• stephen king'in en sikici romanidir, bolca siyasi gonderme ve nixon donemine laf sokmalar barindirir
  • stephen king in yazdığı, yol yapımı nedeniyle oturduğu ev istimlak edilen barton george dawes in hikayesini anlatan kitaptır.
  • stephen king'in içinde doğaüstü olaylar yaşanmayan okuduğum tek romanı. o kadar etkileyici ve derinlikli bir karakter oluşturmuş,o kadar çok detay vermiş ki dawes'in aklından geçenler, oturulan oda, evin duvarları, yediği yemek, inşaat, sokak, bombaların yerleştiriliş şekli vs ile ilgili olarak, siz de kendinizi o bunalımın içinde bulursunuz. okuyalı belki 20 yıl olmuş olmasına rağmen hala aklımda kaldığına göre cidden başarılıymış.
  • stephen king'in diğer romanlarından çok farklı bir tada sahip eseri. yazarın bir ara yaşadığı bağımlılık sorunlarının izlerine romanda rastlamak mümkündür.
  • yazar bu kitabını 1981'de, richard bachman takma ismiyle çıkarmıştır.
  • king'in dogaustu olay icermeyen nadir romanlarindan bir tanesi.

    kucuk yastaki oglunun olumu sebebiyle yavas yavas akli dengesini yitiren, en sonunda da evinin istimlakini durdurmak icin polisle catismaya giren bir adamin oykusu. hem cok gercekci bir anlatima sahiptir, hem de icerisinde bolca donemin politik durumuna gonderme mevcuttur.

    hikayeyi etkili yapan sey, george'un ic sesi ile diyaloglari, ve hayatini batiracak hamlelerde bulunurken (oglunu temsil eden sesin) "george, ne yapiyorsun?" diye sorabilmesiydi. bu sayede olaylarin, dusuncelerin aslinda onemsiz oldugunu, ve george'un aslinda intihari coktan kafaya koydugunu anliyorduk.

    george etrafindaki insanlara hep davranislari ile ilgili mantikli aciklamalar yapar, karsisindakiler bu aciklamalrin aptalcaligina kafa yorup "iyi ama neden?" diye sorar.. oysa george'un tum cumleleri manipulasyondur, - zaten isin sonunda intihara coktan karar vermistir. sanirim bunu anlayan tek karakter, ona bombalari satan zenciydi, george'un butun o politik - ekonomik - buyuk sirketler karsiti soylemlerini dinledikten sonra "sen intihari coktan kafana koymussun, ve sana bunun icin yardim etmeyecegim" diye kestirip atmisti.

    bu anlatim tarzi okuyucunun ana karakterle ozdeslesmesini kolaylastirmakta, ve finalde onun yasadigi uzuntuyu size yasatmaktadir.
  • stephen king'in richard bachman mahlasıyla yazdığı bir romandır. bizde altın kitaplar'dan ateş yolu ismiyle çıktı. aslına bakarsanız atış yolu da olabilirmiş.

    evet, gelelim hikayeye. şu an kitabı tekrar okumakla beraber önceki okumamdan aklımda kalanları dökeyim ortalığa..

    çocukluğunun geçtiği banliyöyü bir otoban yapımı için istimlak ediyor devlet/eyalet yönetimi. oradaki sankinlerin hepsi (biri hariç tabi) çil yavrusu gibi dağılıyor ve yeni hayatlarını yeni mekanlarda kurmaya çalışıyorlar. lakin biri hariç dediğim temizlik şirketinde alt işci sınıfından tırnaklarıyla yarı yöneticiliğe terfi edebilmiş olan george, bunu kabullenmiyor. 40 yıllık hatıralar devletin gücüne meydan okuyor.

    hepimiz devletin demir yumruğundan korkarız degil mi? ama o korkmuyor. ailesinin dağılması pahasına tek başına orada kalıyor. bir insanın kabulleniş eşiği ne kadar yukarılarda olabilir ki derseniz, bu kitabı okuyunuz derim.

    olaylar devam ederken kendi iç dünyasında, realiteyi benimseyip boğun eğenle sonuna kadar mücadeleyi savunan kimlikleri çatışıyor. yolu yapan şirket evine doğru yaklaştıkça bu çatışma zirveye çıkıyor. george'un ruh hali, fırtına patlamış bir okyanusta neyin doğru neyin yanlış oldugunu git-gel bilinçle irdelemeye çalışır vaziyettedir. hikaye içinde çaktırmadan değil dobra dobra, siyasetin mutlak egemen gücünün meşruiyetinin çoğunluğun despotizmi olduğunu gözümüze sokar stephen king. kendi de taşra çocuğudur ve aslında iliklerine kadar devletten korkar. bence hikayede masaya yatırdığı bu korkusuydu..

    elinde tüfeği, evinde kulaklarımıza
    açık olan televizyonda haber spikerinin derinden anlaşılmayan bir şeyler mırıldanırken karşısındaki tv koltugunda uyuklayan george'un zilini çalın bence. değil mi freedy?
hesabın var mı? giriş yap