• 22 gün 22 gece dewam ettiği rivayet edilen, dünyanın en uzun süren meydan savaşlarından biri olmuş; türkler bu savaşla, düşmanların ilerlemesine uzun zaman sonra ilk defa "dur" diyebilmiş.
  • sonrasında ilgili devletler yunanlardan desteklerini çekmişler, atatürk de mareşal ünvanına layık görülmüştür diyelim.
  • o siralar enver pa$a'nin rusya'da duruma mudahele etmek ve meclisin ba$ina gecmek icin bekledigi soylentileri vardi . eger bu sava$in sonucu bizim aleyhimize olsaydi, ataturk'un buyuk puan kaybedecek olmasindan dolayi bu eylemleri gercekle$tirecegi rivayet ediliyordu .
  • karlofca anlasmasi'ndan sonra yapilan savunma savaslarinin sonuncusu.. savas sirasinda cephenin yarilmasina ragmen, cephe geriye cekilmemis, alan savunmasi uygulanmistir. bu savas sonucu yunanlilarin ankara'yi alma hayalleri suya dusmus, yunanlilar 3 yilda gecilemeyecegi iddia edilen savunma mevzilerini kurmaya baslamislardir..

    canakkale savasi'ndan sonra en cok genc insani kaybettigimiz savastir..
  • (bir cocuk sakarya savasi'ni dikkat yazili var serisinin ikinci kitabinda soyle tanimlamistir:)
    ataturk'un menajerlik ve gazilik unvanlarini aldigi savas.*
  • nutuk'tan...

    "...

    saygıdeğer efendiler, olayları sakarya meydan muharebesi'ne getirmek istiyorum. fakat, bunun için müsaade buyurursanız, ufak bir giriş yapacağım. ikinci inönü muharebesi'nden sonra, üç ay kadar bir zaman geçti. ondan sonra 10 tenzmuz 1921 tarihinde, yunan ordusu yeniden cephemize genel taarruza girişti. bu tarihten önceki günlerde tarafların durumu şöyleydi :
    bîzim ordumuz, başlıca eskişehir ve eskişehir'in kuzeybatısındaki inönü mevzileri ile kütahya - altıntaş dolaylarında yığınak yapmıştı. afyonkarahisar dolaylarında iki tümenimiz vardı. geyve ve menderes dolaylarında da birer tümenimiz bulunuyordu.

    yunan ordusu da, bursa'da bir, uşak doğusunda iki kolordusunutoplu olarak bulunduruyordu. menderes'te de bir tümeni vardı.

    yunanlılann bu taarruzu ile başlayan ve kütahya - eskişehir muharebeleri adıyla anılan bir sıra muharebeler vardır. bunlar on beş günsürmüştür. ordumuz 25 temmuz 1921 akşamı büyük kısmıyla sakarya'nın doğusuna çekilmişti. ordumuzun çekilmesini zarurî kılan sebeplerin başlıcasına işaret edeyim:

    ikinci inönü muharebesi'nden sonra genel seferberlik yapmış olan yunan ordusu, insan, tüfek, makineli tüfek ve top sayısı bakımından ordumuzdan önemli derecede üstündü. temmuzda, yunan ordusu taarruza geçtiği zaman millî hükûmetin durumu ve millî mücadele'nin gelişmesi, bizim genel seferberlik ilân ederek, milletin bütün kaynak ve imkânlarını,başka bir şey düşünmeden düşman karşısında toplamaya daha elverişlive yeterli görülmemişti. iki ordu arasındaki kuvvet, vasıta ve şartlar bakımından kendini gösteren nispetsizliğin elle tutulur başlıca sebebi budur.bunun sonucu olarak, biz, daha tümenlerimizin taşıt araçlarını bile tamamlayamadığımızdan, bunların hareket güçleri yoktu. yunan milletinin bütün kuwetiyle yaptığı bu taarruz karşısında, bizim askerlik bakımından asıl görevimiz, millî mücadele'nin başından beri yürütegeldiğimiz görev idi ki, o da, her yunan taarruzu karşısında kaldıkça, bu taarruzu direnerek ve uygun hareketler yaparak durdurup etkisiz bırakmak ve yeni orduyu kurmak için zaman kazanmak şeklinde özetlenebilir. son düşman taarruzu karşısında da, bu aslî görevi gözden uzak tutmamak şarttı. bu düşünceyle, 18 temmuz 1921 tarihinde, ismet paşa'nın eskişehir'in günebatısında, karacahisar'da bulunan karargâhına giderek, durumu yakından inceledikten sonra, ismet paşa'ya genel olarak şu direktifi vermiştim :"orduyu, eskişehir'in kuzey ve güneyinde topladıktan sonra, düşman ordusuyla aramızda büyük bir açıklık bırakmak gerekir ki, orduyu derleyip toparlamak ve güçlendirmek mümkün olabilsin. bunun için sakarya'nın doğusuna kadar çekilmek yerindedir. düşman hiç durmadantakip ederse, hareket üssünden uzaklaşacak ve yeniden menzil hatları kurmaya mecbur olacak; herhalde bekleınediği birçok güçlüklerle karşılaşacak; buna karşılık bizim ordumuz toplu bulunacak ve daha elverişli şartlara sahip olacaktır. bu şekildeki çekilişimizin en büyük sakıncası, eskişehir gibi önemli yerlerimizi ve birçok topraklarımızı düşmana bırakmaktan dolayı kamuoyunda doğabilecek manevî sarsıntıdır. fakat kısazamanda elde edebileceğimiz başarılı sonuçlarla, bu sakıncalar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. askerliğin gereğini kararsızlığa düşmeden uygulayalım. başka türden sakıncalara karşı koyabiliriz. "
  • düşman ordusu 23 ağustos 1921’de, ciddî olarak cephemize temas ve taarruza başladı. bir çok kanlı ve buhranlı safhalar ve dalgalar oldu.

    düşman ordusunun üstün grupları, savunma hattımızın bir çok parçalarını kırdılar. bu ilerleyen düşman birliklerinin karşısına, kuvvetlerimizi yerleştirdik. meydan savaşı yüz kilometrelik cephe üzerinde oluyordu. sol kanadımız, ankara’nın elli kilometre güneyine kadar çekilmişti. ordumuzun yönü batıya iken güneye döndü. arkası ankara’ya doğru iken kuzeye verildi. cephenin yönü değiştirilmiş oldu. bunda hiç mahzur görmedik. savunma hatlarımız, kısım kısım kırılıyordu.

    fakat kırılan her kısmın yerine en yakın bir mesafede derhal yeni bir savunma hattı kuruluyordu. savunma hattına çok ümit bağlamak ve onun kırılmasıyla, ordunun büyüklüğü ölçüsünde çok gerilere çekilmek nazariyesini kırmak için, memleket savunmasını başka bir tarzda ifade etmeyi ve bu ifademde ısrar ve şiddet göstermeyi faydalı ve tesirli buldum. dedim ki: “savunma hattı yoktur, savunma cephesi vardır. o cephe bütün vatandır. vatanın, her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana terk olunamaz. onun için küçük, büyük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana cephe kurup savaşa devam eder. yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler ona tâbi olamaz. bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur.”

    işte, ordumuzun her ferdi bu sistem dahilinde her adımda en büyük fedakârlığı göstermek suretiyle, düşmanın üstün kuvvetlerini yok ederek, yıpratarak nihayet onu taarruza devam kabiliyet ve kudretinden mahrum bir hale getirdi. savaş durumunun bu safhasını sezinler sezinlemez derhal bilhassa sağ kanadımızla sakarya nehri doğusunda, düşman ordusunun sol kanadına ve daha sonra cephenin önemli yerlerinde karşı taarruza geçtik. yunan ordusu yenildi ve geri çekilmeye mecbur oldu. 13 eylül 1921 günü, sakarya nehrinin doğusunda düşman ordusundan eser kalmadı.

    bu suretle 23 ağustos gününden 13 eylül gününe kadar, bugünler de dahil olmak üzere 22 gün 22 gece aralıksız devam eden “büyük ve kanlı sakarya savaşı” yeni türk devletinin tarihine, dünya tarihinde çok az rastlanan büyük bir meydan savaşı örneği kaydetti.

    mustafa kemal ataturk
  • istanbul'dan trenle, izmir - antalya gibi batı şehirlerinden otobüsle ankara'ya giderken, polatlı'yı gördüğünüzde "hah, ankara'ya vardık" düşüncesine kapılırsınız ya, işte yunan ordusu da aynı düşünceye kapılmıştı. o güne kadar uygulanan taktikleri etkisiz bırakan, savaş literatürüne giren alan savunması stratejisi ile, yunan ordusuna "hele bi otur soluklan yiğenim" demiştir ankara hükümeti ordusu. büyük taarruz için kurulmuş bir zemberektir.
  • bu sene sakarya zaferinin 88. yılı kutlanmıştır. kaybedilen onlarca savaştan sonra küllerinden yeniden doğmaktır bu savaş neticesinde alınan zafer.
  • "sakarya zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. o zamanlar kendi kendime diyordum: acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemez miyim, onun ruhuna bu kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?"
    habib burgiba
hesabın var mı? giriş yap