• guney kore'nin ba$kenti.
  • 1988'de olimpiyatların yapıldığı metropol
  • güney kore de bi kent..
    (bkz: seoul stadyumu)
  • metrolarda oturaklarin alttan isitildigi, haliyle oturan herkesin aninda uyudugu ve de duraklarini kacirdiklari sehir. tarihi saraylarinin, gizli bahcelerinin, tuhaf kokulu agaclarinin, sokak saticilarinin, yemeklerin, ve de hic bitmeyen bir telasin insani buyuledigi sehir. gece yarisinda binlerce sarhosun evine donerken metroda, yollarda sizdigi, ucuza muthis yemekler yiyebileceginiz sehir. gorulmese de olacak tek yeri itaewon'dur ki burada amerikan ussu bulunmakta, coniler gec vakitlere kadar hayvanca eglenmektedirler. guzel sehirdir seul.
  • garounun (bkz: pierre garand) 2000 yılında dinlenmeye sunulan albumü.barındırdığı şarkılar :

    gitan
    que l'amour est violent
    demande au soleil
    seul
    sous le vent (celine dion'la düet)
    je n'attendais que vous
    criminel
    le calme plat
    au plaisir de ton corps
    la moitié du ciel
    lis dans mes yeux
    jusqu'à me perdre
    gambler
    l'adieu
  • belediye başkanının world cyber games'de starcraft şampiyonu ile gösteri maçı yaptığı şehir..sayın gürtünayı quake oynarken hayal ediyorum..
  • sehri ikiye ayıran nehri, her kösesindeki tarihi dokusu ve kalabalık atmosferiyle istanbulun uzakdogudaki benzeri ayrıca geceleri gece kulübü edasıyla yanıp sönen kiliselerin tepesindeki kocaman kırmızı ısıklı haclar ibadethanelerin mistik yapısını haliyle bozuvermis
  • yakin bir gelecekte guney kore'nin eski baskenti diye anilacak zira koreliler baskenti bos bir arazide yeni bastan kurmaya karar vermisler. yeni kurulacak yer seul un 160 km guneyinde 71 km2 lik bir arazi. insaata 2007 yilinda baslanacak 2012 yilinda devlet daireleri tasinmaya baslayacakmis. koreliler yeni baskentin ismine daha karar vermemisler.

    fikir iyi veya kotu o tartisilir ama en azindan adamlari takdir etmek lazim bizde boyle bir sey dile getirseniz en iyi ihtimalle vatan haini damgasi yersiniz.
  • garou nun seul adlı albümünde yer alan bir adet de şarkısı var ki onun da adı seul.sözleri şu şekilde;

    tant de fois j’ai tenté
    d’aller toucher les étoiles
    que souvent en tombant
    je m’y suis fait mal
    tant de fois j’ai pensé
    avoir franchi les limites
    mais toujours une femme
    m’a remis en orbite
    tant de fois j’ai grimpé
    jusqu’au plus haut des cimes
    que je m’suis retrouvé
    seul au fond de l’abîme
    seul au fond de l’abîme

    celui qui n’a jamais été seul
    au moins une fois dans sa vie
    seul au fond de son lit
    seul au bout de la nuit

    celui qui n’a jamais été seul
    au moins une fois dans sa vie
    peut-il seulement aimer
    peut-il aimer jamais

    tant d’amis sont partis
    du jour au lendemain
    que je sais aujourd’hui
    qu’on peut mourir demain
    on a beau tout avoir
    l’argent, l’amour, la gloire
    il y a toujours un soir
    où l’on se retrouve seul
    seul au point de départ
  • uluslararası havaalanının bir adanın üstüne kurulmuş olduğu şehir. uçaklar bu adaya iner, ada seul'e bir asma köprüyle bağlıdır. bu asma köprünün ayakları "h" şeklinde değil, uzak doğu mimarisini andırır gibi "a" şeklinde yapılmıştır. havaalanindan şehir merkezine gidiş bir buçuk saati bulabilir. seul avrupa kentlerine benzemez, daha çok amerikan tarzı gökdelenler, geniş 5-6 şeritli ana caddeler ve büyük arabalar ile dikkat çeker. gökdelenlerin tepelerine dev plazma ekranlar, taksilerinde mini plazma tv'ler bulunur. seul'de iki tip taksi hizmeti vardır. birincisi standart taksiler, bunlarda taksimetre 2000 won'dan açılır ve her kontör 100 won'dur. deluxe taksiler ise genelde siyah veya gri renkte olup 4000 won'dan açılır ve kontörleri 200'er atar. deluxe taksilerde şanslıysanız şöfor size porno yayını yapabilir ve dumura uğrayabilirsiniz (bkz: ben bunu bugun gördüm).

    "seul'de sigara içen olmak" büyük bir zorluktur. kapalı hiç bir yerde sigara içilmez. bunlara restoranlar da dahildir. barlarda bile ancak arkalarda bir iki masa sigara içenler ayrılır. yüzlerce katlı iş merkezlerinde sigara içmek için kapının dışına çıkmanız gerekebilir. taksiye binmeden önce sigara içebilmek için pazarlık yapabilirsiniz. müşteri kaçırmamak için ya da saygılarından göz yumuyorlar. havaalanındaki çıkış sigara içme odası ise ilginçtir. bir atom reaktörünü andırır. içerisi duman altı değildir. dev makinalar gürültüyle çalışıp dumanı yok ederken siz başında sigaranızı tüttürebilirsiniz. free shop'larda bir sürü koreli genç kız size hizmet ederler, almak istediğiniz ürünleri tattırırlar.

    bu şehirde (ve anlaşılan bu ülkede) saygı ve konukseverlik hat safhadadır. otelde kahvaltıda sizi kapıda karşılayıp masanıza oturtana kadar eskortluk ederler. her önlerinden geçtiğinizde sizi yarı beline kadar eğilip selamlarlar. genelde halkı ingilizce bilmez, bilenlerle de anlaşmak zordur. dillerindeki hece yapısı ingilizceyi keskin bir aksanla konuşmalarına yol açar. örneğin :

    "f" ve "v" harflerini "p" ve "b" olarak söylerler :
    - woo july to heb a copy ?
    (would you like to have a coffee ? demek istiyor)

    - how much is this for ?
    - tübelpü bon.
    - how much ????
    - tübeeeelllpppüüü..
    ("twelve" won demek istiyor)

    45 milyon nüfuslu güney kore'nin kendine özgü alfabesi ve dili var. genç nüfus oranı yüksek. nedense sokaklarda daha çok genç kızlar görünüyor. hepsinin boyu, saçı ve yüzü aynı geliyor. uzun koyu renk çorap ve mini etek giymek onlarda klasik bir trend. ayakabıları da hep kelebek tokalı... yaygınlık sırasına göre buda, konfiçyüs, isa ve muhammed dinlerinin bir arada bulunduğu ülkede üniversiteli gençler dinsiz olduklarını belirtiyor. tabi ahlaki değerleri çok sağlam olduğu için insanın içinden "bunların en dinsizi bizim en dindarımızı bile cebinden çıkarır" demek geliyor. kuzey kore ile gençlerin hiç bir sorunu olmadığı, aynı felsefeyi taşıdıkları görülüyor.

    seul'de yemekler alışık olmayan için mide bulandırıcı olabilir. öncelikle metro, alışveriş merkezi, sokaklar, restoranlar, hatta mc donalds, burger king dahil olmak üzere her yer bunların sarımsaklı soğanlı soslarından kokar. bu kokudan rahatsız olmayan yabancı yok gibidir. kimchi adı verilen yosun kurusunu soya sosuyla birlikte her şeyin üstüne ekerler. tadı kabak çekirdeğinin yeşil zarına benzer. şekerli mercimek çorbası ve kıymalı ananas burada görülecek ama yenemeyecek dumur menülerdendir. aç kalıp başvuracağınız mc donalds ve burger king bile burada bizdeki lezzetinden yoksundur. balık bol ve iridir. bunları ve özellikle karidesleri pek pişirmedikleri için ancak balık paneleri tercih edilebilir. sushi versiyonları ve prinçleri çok güzel.

    turistik yer olarak önerilen itaewon semti'nde görecek bir yer yoktur. onun yerine downtown'daki iki büyük sokak pazarı, elektronik eşya çarşısı (bizim doğubank'ın benzeri ama onlarca katı büyüklükte), dünyanın sayılı yükseklerinden seul kulesi, bu çevredeki tapınaklar, gençlerin takıldığı universite caddesi ve nehrin aşağısındaki coex iş merkezi görülmeye ve gezilmeye değer yerlerdir. alışveriş için fazla heveslenmeyin ancak kore malı ürünler burada bizden daha ucuza alınabilir. bir de kaliteli markaların aksesuarları burada ucuz. 24 saat açık alışveriş merkezleri olduğu için gezmeye zaman bulunabilmesi kolay oluyor.

    donanım manyağı bir ülke olduğundan herkes plazma ekran, cep telefonu, mp3 çalıcı, cep bilgisayarı ile gezmektedir. burada otelinizden makul fiyata bir laptop kiralayabilirsiniz. otel odasında şarjlı el feneri ve gaz maskesi bulunması da düşündürücüdür.

    iç savaş sonrası durumu kurtarıp çağdaşlaşmış ve kişi başı dolarları maximizer'lamış güney kore'yi görünce insan "vah türkiyem" demeden edemiyor. tabii bir de kore'nin kuzeyini görmek gerekir ki, kimbilir sefalet ne safhadadır.
hesabın var mı? giriş yap