• 1918 , 1919'larda, mustafa kemal ve kuvayı milliye karşıtı söylemiyle dikkati çeken, damat ferit paşa yanlısı ve ali kemal'in başyazarı olduğu gazeteydi.
  • (bkz: peyami sabah)
  • milli mücadele zamanında hakkında çizilen bir karikatür için:

    konstantin'in sabah kahvaltısı

    konstantin: alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, pekdoğru. ben de her sabah bu gazetenin tatlı makalelerini okumadan bir türlü ağzıma bir şey koyamıyorum. adeta peyam-ı sabah iştahımı açıyor.

    http://img518.imageshack.us/…174/payamisabahvn1.png

    (bkz: dönemin mizah dergilerinde milli mücadele)
  • (bkz: peyami safa)
  • 1919-1922 yılları arasında çıkan gazete. damat ferit hükümeti bakanlarından ali kemal tarafından çıkarılan gazete mustafa kemal'e muhalif bir yayın çizgisi izlemişti. gazetenin etkisini azaltmak için aka gündüz ve arkadaşları "anadolu'da peyam-ı sabah" adında bir başka gazete çıkarmış ve mustafa kemal 'in hareketine destek veren yazı ve haberler yayımlamışlardır.

    ali kemal 'in 1922'de ankara'ya götürülürken, izmit'te, linç edilmesiyle gazetenin yayın hayatı da sona ermiştir.

    bu gazete ve gazetede yayımlanan kimi karikatürler için: ismail şen, karikatürlerde atatürk, sarnıç yayınları, 2003.
  • mütareke yıllarında, 1895 yılından beri çıkmakta olan sabah gazetesi’nin o tarihteki sahibi mihran efendi, gazeteye yeni bir yön vermek üzere, yönetimini peyam gazetesi başyazarı, ittihatçıların ve daha sonra anadolu'da başlayan milli kurtuluş mücadelesi ve kuvayı milliye'nin en büyük düşmanı ali kemal’e bıraktı.
    ali kemal’in sabah gazetesine geçmesiyle birlikte adı bu şekle dönmüş oldu.
    gazete derhal ittihatçılara karşı büyük bir kampanyaya girişti, ali kemal, bütün ittihatçılara “hinoğlu hinler”, ittihatçıları tutan gazetelere de “lahana yaprakları, karpuz kabukları” diye saldırıyordu.
    ali kemal kısa bir süre sonra anadolu hareketine yüklenmeye başladı. milli mücadele’nin liderlerine “bolşevik ajanları, zırtabozlar, şakiler, bagiler (asiler)” diye her gün saldırılardan geri kalmıyordu.
    milli mücadelenin zaferle sonuçlanması ali kemal için de büyük yenilgi olmuştu. izmir’in kurtuluşunun ertesi günü son başyazısını yazdı. gazetenin başlığı “türkün bayramı” idi. yazıda da, “seviniyoruz ama bu sevincimiz bizi siyasi içtihadımızdan vazgeçiremez” diye eski görüşlerinden ayrılmadığını belirtiyordu.
    ali kemal, 1922 ekiminde bir öğle üzeri beyoğlu’nda gizlice yakalayıp izmit’e götürdüler. istanbul henüz düşman işgalindeydi. izmit’te nurettin paşa’nın sorgusundan sonra güvenlik güçleri alıp dışarı çıkardılar. dışarıda halk birikmişti, bir çocuğun attığı taş, ali kemal’in gözlüğünün camını kırınca, ahaliye “ayıp” diye bağırması üzerine taş yağmuru başladı...
    sonra... askerler cesedini köprü başındaki bir ağaca astılar.

    (bkz: tarık mümtaz göztepe, vahidettin mütareke gayyasında, sebil yayınevi, istanbul, 1969, sf. 434)
  • erol şadi erdinç, gazetenin adının peyam ve sabah gazetelerinin birleşmesinden ortaya çıktığını ve peyam-ı sabah şeklinde değil, peyam-sabah şeklinde yazıldığını söylüyor:

    http://www.youtube.com/…uhumqmap3gu&feature=related (9. dakikadan itibaren)
  • milli mücadele yıllarında istanbul'da yayın yapan, mandacı, saltanatı savunan, m. k. atatürk ve kuvayı milliye karşıtı gazetedir. kurucusu olduğu peyam gazetesi ve mihran efendi'nin sabah gazetesinin birleşmesiyle peyam-sabah ismini almıştır. kurucusu ali kemal'dir. damat ferit hükümetinde çeşitli görevler almıştır. yazılarıyla milli mücadeleyi sekteye uğratmaya çalışan, ingiliz yanlısı yayınlar yapan ali kemal, ankara'ya tutuklanarak götürülmek istenirken, izmit'te halk tarafından linç edilmiştir.

    aşağıdaki paragraf, ali kemal'in 8 ekim 1920 tarihli yazısından aynen alıntıdır;

    "mustafa kemal askerlerinin moralleri pek düşük, teçhizatları pek noksan, şevk ve gayretleri hemen hiç yok, taşıtları ise çocuk oyuncağı gibidir.

    gerçi birkaç kamyonları var, ama hepsi kullanılamaz halde. motorları bozuldu mu bir daha tamir edilmiyor. benzin ve yedek parça yok. ancak mandaları var, bu zavallı aç, zayıf hayvanlar bozuk yollarda ancak iki atımlık cephanesi olan topları zorlukla çekiyorlar. askerlerin elbiseleri tarife sığmaz. her birinin kıyafeti başka, üniforma meraklısı olanlar, sivil elbise üzerine asker düğmesi dikiyorlar. çoğu yalın ayak yürüyor, halbuki kış... anadolu'ya kış geliyor!"
  • (bkz: #116312257)
  • peyam-ı sabah gazetesi ve eski ingiliz başbakanı johnson'un torunu ali kemal:

    sabah gazetesinin ilk sahibi papadopulos isminde bir rum’dur. gazete ilk yayınını 1875’te yapmıştır ve başyazarı şemsettin sami’dir. meşrutiyet dönemi’nin en önemli gazetesi sayılabilecek sabah’ın yazar kadrosunda; hüseyin cahit, cavit bey, adnan adıvar, ata bey, ahmet emin yalman ve arif cemil gibi dönemin tanınmış isimleri bulunmuştur. 1882’de gazeteyi satın alan mihran efendi ise kayserili bir ermeni’dir ve iktidara yakın bir şahsiyettir. mihran efendi, birinci dünya savaşı sonrasında gazetenin başına 1913‘ten beri peyam gazetesini yayımlayan ve ittihat terakki karşıtlığı ile tanınmış olan ali kemal’i getirmiş ve gazetenin adı 1 ocak 1920 itibarıyla peyam-ı sabah olarak değiştirilmiştir. bundan sonra gazete ittihat ve terakki partisi’ne cephe alarak hürriyet ve itilaf partisi’nin sözcüsü haline gelmiştir. gazete, milli mücadele’ye karşı sarayın ve damat ferit’in yanında yer almıştır.

    sabah gazetesi, peyam gazetesinin sahibi ali kemal’in, mihran efendi’nin sahibi olduğu sabah gazetesinin başına getirilmesiyle, 1 ocak 1920 tarihi itibarıyla iki gazetenin isminden oluşturulan peyam-ı sabah adıyla yayımlanmaya devam etmiştir. ali kemal’in başyazar olduğu bu peyam-ı sabah gazetesi, 10 eylül 1922’ye kadar yayım yapacaktır. gazetenin yazar kadrosunda ali kemal’den başka; refik halit karay, cenab şahabettin, abdullah zühdü, halit ziya uşaklıgil, hasan bedrettin, zeki mugamiz, ferit kam, kemal mithat, ibnü’l-muhtar, mustafa sabri gibi yazarlar yer almıştır. peyam-ı sabah gazetesi topyekün milli mücadele karşıtı olmakla birlikte, özellikle gazetenin başyazarı ali kemal, milli mücadele’ye, milli mücadele’nin icracılarına, basın desteğine ve harekete her türlü sempati besleyenlere düşmanca yaklaşmıştır. çünkü ona göre milli mücadele denilen hareket, ittihat terakki’nin bir çeşit devamıdır ve ülkeyi içinde bulunduğu zor duruma zaten bunlar sokmuştur. o halde “milli” adının geçtiği hiçbir yayın yayımlanmamalı, hiçbir yazı okunmamalı, hiçbir teklif dinlenmemelidir. zaten milli irade ya da milli egemenlik denen kavramları türkler gibi cahil ve medeniyetsiz bir millet için söz konusu etmek, kendini idare etmekten aciz bu milleti felakete sürüklemek olacaktır:

    “kendini iradeye iktisaden, ilmen, siyaseten ve medeniyeten muktedir olmayan bir kavmi; haydi git istediğini yap diye başıboş bırakmanın, ne terakkiye ne insaniyete hizmet olamayacağını, bilakis cihanda kargaşa ve zararları [artıracağını bilmek gerekir] ...” (ali kemal’in mütareke dönemi’nde sabah gazetesinde yazmış olduğu “hakkı istiklal ve türkler” başlıklı yazısı).

    ali kemal son ana kadar milli mücadele’ye düşmanlık göstermekten vazgeçmemiştir. 1922’ye kadar alınan askeri başarılar geri adım atmasını sağlamamış, büyük taarruz devam ederken peyam-ı sabah üzerinden sert eleştirilerini sürdürmüştür. ali kemal; 26 ağustos 1922 tarihli “düşmandan düşmana” başlıklı yazısında, 28 ağustos 1922 tarihli “siyasette mantık” başlıklı yazısında, 30 ağustos 1922 tarihli “en kestirme ve en doğru yol” ve 31 ağustos 1922 tarihli “içtihadımız” başlıklı yazılarında eleştirilerine devam ettiği gibi, ayrıca bu yazılarda savaş kazanmanın bir şey ifade etmeyeceğini, itilaf devletleri’nin isteği dışında oluşmuş hiçbir barış antlaşmasının yapılamayacağını savunmuştur.

    nihayetinde askeri zafer kazanılmış, ankara hükümeti ulusal itibar sağlamıştır. bu durum üzerine peyam-ı sabah gazetesinin sahibi mihran efendi, ali kemal’in gazetedeki başyazarlık görevine 10 eylül 1922’de son vermiş ve peyam-ı sabah isimli gazeteyi lağvederek kendisi de derhal isviçre’ye kaçmıştır. 1 kasım’da saltanat kaldırılmış, 4 kasım’da istanbul hükümeti istifa etmiş ve tbmm adına görevi refet paşa devralmış, 5 kasım’da ise ali kemal tutuklanarak ankara’ya gönderilmek üzere yola çıkarılmıştır. ne var ki ali kemal izmit’te durdurularak, öfkeli kalabalık tarafından linç edilerek öldürülmüştür. fatih serkan azizata. osmanlı'dan cumhuriyet'e milli egemenlik, s. 437-439.
hesabın var mı? giriş yap