*

  • türkçeye su adamı olarak çevrilmiş, 1928 yılında yayımlanan alexander belyaev kitabıdır. klasik bilimkurgu eserleri arasında sayılmaktadır. türkçesi mayıs 2017'de ithaki yayınlarından çıkmıştır.

    alexander belyaev'in erken dönem eserlerinden su adamı'nda okuru okyanusların o vakitler henüz keşfedilmemiş büyülü derinliklerinde naif bir yolculuğa çıkarıyor.

    --- spoiler ---

    deniz şeytanı, buenos aires'teki balıkçıların korkulu rüyası haline gelmiştir. gece vakti denizden gelen tuhaf sesler ve yaşanan bazı olaylar, efsane mi gerçek mi bilinmeyen deniz şeytanının sırrını ortaya çıkarmayı elzem kılar. denizanası adlı teknenin sahibi, inci avcısı pedro zurita işte tam burada devreye girer: deniz şeytanını yakalayacak, onun yeteneklerinden faydalanıp inci avu için kullanacak ve zengin olacaktır.

    bilimin incelikli yaratımı, ne insan ne de balık olan saf ihtiandr ise hem daha önce hissetmediği, insana ait duygularla tanışmak hem de insanın zalimliğinden kendini korumak zorundadır.
    --- spoiler ---

    bilimin sınırları, etik tartışmaları, inanç ve insan doğası üzerine yazılmış en güçlü metinlerden biri olan roman, okura derinlikli bir hikaye sunuyor.
  • yazarı sovyet döneminde yaşamış bir rus(alexandr romatovic belyaev) olan bilimkurgu romanı. adı ve mensubu olduğu edebi tür nedeniyle başta soğuk ve kasvetli bir canavarın öyküsünü andırsa da işin aslı çok başka.sıradan bir bilimkurgunun ötesinde dram ve felsefeyi de içinde barındıran eser okuyucusunu edebiyat evreninin en saf deniz şeytanı olan ihtiandrla tanıştırıyor. soğuk bir gölete girmeyi beklerken kendimi sıcak bir küvette bulduğum bu samimi romanı okumanızı tavsiye ediyorum. ithaki yayınları tarafından "su adamı" adıyla kitapçılardan temin edebilirsiniz.
  • su adamı ithaki bilimkurgu serisinden okuduğum 4. kitap.
    bu kitabı okurken burada yazacaklarımı düşündüm. bilimkurgu bağımlısı olarak şunu söylemeliyim ki bu kitap tek kelimeyle yavan
    bu kitap nasıl bilimkurgu klasikleri içinde inanılır gibi değil. bilimkurguya dair toplasanız 10 sayfa yoktur, bu sayfaların anlatımı da 12 yaşındaki bir çocuğun anlatımıyla anlatılmış. kitabın yarısında bırakmayı düşündüm fakat sonuna kadar okuyup, okumayı düşünen insanlara okumayın demek için emin olmak istedim. yani kitapta bilimkurguya dair elle tutulur bir şey yok ve kitap edebi anlamda da berbat. bir avuç saçılmış karakterler, aralarındaki ilişki, karakter gelişimi, kurgu... hiçbiri tatmin edici değil
    sonuç olarak okumayı düşünüyorsanız tavsiye etmiyorum...
  • ana karakterinin suda da yaşabilmesi üzerinden kurgulanmış hiçbir derinliği olmayan roman.

    olaylar o kadar basit ve gerçekten uzak ki... sırf yazar konuları bağlayabilsin diye serpiştirilivermiş, bütünlüğü, neden sonuç ilişkileri yok.

    karakterler o kadar karikatür tipolojiler ki, bir gelişim ve dönüşüm gösteremiyorlar.

    ne bir çekişki, ne bir ikilem var romanda ve dolayısıyla okuyanın sorgulayacağı bir konu ortaya çıkmıyor.

    üstelik yazarın deniz canlılarını yeterince tanımadığı da belli. (örneğin ahtapotları insana saldıran bir canavar olarak göstermesi, pek ahtapot görmediğini düşündürüyor.)

    çok çok kötü...
  • bana, kendisinden 30 yıl kadar önce yayımlanmış olan the island of dr. moreau romanını anımsatan, alexander belyaev eseri.

    okunması kolay ve yormayan bir kitap. fakat, zaman zaman eksik bir şeyler olduğu hissiyatı veriyor. klasikler arasına girmeyi hak edip etmediği tartışılabilir elbette ama, değerlendirme yaparken, yazıldığı dönem ve şartların da göz önünde bulundurulması gerekir.

    ithaki yayınlarından okuduğum kitabın sonunda, yeremey parnov tarafından yazılmış bir sonsöz bulunuyor. bu kısmı okumak, hem yazar hem de eser hakkındaki fikirlerime olumlu katkı sağladı.

    kısa bir süre için de olsa, beni fantastik dünyasına ortak eden kitap, her yaştan okura hitap ediyor.
hesabın var mı? giriş yap