• ingilizce de war crimes denilen savas hallerinde askerlerce yapilan iskence, tecavuz, insan haklari ihlallerini kapsayan suclardir.
  • savasin bile prensipli olmasi gerekliliginin altini cizerek devlet bazinda bir histeri olan savasta bir takim devletler ustu kurumlar tarafindan prensipleri cizilen ve buna riayet etme karari alan birey ve devletlerin riayet etmedikleri durumda isledikleri savunulan suclardir.

    genelde insan haklari ihlallerine dayanan, savasin askerler arasinda yapilmasi gerekliliginden tutun, kizilhac, kizilay gibi saglik ekiplerinin ve yaralilarin konvoyuna saldirilmamasi ve benzeri seyleri iceren seyler, sadece savasin etkisini azaltip maruz gosterme cabasidir.

    zira savas zaten basli basina bir vahsettir. bu vahsedi insani yonlere cekistirme cabasi sadece bir halusinasyondan ibarettir o kadar.
  • savas ortaminda bile suc olabilecegi belki zamaninda kimsenin aklina gelmezdi, "yahu savas iste napalim kirdik biraz birbirimizi" dusuncesi hala devam ediyor olurdu (gerci bugun de devam etmektedir), vietnam savasi sonrasinda bu kavram ilk olarak (ilk olup olmadigindan aslinda o kadar da emin degilim) bertrand russell tarafindan ortaya atilmasaydi ve russell bunun uzerine bu suclari yargilayacak bir mahmeke kurdurmasaydi.
    (bkz: russell mahkemeleri)
    nobel odulu dedigin oyle manifaturacidan alinmiyor tabi.
  • resmi ideolojilere göre savaş karşıtı olmaktan başka bir şey değildir..

    baskı gören, yıldırma politikalarına maruz kalan ve gözaltını, cezaevlerini boylayanlar savaş karşıtları ve antimilitaristler olduğuna göre öyledir herhalde..
  • sadece savaş karşıtı olmak değil, bölgede bulunmanın, kadın olmanın bedellerinin fazlasıyla ödetilmektedir.
    kadınlara yönelik cinsel şiddet içeren savaş suçlarına dair, yakın geçmişte yaşanan örneklerden saptanan rakamlar ise şöyledir:

    - 1993 yılında, bosna hersek’teki zenica savaş ve soykırım suçları merkezi, savaş suçu kapsamına giren 40.000 tecavüz vakasını belgeledi.

    - ruandalı kadınlar arasında 1999 yılında yapılan bir ankette, kadınların %39’u 1994 yılındaki soykırım sırasında tecavüze uğradıklarını söylerken, %72’si tanıdıkları arasında tecavüze uğramış bir kadın bulunduğunu söyledi.

    - 1998 – 1999 yıllarında 23.200 ile 45.600 arnavut kökenli kosovalı kadının tecavüze uğradığı düşünülüyor.

    - 1998 yılında kongo cumhuriyeti’ndeki çatışmalarda başkent brazzaville 2.000 civarı kadın cinsel saldırılardan sonra yardım almak için hastanelere başvurdu. bu kadınların %10’u tecavüz sonrası hamile kalmıştı.

    rakamlar, jeanne ward ve mendy marsh’ın 21 – 23 haziran 2006’da gerçekleşen symposium on sexual violence in conflict and beyond için hazırladıkları rapordan alınmıştır.
  • askeri mahkemdede savaş suçundan yargılanan amerikalı asker şöyle demiş savunmasında: "ne yani, öldüreceğiz ama tecavüz edemeyeceğiz öyle mi?"
    neresinden bakarsan bak savaş suçları oksimoron bir kavramdır
  • savaş suçlarının kapsamı:

    a) kasdi öldürmeler
    b) biyolojik deneyleri de içeren işkence ve gayriinsani muamele
    c) kasti olarak acı verme veya vücut ya da sağlığa yönelik ciddi hasar
    d) askeri eşya olduğu kesinleşmemiş her türlü eşyanın tahribatı veya yokedilmesi
    e) bir savaş mahkumunu ya da korunan kişiyi hizmete zorlamak
    f) bir savaş mahkumunun ya da korunan kişinin adil ve düzenli yargılanma hakkını kasten elinden almak
    g) hukuka aykırı sürgün, tehcir ya da hapis
    h) rehin alma
    i) düşman tarafında yer almayan sivil nüfusa ya da sivil bireylere yönelik kasdi saldırı
    j) askeri olmayan sivil nesnelere karşı kasdi saldırı
    k) insani yardım ya da barışı koruma misyonunda yer alan personel, tesis, materyal, ünite, veya araçlara karşı kasten saldırı düzenlemek
    l) sivil can kayıplarının veya yaralanmaların olacağı, sivil nesnelerin tahrip olacağı, geniş alana yayılmış uzun süreli ve ağır çevresel zararın meydana geleceği bilgisi dahilinde kasdi olarak saldırı düzenlemek
    m) her ne sebeple olursa olsun, savunmasız ve askeri olmayan şehir, kasaba, yerleşim yeri veya binalara saldırı düzenleme ve bombalama
    n) ellerini kaldırarak teslim olmuş ve savunmasız durumdaki düşmanı öldürmek ya da yaralamak
    o) düşmana ya da bm'ye ait ateşkes bayrağı, bayrak, askeri işaret ya da üniforma ve cenevre konvansiyonu'nda belirtilen amblemlerin ölüme ya da ciddi personel kaybına yol açan yanlış kullanımı
    p) işgal edilen bölgedeki nüfusun bütünüyle ya da kısmi olarak sürgünü ya da göçe zorlanması
    r) dini, eğitsel, sanatsal, bilimsel, hayırsever yardıma yönelik binalarla tarihsel anıtlara ve hastanelere, askeri tesis olmadıklarını bilerek kasden saldırı
    s) karşı taraftan olduğu bilinen kişiler üzerinde fiziksel, kimyasal ya da bilimsel deneyler yapmak ve ölümle ciddi sağlık hasarına neden olmak
    t) düşman millete ya da kuvvete dahil kişileri kalleşçe öldürmek ya da yaralamak
  • ölen birinin kafasını ezmek, gözlerini oymak, cesedini araç arkasından sürüklemek önce insanlık suçu, sonra savaş suçudur. tabi insanlıktan nasibini alanlar ve henüz insanlıktan çıkmayanlar için.

    pardon adına savaş denmeyince savaş suçu da olmuyor değil mi?
hesabın var mı? giriş yap