• 99 senesinde kimi ülkelerde vizyona girmiş olmasına rağmen türkiye'ye 3 sene sonra gelip beni şaşırtan bir film, beklemediğim bir anda ortaya çıktı, fake attı. nikita mikhalkov'un sevdiği oyuncusu oleg menshikov'un 30'larının sonunda olmasına rağmen gencecik bir askeri okul öğrencisini oynadığını göreceksiniz, ama çok da şaşırmayacaksınız. seneler evvel güneş yanığı'nda stalin'den görev almış ulusal güvenlik kaygılı ajan iken, daha sonraki bir tarihte karşımıza çarlık rusyasının üniformalı subay adayı olarak çıkıyor ve benim gözümde bir o kadar başarılı oluyor. oleg menshikov'u en az nikita mikhalkov'un sevdiği kadar ben de seviyorum. bunun dışında julia ormond güzel, aşk, entrika, şiddet ve buna benzer dramatik olaylar var, ama titanic ile ne alakası var? yok.

    sırf 19. yy sonu 20. yy başı çarlık rusyası ortamı için bile izlenebilir, ki mikhalkov'un hayran olduğu dönem olduğundan her ayrıntıya ayrı bir ihtimam göstermiş, pek özenmiştir.
  • gelmişken ismini aldığı, ve neden bu ismi aldığını filmin sonlarına doğru görme fırsatı bulduğumuz orijinal berber için (bkz: il barbiere di siviglia)
  • fragmanini izleyenince ve nikita mikhalkov un imzasini gorunce
    vizyona girdiginde gormeliyim dusuncesi uyandiran fakat konunun, giris ve gelisme bolumlerinin uzatilmasi sonucu finalini gormeye omrumuz yetmeyecek endisesi yaratan asiri uzun film.
  • baştan sona romantizm yüklü vıcık vıcık bir film beklerken oldukça eğlenceli sahneleri ile 3 saatin ilk 2 saatini nasıl geçirdiğinizi anlamadığınız, ancak özellikle son kısımlarda her hareketin en az 3 dakika sürmesi sonucu "ay ay ay" diye içinize baygınlık getiren, gene de izlenilesi film...
  • ne anlattığının iki saat boyunca anlaşılmadığı, oyunculukların soytarılık düzeyinde kötü olduğu, ayrıca elli yaşında bir amcanın öğrenci tolstoy karakterini oynayarak komik duruma düştüğü, nikita abinin artık iyice bozulduğunun delili, abuk subuk film.
  • 19.yy rus edebiyatini imkanlar dahilinde gayet ba$ariyla sinemaya aktarabilmi$ film. andrei tolstoy rolundeki amcanin ya$ini farkedemedigimize ve oglu olarak lanse edilirken de yuzune zoom yapilmadigina gore ortada bir seyirciyi salak yerine koyma oldugunu du$unmuyorum.

    bir yarim saat daha kisa olsaydi daha iyi $eyler de diyebilirdim hakkinda, ama 15 dakika muzik e$liginde agac izleyince slkllabiliyor insan ne yazik ki, evet.
  • oleg menshikov'un oyunculuguna bayildim- hatta gozlerim yasardi. filmi izlerken, kitabina bayildigim ama filmini gorunce hayalkırıklıgı yasadıgım baska bir film geldi aklıma. nicholas cage kadar alakasiz bir insanın corelli'yi oynadigi "yuzbasi corelli'nin mandolini", eger basrolunde oleg menshikov olsaydi ne guzel bir film olurdu!
  • bunun 6,5 saatlik avrupa versiyonunu izlemeye teşebbüs edenlerde, filmden sonra ciddi ruh hali dengesizlikleri görülmüştür. ama herşeye rağmen izlenmesinde fayda olan (3 saatlik versiyonu elbette) bir film.*
  • guzel muzikler,muzikle gelen agaclar, iyi oyunculuk,julia ormond'un guzelligi gibi gozu oyalayan seyler disinda herhangi bir turk filminden farki yok,zaman mekan farkli olsa da senaryo hic yabanci degil. hatta filme ismini veren sibirya berberi olmasa hulya kocyigit'le kartal tibet'i izledigimi sanacaktim..
  • filmin beni en çok etkileyen yeri: tolstoy sibirya'ya sürgüne kelepçeli bir şekilde gönderilirken sınıf arkadaşlarının ve komutanının da asker selamı(astına selam verdiği için kutlamak gerekir, askerlerin de duygusuz insanlar olmadığını anlatması açısından) vererek uğurlaması.göz yaşlarımı tutamadığım yerdir. mükemmel bir görsellik.ayrıca filmin çoğu karesi de dondurup fotoğraf kağıdına bastığınız da sergi açılabilcek kalitede.özellikle doğa görüntüleri.
hesabın var mı? giriş yap