• bilincinde olup savsaklayanlar da vardır. (bkz: sorumlu sozluk yazarı), (bkz: sorumluluk).
  • bir arkadasin sahip olabilecegi en kotu sifatlardandir. genelde bencil insanlardir, tutmayacaklari sozler verirler, hic bir yere zamaninda varamazlar ve en kotusu bunlardan rahatsiz olmazlar.
  • (bkz: layüsel)
  • sevgiliniz tarafından böyle bir yakıştırmaya maruz kalırsanız cidden hoş olmuyor. sakın ama sakın, sevgilinizi cidden seviyorsanız, bu yakıştırmaya maruz kalacak hareketlerden kaçının. dumur olunup, ne bok yiyeceğinizi kara kara düşünüyorsunuz.

    (bkz: yakıştırma)
  • sorumlulugu olmayan degildir sorumsuz; aksine sorumlulugu olupta bir sekilde hayatini onlar hic yokmuscasina idame ettirebilendir.
    her zaman hic istisnasiz bir mazereti vardir. her zaman yaptiginin mantikli bir aciklamasi, yapilmasi gereken isi ileriye atmak icin en az uc sebebi vardir. bir gunden bisey mi olur, 8 aydan ne olur , o kadar beklemis bir gun daha beklesin ne olur. ben istemedim , onlari kiramadim, sunu bununla halledicem o zaman bunun bi anlami kalmayacak. kendini kandirmakta hic bir zorluk cekmezler, ayni kolayligi karsidakilerini kandirirlarken de gormek isterler; eger olmaz ise konuyu degistirecekleri bir nokta arar dururlar; agizdan cikan ufak bir kotu soz, sesin bir kat arttirilmasi. artik sorun sorumsuzluktan bambaska yerlere kaymistir ve de daha guzel gunlere yelken acilinilir.
    sorumsuz insandan bir sey istenilmez cunku istenilen sey -bir iyilik olabilir, acil halledilmesi gereken bir sey olabilir- illa ki yapilmaz. isine gelmedigi zaman "unutmak" altina sivisir, isine geldigi zamansa aylar yillar oncesinden bir seyleri cikartir koyar onune apisip kalirsin. en iyisi kendi haline birakmak dersin, sonra ucu sana dokunur, kuyruguna basilir yine dayanamaz yaptiginin sacmaligini kendisine guzel sozlerle anlatmaya calisirsin. hak verir, oyle olmamaya calisacagini soyler; bir gun sonra hersey basa doner; ayni tas ayni hamam.

    sorumsuz insan sorumsuzdur degismez.
  • (dikkat bu yazida iç dökme vardir)

    birçok ayrinti atlanarak anlatilmiştir. sorumsuz nasil birşeydire örnek olsun sorumsuzlara da ibret olsun içindir.

    keşke bir ilaci olsaydi çünkü bu bir hastalik resmen. canindan kanindan olan birine nasil soğuyabilinir diye düşünürken başima gelmesine neden oldu bu hastalik. bir daha böyle davranmayacağim demesine rağmen devam ederler ayni hatayi yapmaya. sorumsuzun yüzde doksanla kendine hiç zarari olmaz. her zaman karşisindaki insanlar zarar görürler. yani biraz da sorumsuz=gamsiz gibi bir durum çikiyor ortaya. kendi sorunlarinin çok daha büyük olduğunu sanarak bunlarin üstünden size duygu sömürüsü yaparlar ve sizi içine ittikleri dayanilmaz mücadelede tek başiniza birakirlar. benim derdim onlarin sorumsuz olmalari değildir ki her insan kendi hayatini yaşar. yapacaği hatalardan kendisi sorumludur. bana dişardan üzülmek, derdine eğer olabiliyorsam ortak olmak kalir. ama bu şahsiyet benim hayatima mal oluyor. dayanamiyorum artik. hayatimda hiç bu kadar süründüğümü hatirlamiyorum.

    bir yil öncesine kadar annemle çalişarak yuvarlanip gidiyorduk. birimiz kirayi birimiz fatura ve masraflara yetişiyor itekliyorduk hayati. taki sorumsuz kocasindan ayrilan sorumsuz ablam (ki hala sorumsuzluğundan boşanma davasi bile açamadi) birtanecik yeğenimle bize gelene kadar. o ufacik yavru nasil bir tatli görseniz. annemi işten çikartti otur kendi torununa bak (annem çocuk bakicisiydi) artik ben çalişacağim dedi. iş yok güç yok tabi ülkenin durumu malum. ama bu hanim öylesine, bir yerlere iş buldum diyerek gidip geliyor ve ay sonu para yok veremediler diyor. ee o zaman gitme otur evde çocuğuna bak diyoruz ona da yok. sanki evde durmak o melekle ilgilenmek istemez gibi. bencağizsa ay sonu kirayi ödüyorum, faturalarin bir kismina yetiyor gerisi. ben 7 aydir market alişverişi yapamiyorum eve yaaa. ihtiyaçlarimi karşilayamiyorum. beş parmağimi geçmeyen dostlarim ellerinden geldiğince -ki onlar da orta halli insanlar bile değiller bizim gibi- yiyecek ihitiyacimizi karşiliyorlar. utaniyorum. hem de çok utaniyorum. konuşmaya çaliştiğimiz zaman önce bağiriyor, hirçinlaşiyor sonra ağlamaya başliyor. beni görünler, biraz sabredin yakinda gidicem ben laflari falan. bizim ona siğinti gibi davrandiğimizi iddaa ederek, bu yanimizla oynayarak bastirmaya çalişiyor. ama kendisi de farkinda böyle olmadiğinin. her şeyin farkinda. sadece ne çalişmak işine geliyor ne de evde oturup çocuğa bakmak. evden çikip gitsin de nereye olursa olsun. ay sonu da çaliştiği yerlerden yüz lira falan getiriyor. kendi yiyordur demeyin ki asla öyle bir insan değildir. paylaşir malini parasini gizlemez. cidden para alamiyor. ama para verebilecek yerlerde de çalişmiyor. ne işler bulundu hepsini geri itti. çünkü rahat ettiği bir yer ve görüntüde iş gibi görünüyor olmasi yeterli. para alip almamasiyla ilgilenmiyor.

    bana acimiyor, anneme acimiyor bizi geçtim yavrusuna acimiyor. akşam geldiğinde bile ilgilenmesi birkaç saat sürüyor. ayrilik psikolojisi falan demeyin bu evlenmeden önce de böyleydi. ama o zaman bir çocuk yoktu. annemle çalişiyorduk o zaten bizle değildi pek. kocasiyla sokakta kaldiklarinda evimizi açarken düzenimizi bozacaklar diye hiç aklimizdan bile geçmemişti. sonra şerefsiz kocasi iyice zivanadan çikip bizim evimizde bizim geçindirdiğimiz parayla iş aramak yerine kari kiz peşinde koşunca kovduk. yazik bunalima girer tabi demeyin üstüne kaç tane sevgili eskitti ben bile bilmiyorum. çünkü deli gibi telefonu, hiç susmuyor. cafe de çalişma isteği de bundan ki annemin otur çocuğunla ilgilen demeleri çoğaldiği için çikamiyorum çalişiyorum diyebilsin. diyebilsin ki birileriyle buluştuğunda çalişiyorduma siğinabilsin. paranoya değil çünkü yakalandi kaç defa bize.

    daha neler var neler. pistir mesela. ardindan toplariz biz. kiyafetleri dener, firlatir atar, toplamaz. banyo yapar her yer bildiğin göl. temizlemez. çok afedersiniz çoğu zaman kullanilmiş pedini bile kaldirmaz. sabah işe gitmek için ben alalacele hazirlanmaya çalişirken giyeceğim şeyi tikilmiş vaziyette bulurum dolapta. ya da hiç bulamam. kimbilir nerdedir. ben çok düzenliyim, temizim demiyorum hatta dağinik biriyimdir. ama başkalarinin yaşam dengesini bozmaz benim düzensizliğim.

    ve ben maddi durumu benden iyi olmayan, taparcasina sevdiğim adamla ayni evi paylaşip beraber geçinme planlarini yaptiğim insani sirf onlari birakamadiğim için geri çevirdim. ve onu kaybettim. sen başkalari için yaşamaya devam et ben de gidiyorum bu ülkeden dedi ve gitti. onunki de ayri bir sorumsuzluk tabii. (bkz: #15452519)

    öyle kötü bir özellik ki bu sorumsuzluk ben şimdi aöf harcimi bile ödeyemeyeceğim böyle bir insan yüzünden. lanet olsunlar.

    evet işin özü şöyleki nefret ediyorum.
  • özü ötekileştirmeye dayanan kelime.
  • sabırsızlar* da aslında sabırlı, sorumsuzlar da aslında sorumludur, fiilen böyledir bu. başkasının dengelememesini, kurtarmamasını göze alma durumu üstünden. temelde özgürlük gibi sorumluluk da çarptırılınmış* insan durumlarıdır.

    hiçbir gerekiri olmayan kişi sanatçıdır. alıcı beğenisi, topluma örneklik, ahlak veya ahlaksızlık buna dahil. sanatçı istediğini yapar, tek gözeteceği yaratmaktır. yaratmasının tam mesai biçiminde sürmesi gerekmez. yaratmadan durabiliyorsa durur. vermek istediği için alabildiğini alır, istediği gibi alımverim bağlantılarına girer. nasıl olsa uzun erimde zaman, kısa erimde toplum cezasını veya ödülünü onar, sağlar. sanatçı komünal hatta komünist toplumda bile doğrudan (direkt) ele alınışla sorumsuzdur. yani topluluktan istediğini, gereksindiğini alır, bu temelde onun için "olmak" gereksinimidir. sanatçı sanatıyla birey ve toplum ilişkisine geçer. burada verdikleri dolaylı sorumluluk (sanatçı sorumluluğu) tarafını doyurur yani karşılar. onun sanatından öteki istediği kadar alır, kendisi verebildiği kadar vermiş olur. dolayısıyla sanatçı ve sanat eleştirisi haktır, ama 'suçlu ayağa kalk ve özeleştirini ver,'e kadar zorlayıcı olamaz.

    gölgesiz demek sorumsuz sorumluluksuz, egosuz, ağırlıksız olmak mı demek acaba? gölgesiz olmak hayalet bir yana şeytani yaratık sıfatlarından mı? araştırmam, azıcık daha kavramam gerekiyor. bu yazılama bulma değil, sorma sızması. gölgesizlik belki şeytani diye korkutucu ama bir yandan da kıskanmalık, imrenmelik. belki görünmez adam olmak gölgesizliğe yakın, ona özdeş olmayan bir durum. görünmezlik de sorumsuzluk arzusu hissettiriyor. ego, insan olmak, bir ağırlığa, bir görev ile ütopyaya sahip olmak, gölgesi yani bilinçdışı denen tanıması veya evcilleştirmesi gereken bir karanlık yanı olmak, fiziksel yaşamın kısıtlarına tabi olmak demek. gölgesiz olan insan gibi ağır, yüklü değil, hafif, belki dumansı ve yarı saydam. cin görenlerin sık deneyimlediği (bildirdiği) gibi ellerinin ayaklarının ters olması, gene kısıtlamadan bağışık olmaları, insani şablonlara uymamaları, başka yasa veya yasasızlıklara uymalarının sonucu. (bkz: gölgesiz/@ibisile)

    "kitlenin adsız ögesi insan, bireyi soluğunu kesmekle, boğazını sıkmakla korkutuyor. kitle her zaman adsız ve sorumsuzdur. kendilerine başkan diyenler, kitle hareketinin kaçınılmaz belirtileridir. gerçek başkanlar ise, doğal ve kör hareketsizlikten uzak kalarak ve hareket durumundaki kitleden kopmayarak kitlenin yükünü azaltan kişilerdir." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "yazar, kendini ne kadar dikkatli, kesin, dürüst ve nesnesine uygun bir biçimde dile getirirse ortaya çıkan metnin de o kadar karanlık bulunduğunu, oysa gevşek ve sorumsuz ifadelerin hemen anlaşılmakla ödüllendirildiğini görecektir." theodor w. adorno- minima moralia

    (ilk giri tarihi: 21.4.2018)

    (bkz: sınırlı sorumlu)
    (bkz: sınırsız sorumsuz)
    (bkz: türkiye nasıl kurtulur/@ibisile)
  • (bkz: sorunsuz)
hesabın var mı? giriş yap