*

  • erkek egemenliği , ataerki...
  • mutlak erkek hakimiyeti,anti-feminizm
  • (bkz: pederşahi)
  • " mülk sahibi kapitalist sınıf tarihsel olarak patriarkal toplumsal yapıları devralmış ve bunlardan yararlanmıştır, ancak bu yapıların hepsi kapitalizm için gerekli olmayabilir. açıktır ki, (...) tecavüz, dayak, klitoris sünneti ve başka cinsel şiddet biçimleri (...) kapitalizme özgü değildir. ancak bu pratiklerin büründüğü tarihsel biçimler ve bunların günümüz dünyasında bir çok kadına karşı kullanılması da kapitalizmden bağımsız değildir."

    (hennessy/ıngraham, 1997:11)
  • ingilizce'deki patriarchy'nin türkçe'de yaygın kabul gören karşılığının "ataerkillik" olduğunu kabul edemeyenlerin bu kavram için kullandığı ifade.
  • kapitalizmin çok evvelinden beri varlığını sürdüren bir sistem. kapitalizm onun toprağında gelişiyor. ömrünü tamamlamış bir sistem olarak yer küreye inmiyor kapitalizm. patriyarka neye olanak veriyorsa onun ekmeğini yiyor kapitalizm. birisi de ev içi yeniden üretim, ev emekçiliği. sermaye ilişkisi dışında da artı değer var, anlayacağınız. kendi sistematik yönelimleri olan kapitalizmden bu görev devralınıyor. görev nöbeti kapitallere düşüyor. boyunduruğu kadının boynuna daha da sağlam eklemlemeye çalışarak.

    şu bir gerçek ki boşanmak isteyen kadınların maruz kaldığı şiddet nedeniyle ölümü yaşamaları bizlere patriyarkadan bu erkeklerin önemli ölçüde gücü aldığını gösterir. kadın cinayetlerinin bir bölümü her ne kadar kapitalizmin sonucunda ortaya çıkan bir takım nedenlerle de ilişkiselliği bulunsa bile yine eril dürtü mekanizmasının devreye girmesiyle erkek birey kafasında "öldürme"yi şekillendirir.

    kapitalizmin getirisi olduğu söylenen estetik kaygıların bundan önce de bir anlamı vardı. japonya'da kadınların ayaklarının sarılması ve afrika'da kadınların kulaklarına ve boyunlarına "güzellik" uğruna müdahaleler, bedensel ilişkinin büründüğü şekil itibarıyla dışsal bir unsur olan patriyarkanın kadın bedeni üzerindeki sahipliğini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde gözler önüne seriyor.

    elbette ki sözüm emek kıskacından dışarıdır. emeğin sıkışık trafiği, içinden çıkılması zor bir alan yaratmıştır. evde bekleyen erkek yok mudur, işte o tüm alanları daraltmıştır. işi görülsün yeter, anlayışıyla hayatını idame ettirir. ücretli işgücü piyasası bir yanda, karşılıksız ev işçiliği öbür yanda, aralarındaki köprü nedir, birbirlerini hangi dinamiklerle bağımlı kılarlar. panoramik anlamdaki açılımı bu entry'e sığmayacak bir konu. başka yerlerde değinelim.
  • marx'ında gözden kaçırdığı yada o dönemin doğal atmosferiyle kapitalizm çözümlemesine katmadığı ve bugün büyük bir açık olarak karşımıza çıkan durum.
    şöyle ki kapitalist sistem çözümlemesi yapılırken kadının emeği hesaplamaya katılmamış patriyarkal bir durum kabullenilmiştir. halbuki işe giden erkek ve evde duran kadın profilinde erkeğin emeğinin yeniden üretimini sağlayanın kadın olduğu dolayısıyla kadın emeğininde genel üretimde payının olduğu ve sonuç olarak ortaya çıkan değeri sadece işi gerçekleştirdiği süre ile kısıtlamamak gerektiğini çünkü kapitalizmin insanı bütünüyle sömürdüğü varsayımıyla hareket edildiği için eksik kaldığını ortaya koyan kelimedir.
  • kimi yazarların patri(y)arka olarak kullandığı kelimedir. her iki şekilde de kullanımı mümkündür.
  • kimilerine göre evrenin dizaynından kaynaklanan doğal gelişim süreci. kapitalizm ve monoteizm öncesi zamanları aşan bir kavram patriarka.
    yanılmıyorsam isadan önce 3000 lü yıllarda zamanın ünlü bir komutanı fethettiği yerin savaşçıları şehirlerini kanlarının son damlasına kadar savaşıyorsa o kentin meydanına penis heykeli dikiyormuş eğer savaşmadan yenilgiyi kabulleniyorlarsa bu sefer vagina heykeli dikiyormuş.
hesabın var mı? giriş yap