• siyasi fikirlerinden dolayi ilk tutuk evine giren kadin.

    (bkz: dusunce sucu)
  • (bkz: sıdıka saka)
  • samim sakanın sıdıka'dan su isteme repliği
  • ruhi su'nun eşi, dostu, kader ortağı, hayat arkadaşı, iki gözü..
  • (bkz: mahsus mahal)
  • şu ara sağlık sorunları yaşamakta, acil şifalar diliyoruz kendisine.

    eşinin savunduğu fikirleri, onun hayatını, anılarını, bize en iyi şekilde aktaracak kişi.
  • dün gece o'nu kaybettik.

    sevenlerinin başı sağolsun...
  • o herkesin sıdıka ablasıydı..yıllar yılı ikamet ettikleri burhaniye'de ruhi su adına temmuz ayında yapılacak geceye katılmak istemişti,katılamamıştı,öğrendik ki hastanedeymiş,selamını yollamış..gecenin nemini esen sert poyraz bile kurutamamıştı..öyle metanetliydi acılara,öyle severdi çocukları,şimdi iki gözüne kavuştu..orada mutlu olsunlar..
  • diğer ismi umut* olan devrimci türk kadını. 1923 yılında sivas'da doğmuştur. büyük ozan aşık veysel'in henüz ünlü olmadığı günlerde elinden tutup gezdiren küçük bir kız çocuğu ileriki yıllarda nazım hikmet ile tanışır. onu sık sık bursa cezaevinde ziyaret eder. hukuk okumak isterken usta nazım'ın yönlendirmesi ile ankara üniversitesi felsefe bölümüne girer ve başarıyla tamamlar. memkeletin en kötü günlerinde kendini siyasal savaşa adar ve böylece başlar yaşam hikayesinin mücadeleci yanı. ruhi baba'nın ak güvercini, beyaz unudur o. ışığı bol olsun...

    "dirliğim, düzenim dermanım canım
    solum, sol tarafım, imanım dinim
    benim beyaz unum, ak güvercinim...."

    ruhi su
  • yıllar yılı süren mahpusluk ve sürgünlerde bile onurunu ve sevincini kaybetmemiş insandır.. mahpus günlerinden birinde yareninin "hangi günü gördük akşam olmamış" sözlerini görür hücre duvarında,umut dolar,uzağı yakın eder.

    evlendikleri günü şöyle anlatmıştır:

    "29 eylül 1954 cumartesi günü nikahlandık. nikahtan sonra cezaevine yürüyerek döndük. bu bizim için çok önemliydi. çünkü nişantaşı'ndan harbiye'ye kadar ruhi'yle beraber yürüyorduk. gerçi iki jandarma bir de astsubay vardı yanımızda ama yine de o yolu beraber yürümek bizim için çok önemliydi. yolda ruhi askerlerden müsaade alarak dört yoldaki bir kitapçıdan goya'nın bir albümünü satın aldı ve imzalayarak bana hediye etti. sonra ikimiz de kendi koğuşlarımıza döndük. bir müddet sonra da ruhi adana'ya ben de sultanahmet cezaevi'ne gönderildim. bundan sonraki görüşmelerimiz ancak mektuplar aracılığıyla sürdü. cezaevindeyken sürekli mektuplaştık. mektup göndermemize de izin yoktu ama biz bunu gizli yollardan aşmayı başardık. çok büyük bir tesadüf eseri yıllar sonra emekli olduğumda maaşımı hükümet tabipliği'nde nikahımızın kıyıldığı o binada ve aynı odada almaya başladım. ilk maaşımı almaya gittiğimde o odada daha önce yaşadıklarımı hatırlayarak duygulandım."
hesabın var mı? giriş yap