• sabitite vaziyeti. vaziyet-i statik. gayridinamizm...
  • fragile allegiance'taki füze türlerinden biri. gezegendeki bütün inşaatları ve yörüngede dönen gemileri oldukları yerde* durdurur
  • (bkz: hypersleep)
  • yeni bir sanitarium vakasi gibi gözüken, eski usül point and click, 2 boyutlu bir adventure oyunu. brotherhood games denen bagimsiz yapimcilarin elinden cikacak olmasi beklentiyi arttirmistir. ekran görüntüleri, videolari falan hakikaten bir sanitarium havası vermekte. zaten internet sitelerindeki su cümleyle inönü stadini bilenler anlar ne demek istediğimi:

    "john maracheck, traveling in stasis to a better life with his wife and daughter. disoriented, drowsy and in pain, john opens his eyes. he is alone. what the hell is going on?"

    kaynak icin bkz.
  • senelerdir yapimi suren ve ilgiyle takip ettigim bir oyun stasis. yapimcisi christopher bischoff eski ekol efsane oyun yapimcilari gibi "herseyi tek basina yapma" planiyla yola cikmisti. blog'unda gelisimeleri takip ettikce hayranligim artmisti acikcasi. cok basit bir hazir adventure oyun motoru kullaniyor (lisansi 25 euro) ve programlamadan neredeyse hic anlamiyordu chris.

    ama gelgelelim bir yetenegi vardi ki hepsine bedel; muthis bir tasarim kabiliyeti. hem 3d modelleme konusundaki asmis yetenegi, hem sinematografi ve sinema janrlari konusundaki bilgisiyle butun eksiklerini kapatti. her sahnede neredeyse hic gorunmeyecek veya en fazla 5 piksel gozukecek objeleri bile yuksek cozunurluk ve inanilmaz detayli calisti. hepsine blog'undan tanik olduk.

    sonra para ve zaman konusunda tikanma basgosterince kickstarter kampanyasi baslatti. istediginin bile uzerinde para toplamayi basardi. yillar sonra hakettigi ilgiyi goruyor yani artik. ozellikle alien, event horizon, blade runner gibi filmlere hayranligi, the dig oyunu basta olmak uzere eski lucasarts oyunlarinin izinden gitmesi ve belirtildigi gibi sanitarium tarzini benimsemesi bile yeterli dikkatle takip etmek icin. cunku butun bunlari statis oyununa yedirmeyi basardi christopher.

    kesinlikle kult olabilecek bir oyundan bahsediyoruz, tekinsiz bir uzay ussu atmosferi, gercekten cok kaliteli modelleme ve grafikler, izometrik oyun stili ve adventure.

    eger ki izometrik grafiklerden vazgecemeyenlerdenseniz, sanitarium ismi size birsey ifade ediyorsa, coktandir stilize bir oyun oynayamamis olmanin verdigi aclikla kivraniyorsaniz, bu oyunu kacirmayin.

    [http://www.stasisgame.com/ http://www.stasisgame.com/]

    yukaridaki adresten alfa demosunu indirip kendiniz deneyin ve hakli miyim gorun. ben oyunun cikmasini sabirsizlikla bekliyorum, cikinca korsan indirecegim(bir insan ancak bu kadar rezil eder kendini heheh). yok lan saka yaptim, bagimsiz oyun yapimcilarina destek gerek.
  • fragmanindan da anlasilabilecegi uzere enfes bir oyun oluyor, deli gibi bekliyorum cikmasini.

    tek basina indie oyun yapmaya girisen yetenekli christopher bischoff citayi iyice yukseltti. gelistirme gunluklerinden de izleyebileceginiz uzere hepi topu 20-30 piksel gozukecek obje ve mekanlari bile cok yuksek cozunurluklu 3d modelleme yontemiyle hazirliyor. muthis detaylar, inanilmaz kaliteli atmosfer ve harika bir konu bizleri bekliyor kisacasi.

    konunun altyapisini anlamak acisindan su videoyu izleyebilir, agzinizdan akacak sulari gorup rant gelir diye hes kurmaya calisacak yetkililere karsi eylem yapabilirsiniz.

    yeni sanitarium falan demistim ama, bu oyun bambaska birsey olacak, alien gibi, blade runner gibi bir efsane olacak, dediydi dersiniz.

    http://www.stasisgame.com/
  • sonunda cikti, hayvan gibi oynadim (tabii hayvan var hayvan var, sığır da hayvan koala da). gercekten ozellikle eski ekol oyunculara tavsiye edebilecegim bir oyun olmus.

    tabii basliga surekli entry yazan tek kisi olarak soyleyeyim oyle komisyon falan almiyorum, gunahimi almayin. zaten elin herifi ne anlar bizim avantacilik, "hallederiz abi"cilik muessesesinden.

    bu kadar ovme ve onerme sebebim oyunlarin gitgide karbon kopya oldugu donemde tamamen farkli ve az ornegi bulunan bir turde (bkz: izometrik adventure) gercekten kaliteli cagrisimlar yaptiran bir konuda harika bir is cikarmis olmasi yapan herifin.

    ozellikle buyuk cogunlugunu tek basina yapip sonunda kardesinden yardim alarak 2 kisi boyle bir oyun yapabilmeleri takdire sayan.

    elestirilebilecek noktalar ise bazi seslendirmelerin amator kacmasi, kontrollerin klasik izometrik adventure'lar gibi biraz sakil kalmasi gibi seyler. benim icin bunlar eksi verilecek seyler bile degil, tek gercekten uzuldugum nokta ise bir adventure oyununa gore fazla puzzle icermesi ve cok kolay olmasiydi ki bu da ne yazik ki yeni nesiller sebebiyle zorunlu bir gercek. artik eskisi kadar kaliteli ve zor adventure'lar yapilamiyor, yapilirsa da satilamiyor.

    ama oyunun atmosferi/mekanlari/isiklandirmalari vesaire gercekten muthis olmus.

    fazla uzatmayayim, eger ki event horizon, alien ve hatta blade runner gibi filmleri sevdiyseniz, eger ki sanitarium oyununun hayranlarindansaniz, eger ki oyunlarin "cutscene'ler arasi birkac tusa basmak" ve "survival" /"fps" arasinda bolusturulup birbirinin aynisi haline gelmesinden sikildiysaniz mutlaka alin stasis'i.

    normal satis fiyati 20 dolar ama turkiye'de 31 liraya satiliyormus. ki bu da 10 dolara karsilik geliyor, e bu fiyat bile pahali geliyorsa ve alinmazsa ileride "pre-pre order" sacmaliklariyla (bunu yapanlar da hakli cunku oyun yapmak amme hizmeti degil, parasinin karsiligini almak istiyor yatirimci) kaz gibi yolunmaktan baska secenek kalmayacak oyunculara.

    http://store.steampowered.com/app/380150

    https://www.gog.com/game/stasis

    http://www.stasisgame.com/
  • "bir ailesi olmadan, dünyada tek başına olan adam soğuktan titrer." andre maurois

    uyandığımızda bir uzay gemisinde, herşeyin ters gittiği olayların tam da bittiği yerdeyiz. aklımızda bir çok soru var ama en önemlisi ailemizin nerede ve nasıl olduğudur. cesetlerin ve zarar görmüş koca bir metal yığının içerisinde onları ararken bir taraftan da burada neler olup bittiğine tanık olacağız. stasis, groomlake adlı bu gemide john maracheck'in yaşadığı korku ve gerilime bizi ortak ediyor.

    stasis; çizimi andıran mükemmel izometrik görüş açısıyla korku/gerilim türündeki benzerlerinden şık bir çalım ile ayrılıyor. point & click macera türünde ve hikayesiyle de ön plana çıkıyor. oyunun yapımcısı bischoff kardeşler hikayeye o kadar önem vermiş ki, her tablette yer alan karakterlerin birbirinden farklı hayat hikayesi, görüşleri ve anlatımlarından rahatlıkla bir kitap çıkartılabilir. oyundan daha fazla zevk almak ve hikayeyi bütünüyle ele almak istiyorsanız oyundaki tüm tablet ve mailleri okumanızı öneririm.

    oyun boyunca gerilmenizi sağlayan sanırım iki şey var. bunlardan birisi harika bölüm tasarımları ve bu bölümlerde yer verilen vahşetin boyutu. diğer bir nokta ise size gemide yalnız olduğunuzu hissettiren atmosferi. atmosferi tamamlayan en güzel şeyse sesler. bunun dışında point & click tarzı bulmacaları alışana kadar zor gelecektir ancak bir kaç yer dışında pek zorlayan yer yok gibi. envanter sisteminiz 4-5 parçayı geçmeyen ve bunları da craft'layabileceğiniz ve sadece bulmacaları çözmenizi sağlayacak eşyalardan ibaret. müzikler ise pek akılda kalıcı değil.

    hikayede spoiler vermemek adına pek bahsetmek istemiyorum ancak son zamanlarda gördüğüm en güzel dramatize hikayelerden birisine sahip. ayrıca dead space 2 ile birlikte en iyi ameliyat sahnesine de... bu arada oyun her ne kadar türkçe dil desteği var dese de aslında yok. güncelleme ile türkçe dil desteği geri çekilmiş. ancak beta kod olarak "123statis123" girerek bunu halledebilirsiniz.

    kesinlikle stasis'i denemenizi tavsiye ederim. bilim vahşettir ;)

    notum: 9/10.
  • nihayet dün gece bitirdiğim ve gerçekten farklı bir yere konumlandırdığım bir oyun oldu stasis. açık uçlu bitmesi de merakla beklenen cevapların yanısıra akıllara yeni soru işaretleri getirdi ve oyunun derinliğini arttırdı doğrusu. bu merak duygusu ile birlikte oyuncular olarak evrendeki detaylara daha yakından bakma isteğimiz arttı, böylelikle oyun kendi zamansızlığını yaratmış oldu.

    christopher bischoff'un hayalgücüne ve bunu kendi tarzında görselliğe dökmesine bayıldım bir defa. abi o nasıl tekinsiz/uğursuz ortamlar öyle? onu geçtim yaklaşık 100 yıl sonra geçen bir hikayede kullanılan teknoloji, cihazlar vs.. gibi bileşenlerin tasavvuru bile başlı başına takdir edilmeli. her mekanda bir sürü obje hakkında açıklamalar var. onlarca farklı çalışana ait yan hikayeler yazılmış, ayrıca burada okuduklarımıza adım adım da şahit oluyoruz. hakikaten toplamda kaç adet pda okumuşumdur merak ediyorum doğrusu. oyunda teşekkürler kısmında brian fargo isminin oluşu, müzikleri mark morgan'ın yapması zaten bischoff kardeşlerin çok sıkı bir fallout hayranı olduğunu gösteriyor. bu kadar satır satır metnin geek/nerd harici kişilerden çıkması beklenemez zaten.

    --- spoiler ---

    * açıkçası oyundaki zorluk seviyesini biraz düşük buldum. 5 üzerinden 3 diyebiliriz. sanırım en zoru stasis'teki kişiyi uyandırdığımız olandı. 2 sene önce oyunu ilk kez oynadığımda orada tıkanmıştım. şimdi oynadığımdaysa "haha, ne salakmışsın" dedim kendi kendime. kabak gibi ipuçları ve şekiller orada duruyormuş. yapımcılar belki şöyle düşünmüş olabilirler. oyunda pek fazla pda var ve bunları okumak epey zaman alıyor, ayrıca tempoyu sekteye uğratıyor. buna ilaveten zor puzzle'lar yerleştirip oyuncuyu oyundan koparmak istememiş olabilirler. örneğin inside'ın limbo'ya göre daha kolay olmasının sebebini, oyuncuyu atmosferden koparmamak ve akıcılığı bozmamak şeklinde cevaplamıştı playdead firması.

    * kimi yerlerde john sanki sadece 8 yöne gidebiliyor şekilde programlanmış gibi gözüktü bana. yönlenmeleri çok doğal değildi kimi yerlerde.

    * dr. malan'ın motivasyonu üzerinde biraz daha durulabilirdi. şu haliyle biraz tek yönlü bir villain olarak kalmış diyebiliriz.

    * john, ellen ve kızı rebecca'nın olduğu geçmişe dönük bir kaç adet cutscene ile hikaye zenginleştirilebilirdi. örneğin sanitarium boşuna bu kadar efsane olmadı, bir sürü cutscene ile senaryoyu acayip kurgulamışlardı. oyunu sadece 2 kişi yaptığı için adamları eleştiremiyorum da. nereye yetişsin adamlar, her şeyi yapamazlar di mi?

    * oyunda iyi ki te'ah ile telsizden konuşuyoruz. diğer türlü zaten klostrofobik bir ortamdayız, kendimizi daha da yalnız hissederdik. genelde ilk syberia oyunu için çok az karakterle konuşuluyor derler. stasis çıtayı fersah fersah ileriye taşıyor. oyunun olayı bu, yalnızlık hissi ile gerilim ve korkuyu çok iyi hissettiriyor.

    * sanırım 1 pda hariç tüm yazıları okudum. mantarın ele geçirdiği kadının hikayesi hüzünlüydü mesela. bu arada o kadının da bizimki gibi çocuğu arg(böyle hatırlıyorum) hastasıymış ve gemidekiler çocuğun orada olmasından pek memnun değillermiş. yine oyunun sonlarında atık bölgesinin orada okuduğumuz tabletlerden birinde adamın karısı, hükümetten bir ödeme almak için kocasının ismini intihar lotaryasına sokuyor. çok düşük bir ihtimal olan bu şans adama çıkıyor ve adam da hoop groomlake'a kaçıyor. ki pda'in sonunda karısı için, eğer kim okuyorsa bu yazıyı bilsin ki "fuck maggie" gibi bir ifade vardı, haha. mühendisin tekinin oluşan yaratığa kaynanasının ismi olan "samantha" ismini koyması da komik bir detaydı bence.

    * pda'lar iyidir hoştur ama pek çok kere de üşenip bunları okumamak için sık sık oyundan çıkıp ara vermişliğim var, yalan değil valla. pda'leri okumadan oyunda ilerlememek gibi bir kuralım olduğundan böyle bir durum oldu bende maalesef. yani oyunun ilerisini deli gibi merak ediyorum, ilerleyebilirim istesem ama orada bir pda var, okumadan olmaz bro.
    ara edit: torrent'ten bonus content'i indirdim, tam 72 sayfa pda metni var. çok büyük emek gerçekten.

    * genel olarak yabancılar da, john'un eşinin denek olarak seçildiğini okuduğunda daha güçlü bir duygusal ifade vermesini beklemiş. katılıyorum buna. gelen istekler üzerine geliştiriciler sonraki patch'lerde bu hissiyatı minik de olsa arttırmışlar.

    * john için ciddi ciddi hybrid'ti diye teoriler var. oyun sonunda acayip derecede hızlı iyileşmesi, diğer hybridler'in ona saldırmaması, cerrahi işlemin banamısın dememesi vb.. gibi. cerrahi işlem sırasında içeri giren yaratığın john'u değil de yerdeki cesedi yemesi durumu da var. geliştiriciler şöyle diyor: içerideki ceset kokusu, hareketsiz duran john'un kokusunun algılanmasının önüne geçti ve bu sayede yaratık john'u farkedemedi.

    * kızın öldüğü sahnede, kızın saç renginin farklı olması da gözden kaçmamış. bu sahnedeki kızın hologram olabileceğiyle ilgili düşünceler var.

    * ben utanmasam john'un dr. malan tarafından bir deneye tutulduğunu ve ailesi ile ilgili hatırladığı anılarının da kasten bilincine yerleştirildiğini(blade runner ve westworld'deki gibi) iddia edeceğim. yani john aslında bir hybrid ve denek, dr. malan da en güçlü ve hayatta kalabilecek olanın peşinde. elde kalan tarafları var bu teorinin maalesef, haha.

    * geliştiriciler, stasis evreninde klonlamanın henüz efektif sonuçlar vermediğini açıkladılar. neden bu açıklamayı gerek gördüler? çünkü, oyunun sonundaki ellen'in aslında bir klon olduğu ve gerçek ellen'ın gemide çoktan öldüğünü savunan fikirler vardı. klonlama olayı yokmuş yani anlayacağımız.

    --- spoiler ---

    neyse efendim, öyledir böyledir derken ben oyundan gayet tatmin olarak ayrıldım. akabinde de zaten hemen cayne'i kurdum. cayne'in türkçe olması da ayrı bir avantaj. sözün özü, son zamanların en iyi bilim kurgu temalı point and click adventure oyunlarından biri olan stasis'i oynayın, oynattırın derim.

    https://store.steampowered.com/app/380150/stasis/

    puan (9/10)

    bonus: diğer point and click adventure oyunları incelemelerim için: (bkz: #114460058)
  • gog'da an itibariyle bedavaya verilen oyun. yalnız steam versiyonunda türkçe altyazı olduğu görünürken gog versiyonunda türkçe altyazı yoktur. nasıl saçma bir iştir bu anlam verilememektedir.
hesabın var mı? giriş yap