• ted chiang'in, içlerinden üçü ödüllü olmak üzere toplam sekiz öyküsünün bulunduğu öykü derlemesidir.

    bu öykülerden story of your life, arrival filmine kaynaklık etmiştir. understand adlı öyküsünün de filmleştirilmesi düşünülmektedir.

    öykü derlemesi, geliş adıyla, monokl yayınlarından m. ihsan tatari'nin çevirisiyle ülkemizde yayınlanmıştır.
  • çok afedersiniz monokl yayınlarının bastığı kitap kapağı bok gibidir. ulan filme çevrilen her kitabın kapağını o kitaptan uyarlamak zorunda değilsiniz kardeşim, özgün yaratıcı şeyler deneyin. bak film minimalist takılmış, sen de minimalist takıl, azıcık orjinal, göze hitap eden şeyler çıkartın, fotoşokta 3 - 4 tane layer ı üst üste bindirmekle tasarım olmuyor.

    hee kitabı alacağım yüksel ihtimal o ayrı ama o piyasa yapmak için çıkartılan kapakla hiç içime sinmiyor.

    ah ithaki ah keşke herkeş senin gibi kitapların hakkını veren tasarımlar yaptırsa.

    (bkz: ithaki bilimkurgu klasikleri dizisi)
  • ted chiang'ın dillere olan merakını arrival sayesinde kestirebiliyorduk, ama bu filmden çok daha önce yazdığı hikayelerinde hem kullandığı zengin kelime hazinesiyle hem de dilin algılarımız üzerindeki etkisine verdiği önem ile bunu açıkça görebiliyoruz.

    kitaptaki sırasıyla sekiz öykü:

    1. tower of babylon (1990)
    2. understand (1991)
    3. division by zero (1991).
    4. story of your life (1998).
    5. seventy-two letters (2000).
    6. the evolution of human science (2000)
    7. hell is the absence of god (2001).
    8. liking what you see a documentary (2002)

    en azından bu derlemede ortak olan diğer nokta da her hikayenin ilk bakışta bizimkine benzer bir evrende geçiyormuş gibi görünmesi. fermat'nin en kısa zaman ilkesi (principle of least time), gödel'in eksiklik teoremi gibi bilimsel bir kuramın öyküye esin kaynağı olduğunu seziyoruz misal, ama olaylar bir anda tamamen farklı fizik kurallarının geçerli olduğu bambaşka bir evrende vuku bulmaya başlıyor.

    bu ani geçisler bize "we are not in kansas anymore" dedirten anlar ile aktarılıyor. tower of babylon'da, her şey bildiğimiz evrenin kuralları ile ilerlerken, gökyüzünden bir yıldızın düşüp gelip kulenin kolonuna yapışması gibi. ya da 72-letters'da kurmalı oyuncak sandığımız kil golemin kendini duvara vura vura düzleştirmesi gibi. ya da division by zero'da rene'nin tek sayfada matematiğin tutarsızlığını ispatlaması gibi.

    bu da hikayeleri göründüğünden farklı şekilde yorumlamaya, üstünde epey kafa yormaya itiyor. o yüzden kitaptan oldukça keyif aldım, kurgu mükemmel, ama mest olduğumu iddia edemeyeceğim. bazı öyküler - bence - daha güçlü sonlanabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap