• cumhuriyet dönemi sağlık bakanlarindan olup adı ankara'da ki hifzissihha enstitutusu ne verilmiştir. doktor oldugu icin her daim adinin basinda dr unvani yer alır. dr refik saydam olarak bilinir, sevilir ve nefret edilirdi.
  • her sabah okula giderken önünden geçtiğim hıfzısıhha enstitüsüne adını veren şahıs
  • "her işimiz a’dan z’ye bozuktur" lafı ünlüdür.
  • türkiye cumhuriyetinin 4. başbakanı ibrahim refik saydam 1881 yılında istanbul'da doğdu. askeri tıbbiyeyi doktor yüzbaşı olarak bitirdi, almanya'da berlin askeri tıp akademisi'nde brandenburg, danzig, spandou ve scharite'te eğitim gördü.
    balkan savaşı'nda antalya'da ve çatalca cephesinde kolera hastalığını önleyici çalışmalar yaptı. 1914'te atandığı sahra genel sağlık müfettiş muavinliği sırasında bakteriyoloji enstitüsünü örgütleyerek tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve i. dünya savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağladı.
    tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçti ve i. dünya savaşında alman ordusunda ve kurtuluş savaşı'nda kullanıldı. 1919'da 9. kolordu sağlık müfettişi muavinliği görevi ile mustafa kemal'in yanında samsun'a çıkan refik bey erzurum'da mustafa kemal'in karargâhı dağıtıldıktan sonra erzurum askeri hastanesi bulaşıcı hastalıklar servisi şefliğine atandı. fakat bu görevi kabul etmeyerek ordudan ayrıldı. erzurum ve sivas kongresinin çalışmalarına katıldı.
    1920'de tbmm'ye beyazıt milletvekili ve milli savunma vekaletine bağlı sıhhiye dairesi başkanı olarak girdi. ikinci dönemden başlayarak üyeliğini istanbul milletvekili olarak sürdürdü. aynı yıl sağlık ve sosyal yardım ( sıhhat ve içtimai muavenet ) bakanı seçildi. türkiye cumhuriyetinin ilk sağlık bakanı olan refik bey 14 yıl sürecek olan bu görevinde sağlık hizmetlerinin temellerini attı. 1924'de ankara'da ve daha sonra erzurum, diyarbakır, sivas ve diğer birçok ilde memleket hastaneleri, doğum ve çocuk bakımevleri açtı. ayrıca bu konuda eleman yetiştirilmesine önem vererek sağlık kursları, tıp öğrenci yurtları 1928'de hıfzıssıhha enstitüsünü ve mektebini, istanbul ve ankara'da verem savaş dispanserlerini kurdu.
    1931- 1938 yıllarında zaman zaman eğitim ve maliye bakanlıklarına vekaleten bakan refik saydam, atatürk'ün ölümünden sonra içişleri bakanlığı, chp genel sekreterliği ve 15 yıl kızılay başkanlığı yaptı.
    1939 - 1942 yılları arasında başbakan iken sağlık konusuna ayrıca önem verem refik saydam " devlet idaresi a'dan z'ye bozuktur, düzeltmek ister" diyerek devlet yönetiminde köklü bir reform taraftarıydı. 1942' de istanbul'un besin sorunun düzenlemesi için yaptığı inceleme gezisinde öldü.
  • samsun'a mustafa kemal'le birlikte çıkanlar arasında yer alan cumhuriyet devrimcisi, hekim.

    1. dünya savaşı ve istiklal harbi sonrası anadolu'yu kasıp kavuran verem, trahom, sıtma ve frengi gibi hastalıklara karşı büyük bir mücadeleyi inşa eden, sonradan makamında osman durmuş gibilerin oturmasından hicap duyulası sağlık bakanı. anadolu'yu karış karış dolaşarak dispanserler kurmuştur. bulaşıcı ve ölümcül hastalıkların kitlesel yayılışını 30lu yıllarda tümüyle durduran cumhuriyetin ilk kuşak sağlık personeline başarıyla önderlik etmiştir.

    kırsaldaki bu çalışmalarının yanı sıra kentlerde belediyelere ve il idarelerine hastahaneler yaptırdığı bilinmektedir.

    meclis'te ve çankaya'da, raporları ve aktardığı gözlemleriyle kısıtlı cumhuriyet bütçesinden mümkün olan en büyük payın sağlığa ayrılmasını sağlamıştır. ikna kabiliyeti, örgütçülüğü ve eylemciliği çok güçlü bir politikacı olarak tanınır. (1927 yılında türkiye'de 1.059 hekim -13.000 kişiye bir hekim-, 139 hemşire, 347 diplomalı ebe ve 1.036 sağlık memuru vardır. 1927 yılında hükümetin bütçesi 42 milyon lira, sağlık harcaması 2.9 milyon liradır -tüm bütçenin yüzde 6.9'u-. bugün tayyip erdoğan'ın "sağlık alanında devrim yapmakta" olduğunu iddia eden türkiye'sinde ise sağlık bütçesi genel bütçenin yüzde 2.5'ini oluşturmaktadır.)

    laboratuar hizmetlerini geliştirebilmek için merkez hıfzısıhha enstitüsü'nü, hekimleri halk sağlığı ve sağlık yönetimi konusunda eğitmek için hıfzısıhha okulunu kurmuştur. numune hastaneleri ve tıp fakülteleri açan, umumu hıfzısıhha kanunu başta olmak üzere bugüne değin önemli değişikliklere pek fazla uğramamış sağlık alanında pek çok temel yasayı çıkartan refik saydam; kaliteli bir sağlık hizmeti için hekim maaşlarının yeterli düzeyde belirlenmesine son derece önem vermiştir. örneğin 30lu yıllarda bir vali 60-70 lira aylık alırken, sıtma savaş hekimlerinin aylığı 100 liradan başlardı. trahom savaş örgütünü kuran dr.nuri fehmi ayberk'i, göz salgısıyla bulaşan bu illeti yoketmek için bakanlığı zamanında ayıntap'ta (gaziantep) trahom savaşını yürütecek hastahanenin başına görevlendirdiğinde istanbul'un bu ünlü göz uzmanına atatürk'ün 250 lira olan maaşının üç katı yani 750 lira maaş bağlatır. (çünkü fehmi ayberk ilk başlarda bu göreve pek sıcak bakmamıştır.)

    refik saydam, başbakanlığına giden süreçte chp yönetiminde ve hükümetteki etkisini sağlık alanındaki başarıları nedeniyle arttırmıştır. mustafa kemal'in sağlığını büyük ölçüde kaybedip aktif politikadan uzaklaştığı (köşkte çakallarca tümüyle kuşatıldığı) 1935 sonrası başlayan chp'nin hızla sağa savrulduğu süreçte önemli rol oynamıştır. saydam, 40 karanlığında öncülü olduğu saracoğlu hükümeti ve 44 tevkifatıyla ayyuka çıkacak bolşevik avı sürecinde de chp'nin sol kanadını tasfiye eden grupta yer alarak kannatimce çok ayıp etmiştir.

    9 temmuz 1942'de vefat etmiş, memlekete katkılarının yanlışlarından çok daha fazla olduğunu düşündüğüm bir devlet adamıdır.
  • "o zamanın başbakanı (refik saydam), memlekette halkın kırılışı ve hoşnutsuzluğu arttığı için, şöyle bir beyanda bulundu: "biz tüccarı millet hayatında lazım bir unsur telakki ediyoruz. fakat tüccar bunu böyle telakki etmezse, tamamen içimizden çıkması lazım gelen bir unsur olduğuna kanaat getirerek ona göre hareket etmek kararındayız."
    finans-kapitali hala tüccar görüyor bizim başbakan. ve diyor ki: karışmam, ayağını denk al! finans-kapital artık memlekette geliştim, palazlandım, her şeyi ben elime alacağım demeye başlıyor. bilhassa mustafa kemal paşa öldükten sonra. harpte gelmiş dayanmış, en büyük tehlike biçiminde. tabii, kıpırtıları sezen başbakan tehdit ediyor: yoksa kaldırırız sizi diyor.
    biliyorsunuz, bu hiç uğurlu gelmedi: refik saydam bir gece ansızın, 10-15 gün sonra, füc'eten öldü. nasıl öldü, bilmiyoruz. pera palas'ta öldüğünü işittik. perhiz hastasıydı. kendisine bir "mükemmel" şölen çektiler. ve o gece angin dö puvatrinden öldü."

    -hikmet kıvılcımlı, finans kapital ve türkiye
  • kendisi hakkinda pasif escinsel olduguna dair iddialar mevcutmus. (bkz: #5413039)
  • ikinci dünya savaşı yıllarında, ülke ekonomik sıkıntılarla boğuşurken bazı tüccarlar, üst düzey kamu görevlileri ve milletvekilleri stokçuluk ve karaborsacılık yapmakla itham ediliyorlardı. o dönemin başbakanı refik saydam, 30 ocak 1942 tarihli tbmm oturumunda bu iddialara şöyle yanıt veriyordu:

    "hangi vekil ne toplamış? bunu kendilerinden açıkça isterim. büyük bir şehirde değiliz. aynı mahallenin çocukları ve komşuları gibiyiz, karşı karşıyayız. hepimizin evine ne giriyor, ne çıkıyor hepimiz biliriz. hiçbir vakit bir hükümet uzvuna bu şekilde, belirsiz dayanaklar yaparak bozguncu bir ruh doğmasına meydan veremem."

    refik saydam bu konuşmadan sekiz ay sonra öldüğünde, mirası saptanırken evinde çuvallarla stoklanmış çeşitli mallar bulunmuştur. [*] bu ülkenin dördüncü başbakanı idi.

    [*] nadir nadi abalıoğlu - perde aralığından, s. 107-108
  • türkiye'nin cumhuriyeti'nin dördüncü başbakanıdır.

    mustafa kemal atatürk'ün ölümünün ardından, celal bayar'dan boşalan başbakanlığa getirilmiş ve 8 temmuz 1942 tarihindeki ölümüne dek bu görevde bulunmuştur.

    1939 yılının ocak ayında, yani atatürk'ün ölümünden sadece iki ay sonra "a'dan z'ye herşeyimiz bozuktur" demiş olması, ülkenin o zamanlardaki durumu hakkındaki göstergelerden biri olması itibariyle önemlidir. (bkz: enkaz devraldık)

    tema:
    (bkz: mustafa kemal atatürk/@derinsular)
  • dr. rıza nurun hayat ve hatıratım isimli otobiyografi kitabında yerden yere vurulan önemli bir cumhuriyet devrimcisidir.kitapta şu satırlar mevcuttur:

    --- spoiler ---

    1)eczacı refik eşna-ı mahlukat idi.dünyada ne kadar ahlaksızlık varsa, edepsizlik, rezillik, alçaklık mevcudsa bu adamda vardı.erzincanda askeri hastahanenin eczanesinde havancı neferi imiş; casusluğa başlamış, bu sayede istanbula gelmiş ve tıbbiyeye birden kolağası rütbesiyle eczacıbaşı olmuştur.irade ile kendisine diploma da verdiler.işi gücü ırz düşmanlığı ve talebeyi jurnal edip sürgüne yollatmaktı.iki yıl içinde refik, paşa oldu.bir aralık cahilliğine bakmıyarak vereme deva bulduğunu da ilan etti.ilacını padişaha takdim etmiş.bereket versin ilaç tetkik edilmek üzere mektebe yollandı.vasil neum tahlil edildi.bu ciddi adam, bu ilaç saçmadır dedi.ama yine seririyatlar da hastalara verildi.tabi fayda değil, zarar hasıl oldu ve bırakıldı.

    2)bir gün onsekiz yaşlarında bir genç geldi.evvelce bab-ı alide mühimce bir mevkide olan bir adamın oğlu imiş.muayene ettim.frengisi vardı.şankrıyı aradım.kıçında buldum.çocuğun mahiyeti anlaşıldı.nasıl olduğunu sordum, hikayesi feci imiş...dedi ki:<<biz buraya meşrutiyet olunca babamla geldik.paramız kalmadı.babam öldü.ben yalnız ve aç kaldım.beni refik paşa baştan çıkardı.>>

    --- spoiler ---

    bunları söyleyen rıza nurun, tecavüz etmeye yeltendiği teyze kızıyla ilgili anıları ise şöyledir:

    --- spoiler ---

    kapı çalındı teyzemin zühre adındaki kızı geldi.kapıyı açtım.yukarı çıktı.<<teyzem yok mu?>>dedi.o anda fikrime fesat geldi.halbuki bu kıza bu ana kadar bir başka gözle baktığım hiç yoktu.birden beni fena bir his kapladı.cevap vermedim.kızın üstüne atıldım.kız kaçmaya başladı.bağırmıyordu; bağırırım diye beni tehdit ediyor, hem koşuyordu.böyle koşuşuyorduk.yakaladım.uğraşıyordum.kız şiddetle mukavemet ediyordu.nihayet aklım başıma geldi; bıraktım.kız derhal evden gitti.meğerse insan gözü kızmış bir boğa gibi vahşi bir şeymiş.kız, kadın ve erkek asla yalnız bırakılmamalıdır; buna mukavemet edenler var; fakat az.çünkü insan kendini kaybediyor.eğer kız şiddetle mukavemet etmeseydi, felaketti.

    --- spoiler ---

    kendisiyle ilgili de bu bilgiyi verdikten sonra rıza nurun sapık olduğuna dair inancım güçlenmiştir.kendisi bir erkekle bir erkeğin bile yalnız başına bırakılmaması gerektiğini düşünüyor.bu sebeple refik saydama iftira atmış olma ihtimali oldukça yüksek.
hesabın var mı? giriş yap