• jeanette winterson un yazdigi dus gucunu ve yolculuklari anlatan ilginc bi kitap...
  • masalsılığı maksadını aşıyor
  • kitabin baslarina dogru erkekler kullanim kilavuzundan bir sayfa vardir akillara senlik.. okunmalidir kesin.
  • jeanette wintersonin bir romani..

    (bkz: visnenin cinsiyeti)
  • mutluluk verici, fantastik ama bir yandan da acik sözlü bir roman. tüm dünyayi gezmek isteyen jordan ve sevilmesi imkansiz gibi gözüken dev annesinin masalimsi hikayesi. yolculuklarin siniri düsgücünün sona erdigi yerdir ancak...
    (bkz: danseden oniki prenses)
  • soyle bir sey var bu kitapta: "zina işlediğimi biliyordum, çünkü sevdiğim şey evimin dısındaydı".
  • historiographic metafiction anlatim teknigini ornekleyen, fantazi dunyasiyla tarihi gercekligin birbiriyle ortustugu son derece surukleyici bir roman.
  • kitapta en sevdiğim kısım, geceleri saraydan kaçıp sabaha kadar dans eden 12 prenses masalının, prenseslerin sırrı açığa çıkıp 12 prensle evlendirilmesinden sonrasını anlatan küçük öyküler kısmıdır. kitabın o kısmını ara ara açar, hikayeleri okurum aklıma estikçe. benim için en etkileyicisi aşağıdadır, bence aşkı-ilişkileri en güzel anlatan yazılardan biridir. "sevdiğine nasıl görünüyorsa öyledir insan".

    "bana jess derdi, çünkü şahinlere takılan gözbağına bu ad verilir.
    onun şahini bendim. koluna asılır, yemeğimi avcundan yerdim. burnumun keskin ve zalim, gözlerimin ise deli olduğunu söylerdi. bana yumuşak davrandığı takdirde onu parçalayacağıma inandığını da söylerdi.
    geceleri dışarı çıkacak olursa beni karyolamıza zincirle bağlardı. uzunca bir zincirdi bu, gerektiğinde oturağı kullanabiliyordum, pencerenin önünde dikilip gece geç gelen baykuşları bekleyebiliyordum. baykuşların sesine bayılırım. av peşine düştüklerinde kanatlarını birden yaymalarına bayılırım. sonra dalıverirler ve acı çeken bir aşık gibi ulurlar.
    birlikte ata binmeye gittiğimizde de kullanırdı zinciri. onunki kadar güçlü bir atım vardı. atımı arkadan kırbaçlar, ağaçların arasında dört nala gitmesini sağlardı. bizi yarım baş geriden izler, ikide bir zinciri çekerek eğlenip eğlenmediğimi sorardı.
    en hoşuna giden şey, seviştiğimizde beni üstüne almak, sırtımın girintisini sıkı sıkı tutmaktı. titreyen mum ışığında gözlerini oymayayım diye beni üstüne almak zorunda kaldığını söylerdi.
    ben onun dediği şeylerden hiçbiri değildim, ama zamanla oldum.
    bir gece, haziran ayındaydı sanıyorum, kolundan uçtum, karaciğerini gövdesinden oyup aldım, kemirerek zincirimi kopardım, onu yatağın üstünde gözü açık bıraktım.
    gözlerinde şaşkınlık ifadesi vardı, neden bilmem. aşığına nasıl görünüyorsa öyledir insan."
  • "koca bir fili gökyüzüne salıvermek bir kadının omuzlarına olmadık sorumluluklar yükler."

    pınar kür çevirisiyle, tekrar raflarda.
hesabın var mı? giriş yap