prima facie

• latince ilk bakista
• ilk bakışta göze çarpan.
• "aksi ispatlanıncaya kadar geçerli/doğru görünen."
• (bkz: karine)
• delil, kanıt olarak kabul edilen ilk intiba. mesela bir adam beyaz önlük giydiyse, üzerinde yaka kartı varsa, hastanenin kapı bekçisi için, önlük ve yaka kartı birer prima facie'dir. aslında her önlük giyen ve yaka kartı kullanan insan doktor mudur, olmayabilir, ama bu kişinin kıyafeti gereği doktor olması o kadar yüksek bir ihtimaldir ki, aksine bir kanıt veya haber olmadıkça, bu intiba o kimsenin hastaneye alınması için yeterlidir.
• (bkz: primefaces)
• sığınmacı, sığınma talebi henüz işleme alınmamış kişidir. her yıl, yaklaşık 1 milyon kişi sığınma talebinde bulunmaktadır. bir kişinin uluslararası koruma ihtiyacında olup olmadığını belirlemek için ulusal sığınma sistemleri bulunmaktadır. bununla birlikte; çatışma veya şiddetten kaynaklanan kitlesel mülteci hareketleri sırasında, sınırı geçen her sığınmacıyla bireysel görüşme yapmak her zaman için mümkün veya gerekli değildir. bu gruplar, genellikle ‘varışta’ mülteci, yani uluslararası terimle ‘prima facie’ mülteci olarak adlandırılır.
• (bkz: vice versa)
• olcay yusufoğlu'nun oynadığı tek kişilik oyun. şu ana kadar bu sezon izlediğim en iyi oyun aynı zamanda. tüm unsurları çok iyi. (senaryo, türkçeye uyarlama, reji, eleştirellik ve elbette oyunculuk). çankaya sahne yerine daha iyi bir sahnede sahnelenmesini isterdim. konsept olarak da tatbikat'e çok yakışır.
• nisan ayinda harold pinter theatherda sahnelenmeye başlanacak tek kisilik oyun. jodie comer'in ilk west end tecrübesi olup biletler çoktan sold out'a yakın.