• (bkz: havadan sudan)
  • roxette'in joyride albumunden bir $arki.

    it's not the chapters he reads
    when you're feeling low down.
    it's not the touch of his skin
    when you kiss him goodnight.
    it's not the money he spends
    when you want to buy a daydream
    and not that miracle smile
    that makes the sky bright.
    it's not the way his hands behave
    when you've turned out the light.

    it's the small small small talk
    that makes it all happen.
    small small small talk
    that makes you want to fly, yes it does.

    it's not the way he believes in you
    like a religion.
    it's not the thrill that you get
    when he's holding you tight.
    it's not the way his eyes persuade
    you to stay the night.

    it's the small small small talk
    that makes it all happen
    (just like that).
    small small small talk
    that makes you feel like flying,
    yes it does.

    information, heart and soul, a whisper, a word,
    confessions that have to be heard.
    small small talk, small small talk.

    come on now, come on now,
    come on - you make it rock so heavenly.
    come on now, come on now,
    come on - you seem to talk so heavenly.

    big words... small talk...
  • (bkz: foutaises)
  • turkce karsılıgı olan "havadan sudan konusmak"tan daha iyi bir isimdir, zira sohbetin icerigini degil, niteligini tarif eder. insanin annesiyle 5 cayinda yaptigi sohbete de havadan sudan konusmak denebilir mesela, ama insan annesiyle, iyi arkadaslariyla "small talk" yapmaz. small talk samimi olmayan is arkadaslariyla, asansorde karsilasilan komsuyla falan yapılır. ustelik yetenek de gerektiren biseydir, gergin sessizlikleri engellemeye ve konusma konusu bulmaya calisirken, insan karsidakinin hic begenmedigi sac modeline veya yeni cantasina iltifat ederken bulabilir kendisini, sirf konusacak bir konu olsun diye. bunu farkettigimden beri kimseye yok yere kompliman yapmamaya calisiyorum, sacima basima vaktiyle yapılmıs cesitli komplimanlarin ne kadar small talk gerginligine kurban gitmis samimiyetsizliklerdi, onu merak ediyorum..
  • 1974 tarihli sly and the family stone albümü.
  • (bkz: hoş beş)
  • programlama dili olanı için (bkz: smalltalk)
  • kesinlikle amerikalıların en iyi yaptığı şeydir small talk. sevilen bi arkadaşla yapılan ayaküstü muhabbetten çok eksiği, hoşbeşten bi hayli fazlası vardır.

    o ardı ardına havada uçuşan spontane amerikan esprileri, gülüşmeler... olur da karşıdaki bi derdini çıtlatırsa "oh! i'm sorry"de kalıp hemen geçiştirilen umursama kamuflajları.. adı bile sorulmayan, zaten aslında hiç merak da edilmeyen, rastgele yabancılarla ayaküstü koyultulan muhabbetler.. böylesine hiç yoktan muhabbetleri bu denli uzatıp aynı zamanda sonuna kadar yüzeysel tutabilmek amerikalılardan başkasının harcı da olmaz zaten

    samimiyetten çok yapaylık hakimdir ama öyle istemli bi yapaylık da değil aslında bu. daha çok öğrenilmiş ve zamanla fena halde içselleştirilmiş bi yapaylık. anadan babadan başka türlüsünü görmüyor yavrucaklar

    başlarda kültüre yeni bi türk olmanın yanında iflah olmaz da bi meendiz olmanın deformasyonuyla bana iyice garip gelirdi. şimdi kendimi market standında nugget'lardan denemek ister misin diyen görevli kızla organik beslenme üstüne geyik çevirirken buluyorum.
hesabın var mı? giriş yap