• petr zelenka'nın wrong side up isimli 2005 yapımı filmi de türkiye'de bu isimle gösterime girmiştir
  • herkesin başına gelebilecek kadar sıradan bir örneği için;

    çok sinsi geliyor, ne olduğunu anlayamıyorsun. sıradan bir adamken, içen, seven, işine gidip gelen sıradan insanlardan biriyken sızıyor içinize. hastalığın artık yayılmış olduğunu iş işten geçtikten sonra anlıyorsunuz. en tehlikelisi bu. ben değilim demeyin, bana olmaz da demeyin, hayatınızın bir anında birdenbire beyninizde kalan üç paralık aklınız "bu ben değilim, ben değilim" diye bağırdığında fark edebiliyorsunuz ancak virüsün her hücrenize yayıldığını. kendinizi dışardan izlemeye başladığınızda her şey bitmiş oluyor. siz artık gitmiş oluyorsunuz kendinizden. ben delirdikten sonra fark edebildim bunun aslında en azından 2 yıllık bir süreç içinde gerçekleştiğini. o kadar hızlı ve o kadar sıradan oldu ki her şey. en son tetik sesini ve patlamayı duydum aniden. baktım kafam artık yerinde değildi. çok kolay oldu.
  • --- spoiler ---

    -"bebek,neden başkaları bize arabalarıyla çarpmaya çalışıyorlar"
    "çünkü mutsuzlar ve mutsuz insanlar acı vermeyi severler,annem."
    "mutlu insan yok mu?"
    "mutluymuş gibi yapan çok insan var."
    "neden?"
    "çünkü utanıyorlar,korkuyorlar,itiraf edecek cesaretleri yok."

    "zenginler anlarlar ama anladıkları şeyler için bişey yapmazlar."

    "özgür bir ülkede yaşamıyoruz -herşeyin bir sahibi bir fiyatı var."

    "insanları satranç piyonları gibi kullanan toplum yüzünden akıl hastanelerinde boş yatak yok."

    "polisin işi değişimi engellemektir.gidişattan hoşnutsanız,bütün polisler iyidir,değilseniz kötüdür."

    --- spoiler ---

    diyolaglarını içeren kendini birden fazla isimle tanıtan charles bukowski eseri.
  • ---spoiler---

    ''charles,''dedi.
    ''vera,'' dedim.
    ''ne?'' diye sordu.
    ''dünyanın en büyük şairiyim.'' dedim.
    ''yaşayan mı ölü mü?'' ''ölü.'' dedim.

    ''insanlığın en büyük iki icadı yatak ve atom bombasıdır.''

    ''evet,nefret ediyordum sabahları yataktan çıkmaktan.hayata yeniden başlamak demekti,bütün geceyi yatakta geçirince insan kolay vazgeçemeyeceği bir mahremiyet geliştiriyordu yatağı ile.ben hep yalnız biri olmuşumdur.bağışlayın,kafadan biraz kontağım galiba,ama arada sırada ayaküstü yapılan bir düzüşmeyi saymazsak,dünyadaki bütün insanlar yok olsa umrumda olmaz.evet,hoş değil,biliyorum.ama bir sümüklüböcek kadar hoşnut olurdum;beni mutsuz eden insanlardı sonuç olarak.''

    ---spoiler---
  • '' adam delirmiş! '' dediğinizi duyar gibiyim,delirmiş olabilirim gerçekten. ama sanmıyorum nedense. bu lehime küçük bir artı olarak yazılabilir. insanlarla birlikteyken iyi hissetmem kendimi. benden uzak şeylerden söz ediyorlar, benim duymadığım heyecanlar duyuyorlar. ama onlarla birlikteyken kendimi güçlü hissediyorum.şöyle düşünüyorum: onlar bütünün küçücük parçacıkları ile hayatlarını sürdürebiliyorlarsa, ben de sürdürürüm.ama yalnız kaldığımda, kendimi bir duvarla, soluk almakla, tarihle, kendi sonumla kıyaslayabildiğimde bazı tuhaf şeyler olmaya başlıyor.zayıf bir adamım ben anlaşılan. incil'i denedim, filozofları denedim, şairleri denedim, ama hepsi bir şekilde hedefi ıskalamışlardı. tamamen farklı şeylerden söz ediyorlardı. ben de uzun süre önce okumaktan vazgeçtim. içki, kumar ve seks biraz işe yarıyordu, yaşantımla cemiyeti, kentin, ülkenin bir ferdi gibiydim; ancak tek fark benim ''başarma'' isteği duymamamdı. bir aile istemiyordum, ev istemiyordum, iyi bir iş istemiyordum. böyleydim: entelektüel değildim, sanatçı değildim, sıradan insanı kurtaran köklerden de yoksundum. arada derede kalmış birşeydim, bu da deliliğin başlangıcı olsa gerek.''

    c.bukowski - battaniye öyküsünden bir bölüm."
  • charles bukowski romanıdır.

    kitabın kendi dilindeki orjinal ismi (bkz: tales of ordinary madness)

    roman daha önce yayınlamış kitaplardaki kısa hikayeleri de içeriğinde bulundurmaktadır;

    kitapta yer alan "tecavüz ! tecavüz!", "buluşma", "hür hayvanat bahçesi", "sülük üzerine notlar" daha önce (bkz: kasabanın en güzel kızı) adlı eserinde,

    "büyük zen düğünü", "battaniye", "zirveden notlar", "bir dolar yirmi sent" ise (bkz: büyük zen düğünü) isimli kitabında yayınlanmıştır.

    --- spoiler ---

    ertesi gün daha kısa boylu ve daha seyrek sakallı bir tip arabası ile beni geri getirdi. bir chestirfield ikram etti. ne iş yapıyorsun, birader, diye sordum ona, yüzünde bir karış sakal var,ne iş yaparsın. sayfa 82 / şairin dağ evi
    --- spoiler ---
  • kuma oturup suya bakardı, herşeye zor inanılırdı suya bakınca, çin diye bir ülke olduğuna ya da abd'ye ve vietnam'a, bir zamanlar çocuk olduğuna, hayır, buna inanmak zor değildi, onu unutamazdı. bir de erkeklik çağını: çalıştığı işler ve kadınlar, sonra kadınsızlık, şimdi de işsizlik. altımışında bir berduş. bitmiş. bir hiç. bir dolar yirmi sent nakit vardı cebinde. bir haftalık kirasını ödemişti birde. okyanus.. kadınları düşündü yine. birkaçı iyi davranmıştı ona. diğerleri kurnaz, gürültücü, biraz deli ve çok zor kadınlar olmuşlardı. odalar ve yataklar ve evler ve noeller ve işler ve şarkılar ve hastaneler ve donukluk, donuk günler ve geceler ve anlam eksikliği ve fırsat eksikliği. ve şimdi, altmış yılın karşılığı: bir dolar yirmi sent.
  • bukowski'nin ayyaşlar, fahişeler,kaçıklardan oluşan öykülerinin bütünü ve tabii ki kendisini anlatıyor berduş adam ..

    kitabında "kimse ruhunun tamamını yitirmez yüzde doksanını rüzgara işer sadece. " diyerek de beni hem kahkahalara boğup hem de düşündürmeyi yine başarmıştır.
hesabın var mı? giriş yap