• böyle bir genç adam vardı bir zamanlar, kendi halinde şiirler romanlar falan yazardı. nişantaşı anadolu kökenli miydi neydi, şimdi ne yer ne içer bilemem ben.
  • kendisi "bosvermisler" isimli kitabin yazari
  • kabalcı yayınlarında redaktörlük, editörlük yapmaktadır kendisi.
  • sair, yazar

    oztanitimi:

    "1972. istanbul. hasan basri ve fulya gurses'in mutlu oglu. sayelerinde akildisi ve ragmen yasiyor. gemici cuzdani edindi, fakat firsat ve hali olmadi. bir has hos baksi. salincak, tahterevalli ve kaydirak fotodergilerini cikardi (1992-4). siddeti ve tukenmeyi yucelten bu dunyaya sasarak, goge yol ariyor. taksim ve ticaret dusmani. icinde 1989 akademi kitabevi siir basari odulu de var.

    kitaplari: gereksinimler elde edemeyisler ve ilerlemeler (siir, 1990, kendi yayini), unutulmus ay altinda (siir ve roman, 1992, zarf icinde tek forma), kortak kitap (siir -itir karaca ile birlikte-, 1993, fotokopya), duraksamadan eline aliyorsun bu kitabi (roman, 1993, fotokopya), bir bilimkurgu dergisi (roman, 1994, fotokopya), turizm (siir, 1994, bilgisayar ciktisi), sevisme (roman,1995, fotokopya*), bosvermisler bir bilimkurgu uclemesi (roman, 1995, fotokopya*)."
  • ceviribilim.com sitesinde bulunabilecek su ya da 100 temel eseradlı muhteşem yazısı ile duygularımın tercümanı olmuş kişi.

    http://ceviribilim.com/?p=690
  • cevirmen haklarini tek basina cev bir'den daha iyi savunan haricten ceviribilimcidir.
    ayrica net uzerindeki ceviribilim dergisini de -hemen hemen- tek basina hazirlar.
    bir dellenmis adamdir.
  • (bkz: yuri oleşa)dan kıskançlık ve çevirdiği bütün yuri oleşa metinleri gözden kaçmamalı.
  • tam benim tipim çevirisi ile hayalkırıklığı yaşatan çevirmen. eminim iyi işleri vardır ve fakat sanki hiç bilmediği bir konuyu çevirirken biraz daha titiz davranabilirmiş. terminolojiye aşina olmadığı gibi yanlış kullanmış o da yetmemiş bir bölüm başlığını akıllara durgunluk verecek şekilde "hedefiniz akzidenz ileri" diye yazarak aklınca türk okuyucuya selam çakmış ama usta o kitabın orjinalinde böyle bir başlık yok ki, adam yani asıl yazar "akdeniz ileri" olayını nereden bilecek ve sen ne cüretkar bir çevirmensin de böyle bir müdahale yapabiliyorsun. önce adam gibi çevir sonra dile adaptasyon için uygun kelime oyunları kullan. yazık olmuş güzelim kitaba.
  • "tam benim tipim"i leziz leziz türkçe'de döndürmüş, çiğnemeden yutturmuş hasret kaldığımız çeviri hasletlerine sahip çevirmen. (dizgicilerin öyle de böyle de hastalıktan kaçamayacaklarına dair küçük ama önemli bir katkıyla "kaynayan kurşun kokusu"nu burnumuzda tüttürmesini de bilmiştir.)
    çeviri her daim beladır. bir çevirmen vardır (o, 'neyse o'cudur- "hedefiniz akzidenz mi, allah muhafaza"cıdır.) bir de çevirmen yoktur,
    "çevre yanın ateş eyleyen" vardır. l'örnek: abidin emre, sabri esat siyavuşgil, s. eyuboğlu, samih tiryakioğlu ve ş.b. (şimdi bilemedim). onlar da lazımdır -öyle deme-; hatta esas onlar mı lazımdır yoksa?
  • fyodor mihailoviç dostoyevski'nin can yayınları tarafından basılan ikiz romanının da çevirmeni. aslında çevirmeni tabiri biraz eksik kalıyor kendisi için, romanın türkiye temsilcisi, otoritesi gibi bi konumda benim gözümde. nedenini açıklamaya çalışayım.

    kitabın henüz başında önsöz niteliğinde yazılmış "ikiz ve öteki'ler" başlıklı bir yazısı var. yazı dediğime de bakma, toplam 6 bölüm ve 12 sayfa.

    yazıda romanın dostoyevski açısından taşıdığı anlam, gogol'ün burun'u, palto'su ve ölü canlar'ı veya kafka'nın dönüşüm'ü gibi farklı dönemlerde yazılan diğer kitaplarla olan etkileşimi, neden beklenen ilgiyi görmediği ve isminin neden "öteki" veya "öteki ben" değil de "ikiz" olması gerektiği gibi konular enfes bir biçimde ele alınmış.

    çevirmenin savlarını desteklemek amacıyla atıflar yaptığı ve çevirdiği romanla enteresan analojiler kurduğu düşünür, kavram, film ve hatta bilgisayar oyunlarını sıralıyorum;

    (bkz: jean paul sartre)
    (bkz: georg wilhelm friedrich hegel)
    (bkz: edmund husserl)
    (bkz: michel foucault)
    (bkz: jacques derrida) (bkz: differance)
    (bkz: jacques lacan) (bkz: obejt petit a)
    (bkz: slavoj zizek) (bkz: paralaks)
    (bkz: robert louis stevenson) (bkz: dr. jekyll and mr. hyde)
    (bkz: herbert george wells) (bkz: the invisible man)
    (bkz: mary shelley) (bkz: frankenstein)
    (bkz: bernardo bertolucci) (bkz: partner)
    (bkz: david cronenberg) (bkz: dead ringers)
    (bkz: vladimir nabokov) (bkz: lolita)
    (bkz: the matrix)
    (bkz: alien)
    (bkz: quake)
    (bkz: doom)
    (bkz: half life)

    yazıyı bitirir bitirmez hem zamanında adı sanı belli olmayan yayınevlerinden alıp okuduğum ve bir anlamda yazık ettiğim rus klasiklerine, hem de ortadaki emek hırsızlığının bir parçası olduğum için kendime üzüldüm, kahrettim. zira ben daha önce bir romanı okumayı çok daha zevkli hale getiren böylesi bir ön yazı okuduğumu hatırlamıyorum.

    yazı sayesinde çeviri sürecinde verilen emeği, sarfedilen çabayı ve çekilen sancıları da daha iyi anlamış oldum.

    can yayınları'nın beyaz geceler baskısında yine bu yazıya benzer "dostoyevski: mesih'ten önce hayalperest" bir ön yazı bulunmaktaydı ve ne mutlu bana ki beyaz geceleri de yine sabri gürses çevirisi olan can yayınları baskısından okumuştum.

    eğer edebiliyorsam buradan kendisine teşekkür ediyorum.

    p.s.: bu da bana ders oldu. bundan böyle bedava bile verseler zinhar çeviri hırsızlığı yaptığından şüphelendiğim yayınevleri tarafından basılan bozuk türkçeli, bol tapajlı, okuyucusuyla resmen dalga geçen kitapları almam, almak isteyenlere de ne yapıp edip aldırmam.
hesabın var mı? giriş yap