• 2005 oscar ödüllerinde isveç in en iyi yabancı film kategorisinde ödüle aday olan filmi...

    uzun yıllardır büyük şehirde yaşayan, piyanist olarak üne de kavuşan orta yaşlı kahramanımız, bir gün büyük şehir sıkışmışlığından bıkar ve doğduğu kasabaya geri döner..burada müziğin etkisiyle hem kendisinin hem de kasabadaki insanların hayatı değişmeye başlar...

    biraz hollywood filmi hikayesini andırsa da, isveç in soğuk ikliminden beklenmeyen sıcaklıkta bir hikayeye ve şık yönetmenliğe sahip film...
  • ismi bile ilham veren bir film. 'sanki cennette gibi' hisserttirir muhtemelen.
  • uluslararasi ingilizce adi "as it is in heaven" olan film..
  • türkçe adı cennetin müziği olan film. 2 eylül 2005'ten itibaren sinemalarda gösterime girecektir...
  • basarili bir kemancı ve orkestra sefi olan daniel darius* un saglik sorunlarindan dolayi dogup buyudugu kasabaya donmesi ve kasabadaki koroyu egitmesini konu alan mukemmel film.sonunda hafifden bir gladiator havasi yakaladik orasi ayri.
  • sicak ve yumusak ve parlak ve matrak ve kivrak ve kiyak bir film. sonunda ne olacagi, hemencecik tahmin edilse de içindeki ayrintilar ve süperli oyunculuklar sebebiyle bunalima girmeden izlenen bir film. ve her zaman oldugu gibi, amerikan filmi olmadigi için, incelikli ve samimiyetli ve gerçekli bir film.
  • "oscar adayıysa sevgi pıtırcığı bir filmdir" gibisinden bir düşünceye teğet geçen film. yüreklerimizi açalım, kendimize ulaşalım klişesi kullanılsa da açığa çıkan her sorun çözüme ulaşmıyor, açılan her yürek mecrasına kavuşmuyor. seyirci izlerken kendini çok da mutlu, hafiflemiş hissetmiyor. karakterler, ilişkiler, kıskançlıklar, itiraflar, gidişat şaşırtıcı değil; filmin de böyle bir iddiası yok zaten. ama filmin genelindeki doğallık ve açıklık insanı şaşırtabiliyor. bir de lena rolündeki frida hallgren, rolüne cuk diye oturmuş, genç, ışıl ışıl, hayat dolu, kırgın ama cesur. neyse, bu filmden de çıkarılacak şeyler var elbet:

    - sosyal devlet fani, koca dayağı baki.
    - er kişiler, duygularını ve kendilerini çok net ifade eden hatun kişilerden ürker.
    - michael nyqvist' e görüldüğü yerde evlenme teklif edilecek.
    - kahve de önemlidir.

    bir de "tanrı affetmez, çünkü tanrı suçlamaz"... onun bizim kastırmamıza ihtiyacı yok, bizim onu sevmeye, ona inanmaya ihtiyacımız var. sevebilmek, bir şeyleri, birilerini adam gibi sevebilmek için de önce kendimiz olmamız gerek (bkz: duygusallasiyorum muntazaman).
  • güzel, sıcak, duygusal, hoş, şöyle, böyle bir film. bunun yanı sıra koro filmlerine has bazı klişeleri bir kez daha tekrarlamaktan usanmamış.

    --- spoiler ---

    şöyle ki, içinde koro (bkz: çoksesli koro) barındıran filmlerin şöyle bir olay örgüsü vardır: bir şekilde alışılmadık, öncekilerden farklı, enteresan bir şef, bir koro kurar ya da varolan koroyu çalıştırmaya başlar.

    önce bu durum pek ciddiye alınmaz. normal koro işte denir ve provalara gidilip gelinir. bu arada seyirci sıkılmasın diye bazı yan karakterlerin ufak tefek sorunları ile uğraşılır.

    fakat şef öncekilerden farklı ve enteresan ya, daha bi değişik yöntemlerle çalıştırır koroyu, koristler pek bir mutlu olur, aydınlanır, falan filan olur. sonra bu durum doğal olarak 'birilerine' batmaya başlar. o birileri korodan rahatsız olur, bir uyarır, iki uyarır, üçüncüde koroyu kapattım der.

    herkes çok üzülür, seyircinin gözleri de bu noktalarda nemlenmeye başlar. bazı karakterler isyan eder, enteresan şefimiz itiraz etmez içine kapanır. neyse sonra koro mucizevi bir şekilde toparlanir, çok başarılı olur, ayakta alkışlanır.

    bu görkemli sahne final olabilecekken olmaz, arkasından mutlaka buruk bir durum gelir. üzülmüş ve duygulanmış bir şekilde salonu terk ederiz.

    --- spoiler ---

    ayrıca (bkz: les choristes)

    sa som i himmelen bu klişeye uygunluğu dışında iyi bir film. koro ruhunu da çok güzel anlatıyor. hatta bir arkadaşım, 'bilmeyenlere koro ruhunu anlatmaya çalışmaktansa bu film salık verilebilir' dedi. korodaki insanların zaman içinde birbirine yakınlaşması, çekişmeler, tınlama hissiyatı... korolarda aşk, kin nefret, kıskançlık mutlaka vardır. şef denen kişi de karizmasını azıcık kullanabiliyorsa herkesin sevgi, ilgi ve alakasını rahatça üzerine çeker. sevgiye ve ilgiye muhtaçsanız, müzikten de anlıyorsanız, ne duruyorsunuz, koro kursanıza!
  • taa uzaklardan bi köyden soğuktan sıcağa doğru giden, karla kapli bir yolda bisiklet sürmeyi öğreten ya da birini sevdiğini nasil anlarsin gibi bir soruya cevap arayan güzel bir isveç filmi.
  • yaklaşık 2/3si çok fazla kuzey filmlerine benzememekle birlikte oldukça iyi giden, bana göre biraz kitap okur ya da tiyatroda oyun seyreder gibi, yani araları biraz kopuk kopuk olmakla beraber güzel detaylar ve sahnelerle, görsel olarak da başarılı bir şekilde giderken, sonu iyice melodram haline gelen, küçük bir film gibi başlayıp biraz hollywoodvari bir sona ulaşan, seyretmeye değer ama bence üzerinde o kadar da durulmasına gerek olmayan bir film. ama oyuncuların, özellikle de sarışın olan hatunun ve filmin müziğinin hakkını vermek lazım.
hesabın var mı? giriş yap