• kocasını bırakıp solak olmuş bir otuz yaş kadınının hikayesi. kitap boyunca kadının adı hiç geçmiyordu ama bir adı olduğuna eminim. yazanı da peter handke idi tabii..
  • kadın diye anlatılsa da diğer karakterlerin ağızlarında geçiyordu adı: marianne.
    çoğu insan gibi bi müddet yalnız kalmayı istemiş kadını fazlaca objeleştirmiş bence.
  • solakların oranına ve ile bir de kadını bağlayınca kişiyi karamsarlığa sevk eden fakat yine tanışılan bütün örneklerinin varoluş biçimleri nedeniyle bünyelerde tarifsiz bir iyimserlik meydana getiren, dum spiro spero uzantılı kavram...
  • baskalarindan kesinlikle farkli oldugunu tespit ettigim kadinlar. bugune kadar tanimaya ve muhabbet etmeye deger gordugum azinlik. tuhaf bi gizem barindiriyorlar. tanidigim hic bir solak kadin beni yaniltmadi.
  • toka üreticilerinin hiç kaale almadığı, özellikle çocukken revaçta olan süslü püslü, resimli, takıldığında aşağıya bakması gereken ve sağ elle takılmak üzere tasarlanmış olan (arkası çıt diye kapanan) tokaları takmayı beceremediği için içinde bir ukte ile büyümüş; süper kahve yapmasını becermesine rağmen etrafa saçmadan fincana dökme özürlüsü olan insan.
  • hiç değilse bir süre tek başına kalmak isteyen bir kadının öyküsüdür.
  • marianne' in hep dinlediği plaktır ayrıca " the left handed woman". belli ki kendini bulmaktadır sözlerinde, elim değmişken sözlerini de yazayım da tam olsun*

    başkalarıyla beraber çıktı kadın
    bir metro dehlizinden
    başkalarıyla birşeyler yedi bir büfede
    başkalarıyla oturup bekledi
    bir çamaşır salonunda
    ama bir kere yalnız gördüm onu önünde
    dururken bir gazete bayiinin
    başkalarıyla beraber işhanından çıktı
    başkalarıyla itiş kakış yanaştı
    bir pazar yeri tezgahına
    başkalarıyla birlikte oturdu
    bir kum havuzunun karşısında
    ama bir kere gördüm onu pencereden
    tek başına satranç oynarken
    başkalarıyla bir parkın çimenine uzandı
    başkalarıyla güldü lunaparkın
    aynalı çadırında
    başkalarıyla bağrıştı zincirli salıncakta
    sonra da onu yalnız bir daha
    ancak düşlerimden geçerken gördüm
    ama bugün kapısız evimde benim:
    telefonun ahizesi bir de baktım ters konmuş
    kurşunkalem bloknotun solunda
    yanında çay fincanı, sapı sola dönük
    yanında tersinden soyulmuş bir elma
    sonuna kadar soyulmamış
    perdeler sol taraftan açılmış
    anahtar da ceketin sol cebinde
    ele verdin kendini bak işte, solak kadın!
    yoksa bana bir işaret miydi bunlar?

    seni yabancı bir kıtada görmek isterdim
    çünkü ancak orada yalnız görürüm seni başkalarının arasında

    sen de beni görürsün binlerce başka insan arasında
    o zaman birbirimize doğru yürürüz en sonunda
  • sağ gösterip soldan vuracak kadındır... ters bunlar ters...
  • peter handke'den olmak durgunluğuna solaklığıyla katılan bir kadının öyküsü.

    ekseriyetle başka birşeyle uğraşırken okuyun; pencereden dışarı bakarken, yolculukta,yanına müzik açıp değil o müziği dinlerken... hikayenin ritminde salınmak adına.

    hayat yapılırken yazılır.

    --- spoiler ---
    solak kadın, s.28 metis yayınları birinci basım
    evde kadın aynanın önünde durup uzun uzun gözlerine baktı: kendini seyretmek için değil sanki bu kendi hakkında sakince düşünmenin bir yoluymuş gibi.

    ‘yüksek sesle konuşmaya başladı. ne düşürseniz düşünün benim hakkımda bir şey söyleyebileceğinizi sanırsanız ben de sizden o ölçüde bağımsız olacağım. bazen öyle geliyor ki insan başkaları hakkında yeni her ne biliyorsa o anda geçerliliğini kaybetmiş şeylerdir bildikleri. gelecekte bana biri nasıl olduğumu açıklayacak olursa -isterse bana iltifat etmek yada güç vermek için olsun- böyle bir küstahlığı dinlemek istemediğimi söyleyeceğim.’ gerinir gibi kollarını açtı:bir delik göründü kazağının koltuk altında:parmağını soktu içine.
    --- spoiler ---
  • solak kadınları daha çok seviyorum
    hep sağ koluma girer, ona dokunurlar
    o kolumun pazısı şişkince diğerinden
    şişkin olma sebepleri hepinizce malumlar
hesabın var mı? giriş yap