• jean baudrillard tarafından yazılmış kitabın türkçe adı.
  • her seferinde almaya niyetlendiğim ama bir türlü almadığım, matrix filminin bu kitaptan esinlenilerek yapıldığını duyduğum kitap. bu başlık vesilesi ile simülasyon argümanı ile ilgili başka kitap varsa benle paylaşınız lütfen sevgili yazarlar.
  • seneler seneler sonra geçtiğimiz günlerde the matrix'i tekrar izlerken gözüme ilişen ve "e bu kitap bende var?!" gazıyla bir gün önce okumaya başladığım, otuzuncu sayfalarında iken beni beklediğimden çok farklı yerlere götürmüş, terminolojisinde problemler yaşadığım fakat buna rağmen daha önce hiç düşünmediğim fikirlerin üzerinde durmama sebep olan jean baudrillard'a ait kitap. bundan önce yine baudrillard'a ait kötülüğün şeffaflığı'nı okumuştum, ondan sonra bu kitabı okumak bir nebze de olsa beni taşlı topraklı yoldan çıkartmış oldu.
  • yaşadığımız dönemi farklı bakış açılarıyla çözümlemeye çalışan baudrillard'ın sistem karşıtlarının varoluşsal özelliklerini ve sistem içileştiklerini belirtmek için ileri sürdüğü sosyolojik-felsefi kavramlardır.

    baudrillard'a göre hasta olmayan bir insan hasta olduğunu ileri sürer ve hasta gibi yaşarsa bu bir taklitten öteye gidemeyecektir. ama hasta olmadığı halde hasta olduğuna inanırsa biri, o zaman hastalığa dair veriler sunabilir yani gerçeğin bir kısmını yaşayabilir. bir sistem karşıtı, kapitalizmin tam olarak neyine veya nelerine karşıdır? özellikle reel sosyalizmin bunalımı ve çöküşü sistemin bilme ufkunu aşamayan bir teoriyle sistem dışı bir toplumsal düzenin kurulamayacağının bir göstergesi olmuştur.

    bu kitapla yazarın "kötülüğün şeffaflığı" adlı kitabının birbirini tamamladığı görüşündeyim.
  • benim açımdan bekleneni verememiştir. çöptür, kötüdür gibi yorumlarımda bulunmak kesinlikle haddime değildir. yukarıda güzel çıkarım yapan yazarlarımız mevcut, fakat şahsen, reel bir simülasyondan ziyade fizik kurallarına değinerek daha bilimsel noktalarla ilerleyen bir simülasyon argümanı arıyordum. yine de kitabın, kendi açımdan ya da en azından algılayabildiğim kadar ufuk açan birkaç noktası oldu. onları kendime not olarak alacağım.
  • fizik kuralları beklerken sosyal tespitler yaparak simulakrlari kanıtlamaya çalışmış baudrillard.

    yani sana kara delikten bahsetmemiş. saddam ve körfez savaşından örnekler vermiş.

    matrixin babasıdır bu kitap. okunması tavsiye olunur.
  • dünyada postmodern bir düşünür olarak görülen baudrillard aslında kendisinin bu deyime ters düştüğünü bu kitapta eleştirileriyle açıklamıştır. ki kendisi içinde bulunduğu çağı; tarihsel, toplumsal, kültürel, politik ve ekonomik sürece yönelik yapılanmaları en doğru şekilde irdeleyen ve uygun çözümlemeler de bulunan bir düşünürdür fikrimce. bu anlamda bir gerçeklik olarak algılanmak istenen şeye yani günümüz postmodern anlayışına ters düşmektedir.

    kendinizi vererek, anlamların üzerinde düşünerek sabırla okumanız gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. şayet dikkatli bir okuyuşla özellikle gerçeklik algınıza gerçeği kavrayış biçiminize bir sorgulama getireceğiniz kanaatindeyim.
  • çevirisinin laçkalığından dolayı konuya da uzaksanız okurken acı çekersiniz.

    uzun zamandır ilk defa yarım bıraktığım kötü çevirili bir başka kitap.
  • yıllar önce üniversitedeyken kütüphaneden bir heves alıp yarısına ulaşamadan vazgeçtiğim kitaptı. yıllar yıllar geçti kitapçıda karşıma yeni kapağı ve -güncellenmiş- tercümesi ile tekrar çıktı ve bende tekrar başladım.

    bu sefer ancak dörtte üçünü bitirebildim. bir yerden sonra kitap değil işkence halini alıyor maalesef. tercüme sorunu mu yazarın sorunu mu emin değilim ama bir kaç kez tekrar üzerinden geçerek anlamayı başardığım (en azından öyle sandığım) bölümlerde cidden güzel noktalar var. ama bunu kitaptan alıp çıkarabilmek için ciddi bir işkence çekmeniz gerekiyor. bir ara ingilizcesini de deneyeceğim belki farklı olur herşey.

    aklımda kalanlardan birisi watergate skandalının toplumu hala bir nebze politik ahlak olduğuna inandırmak çabası olduğu konusu. yani artık ortam o kadar kokuşmuş ki hala ahlaklı bir toplum varmış gibi davranmak ortaya çıkmamış skandalların üstünü örtmektir diyor. olayını özünü kaçırmamıza ve bizi işin kaymağını yemeye zorlamaktır diyor bir başka deyişle. matrix olayına bağlarsak aslen insanları kurtuluş olduğuna inandırmak bu sayede sistemde kalmalarını sağlamak gibi biraz. gerçek gibi duranın gerçeğin yerini alması. kitabın bir başka yerinde savaş - barış konusunda da aynı noktayı tekrar ediyordu. barış için silah üretimi yapmak, nükleer çalışmalar vs. tamamen savaş hazırlıklarının üstünü örtmek için uydurulmuş ve hala barış gibi bir olasılık varmış gibi yapmaktır. yine olanın üstünü örtmektir diyordu.

    (az daha yazarsam yazardan beter duruma geçeceğimi bu noktada farkettim ve yazıma son verdim)
hesabın var mı? giriş yap