• rambo serisinin ucuncu filmi. afganistan'da gecmektedir (bkz: ilk kan) (bkz: rambo 2)
  • "tanrı affeder ama rambo affetmez" lafıyla dimağlara yerleşen film.
  • rambo filmlerinin en superidir.. icinde bombali okla helikopter patlatmak,insanin agzina el bombasi tikmak gibi naneler icerir..
    filmin mevzusuna kisaca deginirsek..
    rambo elini etegini boyle hir gurden cekmis uzak bir dogu ulkesinde yasamaktadir..taki amerikali ust duzey bi asker gelip rambonun yardimini isteyen kadar..rambo once gik mik der..lakin sonra ogrenir ki hadise cok sevdigi bir albayi esir dustugu rus birliklerinden kurtarmaktir..
    filmde iki sahneye dikkat cekmek istiyorum..bieincisi atlar ile rus helikopterinden kacarken rus helikopterinin yukselerek gorus alanina girmesi (helikopterler bunnar icin var bence) ikincisi ise filme sirinlik katan kucuk afgan figuran( kecili cocuk) muhammad atta nin bi 20 sene sonra ikiz kuleler e girmesi..
  • rambo 2 filemindeki bell uh1 (bkz: huey) helikopterleriyle uçma olayını geride bırakmış (ki komiktir vietnamlıların amerikan helikopterleriyle uçması), mil-mi-24 hind (bkz: hind) helikopterlerinin tank kadar zırhlı gövdelerini sergileyen amma velakin bir hind ya da t-80 tankından daha güçlü olan rambonun gövde gösterisi haline gelmiş filmdir. rambo bi tarafından (böbreği olabilir) girmiş bir çubuğu iterek çıkarır ve barutla yarayı insanlık tarihinde görülmemiş şekilde dezenfekte eder. dumurdur. yapılmamalıdır. (bkz: acil yardım)
  • bakın, filmin john rambo tarafından özetlenmiş halini yazıyorum:

    rambo: [loading his gun] "fuck 'em!"
  • bir nevi el-kaide belgeseli yerine gecebilecek bir film. el-kaide propoganda filmi cekse daha iyi cekemezdi. hollywood sen nelere kadirsin.
  • sonunda afganistanın cesur halkına ithaf edilmiştir yazan, "nereden nereye amerika" dedirten ironik film.
  • serinin ikinci filminden beri bir takım yenilikler yapılmış olmasına rağmen aradan geçen yıllar ve birikimler sonucu daha da komik hale gelen film. biraz balistik olarak da incelemek gerek. inceledik netekim. hala daha günlük hayatta "mavi ışık verir" diyorum ben. uzun yıllar geçti üzerinden spoiler yapmaya gerek duymadım. kaybedecek bir şeyi yok zaten.
    -pis sigara içen kötü adam karakteri unutulmamış. klişedir, ayıptır bunu unutmak.
    -kimsede ak-47 yok, herkes yana açılan aleviyle, modern alev gizleyeniyle, plastik şarjörüyle ak-74 kullanıyor. bu iyi bir gelişme. ak74 su bile var. gerçi bunlar, birleşik devletler'de mafyanın elinde de var artık.
    -rambo pek sevgili albayını ilkin kurtaramıyor, ama kaleden kaçmayı başarıyor. henüz rpg'sini ateşlemeden önce bir ağır makineliden kaçmak için bir yıkıntının arkasına gizleniyor. o silah 14mm. yıkıntı değil, yeni yapılmış bile olsa o duvarı deşer, toz haline getirir. ayıp.
    -köpekleriyle gezen iki rus askeri var. alman çoban köpeği ikisi de. hırlıyorlar, bir şeyler hissetmişler. askerler salak gibi önce stoy deyip oturtuyor hayvanı. sonra köpekleri ırgalamayıp rambo'yu kendi insani, körelmiş duyularıyla bulmaya çalışıyorlar. sanırsın ki rus askeri bir tür oselot, bir yaban hayvanı. daha neler.
    -bütün patlayıcıları ayrı ayrı set etmesine * rağmen hepsi hemen hemen aynı anda patlıyor. yakası bir numara büyük sanki bunun.
    -kale içinde beyimiz ak-74 nam silahı yıllardır kullanıp da hala boşa sıkan özel eğitimli askerleri avlıyor. hoş, her türlü taktiği bize göstermesi ayıp tabii. kimbilir ne üstün * yöntemleri vardı. neyse, biz bu kadarına da razıyız.
    -bir de impact grenade olayı var. rambo'nun attığı tüm el bombaları hedefe çarpınca patlıyor. beş saniye süreli olanlardan değil yani.
    -herkesin rambo'yu kaçarken aradığı sırada kaleye geri dönmek süper bir fikir. biz de küçükken dokuz taş oyununda yapardık. herkesin alarmda olduğu sırada kıçını seren askeri bıçaklasa da olurdu. boşuna uğraştı, boynunu falan kırdı adamın. çok vahşice buldum ben kendisini.
    -mağara kovalamacasında herkes pırıl pırıl ak-74'leriyle rambo'ya yağdırıyor. kimse vuramıyor. taktik nükleer başlıklı oklarıyla 3 kişiyi aynı anda etkisiz duruma getiriyor. takdire şayan.
    -mağara sahnesinde pek muhterem albay'ın alçak gönülülükle vurduğu rus komandosunun kanları mağaranın tavanına sıçrıyor. sanırsın ki adamı kargılayarak, zıpkınlayarak, bilemedin kazık sokarak öldürdü. başka bir şey diyecektim ama neyse...
    -helikopteri de taktik nükleer başlıklı okla vurduğu sırada, helikopter pilotu adam akıllı rusça konuşurken, oku görünce imana gelip "noooooo" diye bağırıyor. rusları adam etmesi yönünde etkili demek ki bu rambo.
    -kapalı yerlerde patlayıcı kullanımını ya vietnam'da şans eseri öğrenememiş, ne bileyim, tünele falan girmemiş, ya da tünelde patlayıcı kullanmamış olmasına vermek gerek. kapalı alanda bağırsaklarının ağzından * çıkması gereken nice patlamalardan kurtulmuştur kendisi. isteyen vietnam gazilerinin tünel deneyimlerini internet'ten okuyabilir.
    -avuç kadar suyun içinde tarandığı halde, suyun altına kurşun geçmemiştir. çıkıp bir de patlamanın zamanını içinden saymış, adamları oyalamak için spray yapmıştır. tam patlama anında dalması ise (ben de saydım bin bir, bin iki diye) süper bir zamanlamadır. ama sıvılar basıncı doğrudan ilettiğinden burada da biraz abidik gubidik bir şeyler var. ben çözemedim.
    -dipçikle demiri kırmasına gelince... sana hiçbir şey demiyorum
    -hind helikopterini ilk baskında kullanan ruslar, yerden açılan ateşten etkilenmemiştir. ama cünup rambo helikopteri alır almaz piyade tüfeği bile sayılmayan kalaşnikoflarla kalbura dönmüştür o uçan tank. düştü hatta göz göre göre.
    -düşen helikopterden kaçarlarken albay "ne alabiliyorsan al" diye bağırmış, rambo da bir keskin nişancı tüfeği olan svd'yi kapmıştır. senarist olacak allahsız. duy beni. bari o şişko özel birlik askerini o tüfekle boğdurtsaydın. hadi herif bunu kullanamıyor. niye senaryoya kattın?
    -yakın mesafelerdeki bazı patlamalarda insana her hangi bir parça * değmesi gerekmez. basınc derisini kemiklerinden ayırır. rambo ağır silahlı hind helikopterinden on-on beş metre uzakta olduğu halde etkilenmez. o kadar şey saydık utanmadı. demek ki eşek derisinden herifin derisi.
    -ruslar tarafından kuşatıldığı sahnede düz karşıdan ateş açan bir helikopterin ateşinden dikine bir yarığa kaçarak kurtulmuştur. her dikine yarığa kaçan kurtulsa ben çoktan anamın... tööbe yarabbim.

    ha bir de, filmde en ciddi yerlerden birisi lee enfield tüfeği kullanan afganlardı. o enfield tüfeğinin, hayber geçidi'nden geçen * ingiliz birlklerinden elde edildiği gerçektir. geriye yalnızca "bir" * ingiliz askeri dönebilmiştir.
    birleşik devletler film endüstrisini bu filmden dolayı kutluyorum. hataları var tabii, zamanla düzelir. ya da, ne bileyim, film çekme yöntemlerini değiştirirler. ama afganistan'a ordu gönderen bir ülkeden bu filmi görmek; yanlısı olsan küçük düşürücü, karşıtı olsan komik. kendileri beğensinler. *
hesabın var mı? giriş yap