmek gerekiyor sanırım. filmde -aslında ispanyol sinemasının bir anlamda özelliği olarak- sigara çok güzel kullanılıyor. frida'nın meryem ana üzerinden annesine sigara göndermeye çalışması mesela bu açıdan filmin önemli sahnelerinden biriydi özellikle.
  • carla simon'ın hem yazıp yönettiği film. küçük bir çocuğun ailesini kaybettikten sonraki ilk yazını anlatan film ajitasyona kaçmaması ve çok küçük gibi görünen sıradan davranışların altında yatan travmayı başarıyla gösteriyor. filmin finalinde de sıradan bir insan eylemine (ağlamak) müthiş duygular yükleyerek, küçük kızın duygularını izleyene yaşatıyor.
  • 2013 yapımı bir ispanyol filmi. dani de la orden yönetmiş. kuyrukluyıldız geçişinin beklendiği romantik bir gecede yaşanan birkaç aşk hikayesini birarada anlatıyor.
  • birkaç gün önce cermodern açık hava sineması etkinlikleri kapsamında izleme fırsatı bulduğum güzel film. sakinliğiyle o yıllarda, öyle bir ortamdaki yaşantıya dair bir fikir edinmenizi (belki bir yandan da biraz özenmenizi) sağlarken, bitmeye doğru adım adım artan duyguyla insanı vuruyor.

    içinde çocukların olduğu, özellikle ön planda oldukları filmleri ayrı bir seviyorum. ister istemez çocuk oyuncuların bu büyük rolleri nasıl taşıdıklarını, yönetmenin onlarla ne konuştuğunu, nasıl iletişim kurduğunu düşünmeden edemiyorum. bu durum, filmleri benim için daha bir değerli kılıyor sanırım.
  • kimsesizliğin buz gibi soluğunun küçük bir kızın yüreğini yakışının hikayesi
  • yeni izleme fırsatım oldu. çekilebilecek en güzel filmlerden.
    sade, yalın, samimi, doğal...
    bana iyi gelen bir film oldu. konunun çocuk olduğu filmleri severim, acılarını paylaşabilmeyi, hissedebilmeyi severim.
    pek çok açıdan bir yas sürecinin çocuk gözünden yansımasını, kademelerini görüyorsun.

    filmin bazı yerlerinde göğsümün üstüne çöken acı ve nefes alamama hissiyatıyla mücadele etmem gerekmiş olsa da içe işleyecek filmlerden bir tanesi.

    benim için iyi ki izlemişim filmi.
    boş bir kafayla, hissetmeye çalışarak izleyin.
hesabın var mı? giriş yap