• 1914 doğumlu, annales okulu mensubu fransız tarihçi. 1960'ta yazdığı ve ingilizce'ye centuries of childhood adıyla çevrilen eserinde aile ve özellikle de çocukluk olgusuna getirdiği alternatif bakış ile çocukluğu da geleneksel tarihin önemsemediği güçsüz, sessiz edilgin kitle ve kesimlerden biri olarak görmüş, bu eğilimden bağımsız düşünülemeyecek bir biçimde, çocuklar ile yetişkinler arasındaki ilişkilerin yalnızca tek taraflı iktidar ilişkileriyle sınırlı olarak tasarlanamayacağı, çocukların bireysel ve kollektif tepkileri ile yetişkin davranış ve yaşantılarını etkilediklerini savunmuştur. modernleşme sürecini analizinin temel eksenine oturtan aries, çocukluğun ayrı bir yaşam dilimi olarak endüstriyel ve teknolojik ilerlemeye bağlı olarak aile kurumunun geçirdiği değişimle eşzamanlı bir biçimde ortaya çıktığını, kabaca 16. yüzyıl öncesinde en azından batı dünyası için çocukluk diye ayrı bir kategoriden bahsetmenin mümkün olmadığını dile getirmiştir. peter laslett, jack goody ve bir kısım diğer cambridge group mensubu antropolog aries'in modernleşmeye bağımlı sosyal değişim mevzuunu biraz fazla abarttığını iddia etseler de aries'in görüşleri halen ilginçliğini ve yeniliğini korumaktadır. centuries of childhood'un basımından bugüne kırk beş yıl geçmiş olmakla birlikte halen dilimize kazandırılmamış* olması ise türk ilim ve irfanı adına büyük kayıptır.
  • gece yayinlarindan cikan "batilinin olum karsisinda tavirlari" isimli bir kitabi vardir.
    ayrica; "olum doseginden mezara" isimli yazisi yayimlanmistir.
    (bkz: cogito sayi:40 2004)
  • fikrini ortaya attığı ve ölene kadar georges duby'le birlikte editörlüğünü yaptığı a history of private life serisi (bkz: özel hayatın tarihi), özellikle avrupa kültürel tarihi çalışan ya da bu alana ilgi duyan herkes için okunması şart bir seridir. western attitudes toward death de antropolojik bakış açısıyla yazılmış tarih kitapları içinde özel bir yer tutar. severiz mösyö aries'i, iyi ki düşünmüştür, yazmıştır, editlemiştir.
  • az önce akademik rol modelim oldu kendisi. colin heywood "l'enfant et la vie familiale sous l'ancien régime"in 50. basım yılı için yazdığı yazıda, aries'in çocukluk tarihine olan katkısını şöyle özetliyor:

    "as far as the influence of ariès on historians is concerned, it is tempting to suggest...that it was by being wrong more often than right about childhood in the past, but wrong in a very stimulating way, that he made his principal contribution."

    çoğunlukla yanılan, ama ilham verici biçimde yanılan araştırmacı, philippe ariès.
  • kendini, meslek yaşamını tropikal meyveler üzerinde araştırmalar yapan bir enstitüde geçiren ve arta kalan zamanında tarih araştırmalarına vakit ayıran bir "pazar günü tarihçisi" olarak tanımlayan zat. çağdaşları tarafından çalışmaları genelde beğenilmemiş ve hatta kendine "muz tezgahtarı" denmiştir. zihniyet tarihi üzerinde çalışır ve tam olarak annales ekolünün bir üyesi olmasa da çalışma konuları bakımından annales ekolünün üçüncü nesliyle benzeşir. nitekim ilerleyen zamanlarda da bir başka üçüncü nesil annalesci olan duby ile çalışmalar yapar. peter burke'ün söylediğine göre sağcı ve monarşisttir.

    öte yandan hakkındaki ilk entry 2005 senesinde girilmiş ve çocukluğun tarihi ile ilgili yazdığı kitabın çevrilmemiş olmasından şikayet edilmiş. üzerinden 15 sene geçti ama söz konusu kitap hala çevrilmedi. geçen yüzyılda fransız ortaçağcılarının yazdığı çok önemli eserler var ancak ne yazık ki çok azı türkçeye çevrildi. fransızca bilen birileri (kılıçbay dışında birileri) duruma el atsa keşke. gerçi georges duby'nin bile çok az eseri türkçeye çevrilmişken ve artık çevrilenler de basılmıyorken aries'in eserlerinin çevrileceğini ummak biraz fazla sanırım.
  • ölüm: bir topografya / philippe aries • ölüm döşeğinden mezara :

    ölüm ile ölü, hiçlik hakkındaki hakikati maskeleme ayartısı devasa boyutlardadır - ve bu büyük bir tehlikedir. geleneksel toplumlar ölümün bir anlam ima ettiğini ve taşıdığını, üstelik bu anlamın daha yüksek bir türden olduğunu düşünüyordu. en metafizik sistemler onları takip etti; ölümü ve ölüyü bünyesinde barındırmaktan aciz günümüz uygarlığının olumsuz veçhesine ağırlık veren sosyal bilimler de çoğunlukla aynı şeyi yaptı. ama hakiki bir felsefi sağduyu onların verdiği örneği takip etmemelidir. ölüm ve ölünün hiçbir şey olmadığını ve hiçbir anlam taşımadığını [kabul etmelidir].

    bernard rousset, "la philosophie devant la mart," 1975

    synecdoche new york: (...)ölümden sonra hiçbir şeyin olmadığı öğren.

    cogito/#102110220
  • overrated

    inanmak isteyeceğiniz masallar anlatır, ama bir yerde gerçeği istemeye başlarsınız.
hesabın var mı? giriş yap