• kendi hayalgücünün sınırlarını denemek açısından yararlı bir uğraş olabilir. kronikleşirse olmayana ergi kapsamında değerlendirilir.
  • bazen kaçınılmazdır:

    soför: ee hangi bölümdensin genç?
    cengiz: metalurji mühendisliği
    şoför: ee hava durumu.. gakguk ..sunucu olursun ..geleceği var gakguk
    cengiz: aslında spor akademisindeyim
    şoför: ha şole, nası futbol dersi var mı hava toplarında nasılsın ?
    cengiz : iyiyim
  • aslında kendini daha büyük göstermek için lisedeyken üniversite,üniversite birdeyken son sınıf öğrencisi olduğunu söylemek...ve asla memleketini ve adını doğru söylememek..ne'me lazım,belki de adam(kadın) aile tanıdığı çıkar..
  • lise yillarinda bir kamyoncuyla yasanmistir:
    kamyoncu:genc sikisiyor musun?
    cmzrfdl:evet abi!
    (o gun verecegim yanitin benim icin cok onemli oldugunu biliyordum.yalan soyledim kazandim.tek parca halinde bindigim gibi indim kamyondan.)
  • benim genelde gördüğüm şekli şöyledir:

    ass: araç sahibi şoför
    hole: hakikatin olağanlığını likitleştiren eşşek

    arabaya 3 kişi biner. 1 öne 2 arkaya geçerler ve yolculuk başlar.

    ass: gençler merhaba. öğrenci misiniz?
    hole: evet abi. işletmeciyiz biz.
    ass: zor oluyodur gidip gelmek her gün izmir'den manisa'ya. otobüsü mü kaçırdınız?
    hole: yok abi, bizim otobüse paramız yetmiyo (bak sen), her gün böyle yardım istiyoruz işte sizin gibi iyiliksever insanlardan.
    ass: vah vah. ailenizin durumu mu kötü?
    hole: evet abi, benim annem kanserli, sigortası falan da yok, babam da hamal, ilaçları falan zor karşılıyoruz. yeşil kart bekliyoruz 8 aydır. (yalanına tüküreyim), ben de okulu bitirip bi iş bulmaya uğraşıyorum işte.
    ass: vah vahhh... yahu ne hayatlar var şu ülkede, biz de altımızda arabayla fink atıyoruz rahat rahat.
    hole: yok abi öyle deme, allah vermiş, kısmet, kimsenin malında gözümüz de yok hani. allah herkese versin, allah herkesin yolunu açık ocağını bereketli kılsın. bak sizin ocağınız bereketliymiş işte. bizim bahtımız kara.
    ass: yahu valla içim gitti. bizim de 9 yaşında bi oğlumuz var. evlat yetiştirmek çok zor derdik.
    hole: benim de vardı 13 yaşında bi kız kardeşim, geçen hafta kaybettik abi.
    ass: başınız sağolsun, merakımı affedersen, ne oldu hayırdır?
    hole: anneme ilaç lazımdı, onun parasını alabilmek için gizli gizli bi adamla buluşup.... neyse.. adam buna uyuşturucu vermiş.. aşırı dozdan...
    ass: hay allah ya. sormaz olaydım...
    hole: olsun ağbey (burda ağız değişiyo bakınız) bizim kaderimiz bu. kabullendik biz.
    ass: paraya falan ihtiyacınız var mı gençler bakın sorarken çekiniyorum ama içim gitti valla. biz de ana babayız..
    hole: yok abi allah razı olsun. akşam dersten sonra okulun kantininde çalışıyorum ben, ikinci öğretimler gelince. kantinci hasan abiyle dönüyoruz izmir'e.
    ass: bak ciddiyim...
    hole yok abi allah razı olsun, dua edin yeter...
    ass: yok yok, al sen şu 20liği, en azından bi günlük yiyeceğiniz çıkar...
    hole: ama abi... allah razı olsun... (dürülülülülü, telefon çalar)
    ass: ?
    hole: (içinden: hasssiktir sıçtık)...

    telefonunu çıkarır, ve evet, bir ericsson p900 sırıtmaktadır...

    hole: (inanılmaz bir yüzsüzlükle telefonu açar) alo, hocam tamam telefon bende, kantinde unutmuşsunuz akşam yanıma almıştım, getiriyorum okula, birazdan ordayız.
    ass: haaa..
    hole: (içinden: ohhh) yaa işte böyle abi. siz ne iş yapıyosunuz..?

    süreeeer gider...
  • ege sahillerinde kader bizi nereye gotururse tadında bir maceraya baslanır. otostopla gidilip gelinecek yola para verilmeyecektir, hem de adrenalin düzeyi yüksek tutulacaktır.
    bi' araba durdurulur nereye gittiği sorulur. aaa biz de oraya gidecektik diye başlanır yalana. orada bir bekleyen olduğu izlenimi yaratılması önemlidir bu noktada zira gecenin bi yarısı ulaşılacaktır hedef noktaya. klasikler konuşulur yol boyunca öğrencilik, okunulan bölüm vb. çok mühim konulara dair. hedefe yaklaştıkça tam olarak nereye gidileceği, arkadaşın evinin nerede olduğu mevzuları önem kazanmaya başlar sürücü kişi tarafından. hemen bi' yalan hazır edilir patlatılır çarşının içinde diye, detay bekler sürücü kişi çarşı içinde. postanenin karşısında denir derhal bir cin fikirli otostopçu tarafından, bu güzel beldemizde postane olmayacak değildir ya. sürücünün suratında anlamsız bi' ifade yakalanır hayra yorulur mümkün mertebe. teşekkürler sunulur hedefe gelinince. heyecan içinde postane aranır katillerin suç mahaline geri dönmesine benzer bi ruh haliyle. postane bulunur rahatlanır, hemen karşısındaki caminin avlusunda su içilir zira susanmıştır hava hayli sıcaktır.
  • hem arabaya alan hem de arabaya binen kisi veya kisilerin karsilikli olarak yaptiklari davranislardan birisidir. iki taraf da ilk defa gordugu bu insana guvenemez dogal olarak...

    ogrenciyiz, isparta'dan eskisehir'e gidiyoruz. bir adam beni ve bir arkadasimi arabasina alir. evet adam bizi arabasina almistir ama pisman olmus gibi bir havasi vardir. korkmustur bizden... yani huzursuzlugu cok net bir sekilde anlasilmaktadir.

    - gencler aslinda ben oyle arabama pek adam almam. ama yanimda genelde silah tasidigim icin kimseden de korkmam... savciyim ben...
    - aslinda abi biz de oyle herkesin arabasina binmeyiz. ama bizde de silah oldugu icin kendimizi guvende hissediyoruz...

    aslinda ne soforde ne de bizde silah vardir. yani iki tarafta bal gibi blof yapmaktadir. ama biz soforun degil de sofor bizim blofumuzu yemistir... ha sonra ne mi oldu? eskisehir'e varana kadar arabada tek bir kelime daha konusulmadi ve adam bizi evin kapisina kadar birakti.
  • polis arabasiyla bi yere gidiyorsaniz en usturuplu yalanlari söylemeniz icab eden durum.

    kaç sene öncesinde sayim memurlugu yapacagim günden önceki aksami findikzade’deki arkadasimin evinde geçirmis, ertesi sabah erkenden evden çikip sisli’nin yolunu tutmustum... afedersiniz sevgili okurlar ama abazan asik memo’nun deyisiyle yol mol degil bambaska biseyi tutmustum.

    e sayim var, in cin top oynuyor sokaklarda, otobüs falan da yok. ben de son çare karakolun tekine girdim, sayman kagidimi gösterdim ve sisli’ye nasil gidecegimi sordum. komiser* sisli’ye gidecekmis, gel seni birakayim dedi.

    öncesinde türlü defalar harç protestosu eylemlerine katilmis, bazi grev yerlerine ögrenci ziyaretleri düzenlemis, bir kereligine de olsa otuziki saat gözaltinda kalmis, afili devrimci ayaklarinda bi genç olmam bi tarafa, o gün içime giydigim sweat-shirt de üstünde che guevara desenli ayrica.

    kolaysa yalan söyleme bakalim. artik yol boyunca ne kendine devrimci diyen ögrencilerin sorumsuzluklarini biraktim, ne salakliklarini, ne de polisime ne kadar güvendigim ve onlarin sayesinde okuluma güvenle girdigimi.

    adam beni birakirken arada bi ugra bi çayimi içersin diyip, “senin gibi çocuklarin yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor bu memleket” diyerek hayir duasi bile etti yahu.

    ne kadar sahtekar hissetmistim kendimi o an... anlatamam.
  • sabanci üniversitesi ögrencilerinin pratik etmesi muhtemel ritüeldir. binersiniz, size okulunuz sorulur, bu soruyu bölümünüz izler ve isler boka sarar. ikinci sinifi geçmemisseniz zaten, yalan söylemekten baska çareniz yoktur, zira derdinizi anlatmaya çalisirken orhanli köyü yerine karadeniz ereglisinde bulabilirsiniz kendinizi..
  • 3-5 sene evveli ;
    kuzenle riva'dan dönüyoruz. gideceğimiz yer yaklaşık 20 km uzaklıkta.otobüsler ve minibüsler tıklım tıklım dolu çıkıyoruz köprüden yürümeye başlıyoruz hem muhabbet ederiz hem otostop çekeriz diye.( gerçi cebimizde yol parası var mı yok mu hatırlamıyorum?olmayabilirde) bir yandanda düşünüyoruz ulan şöyle son model araba içinde iki (rakamla 2) tane hatun dursa diye geçiriyoruz hem içimizden hem dışımızdan. ilk denemeler biraz utangacça oluyor tabi. sonraları reddedilmeye (nasıl oluyorsa) alışıyorsun ve daha yavşakca hareketlere başlıyosun. neyse uzatmayalım biz son model araba hatun falan derken bir beyaz kartal durdu önümüzde kaportası dökülmüş yürüyen bir teneke adeta, içimizden binmemek geliyor (belki daha iyi bir aternatif buluruz diye) ama yinede şartlanmış bir refleksle kuruluyoruz kartalın arka koltuğuna.biraz zaman geçinçe muhabbet başlıyor şöför amcayla, şöför amcanın yanında bir kız var 15-16 yaşlarında mümkün olduğu kadar gözümüzü kıza kaydırmamaya çalışıyoruz, (yemek yediğin tasa pislenmez misali)...sonra konu konuyu açıyor, ne iş yapıyorsunuz, paranız mı yok falan muhabetlerine giriyor şöför amcamız.biz başlıyoruz senaryolar yazmaya tabi.son paramızı yemeğe verdik otobüs paramız kalmadı falan filan,öğrenciyiz diyoruz ama akşamları ve hafta sonları su satıyoruz, kuyuculuk (su kuyusu) yapıyoruz gibisinden yalanlar söylüyoruz ( halbuki alakası yok).sonra amca diyor siz sigara içiyorsunuzdur bi sigara verinde içeyim diye.benim cebimde parliament var çıkarsam amca kıllanacak bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye. hemen kuzeni dürtüyorum o veriyor bi tane winston rahatlıyoruz.ama amca bizi sıkıştırdığından habersiz yine sıkıştırmaya başlıyor.demek kuyu işi yapıyorsunuz banada bir kuyu lazım kaça yaparsınız gibisinden sorularla taciz ediyor.işte şimdi şıçtık diyoruz piyasayı bilmiyoruz bir fiyat çeksek adam diyecek gelin yapın o zaman ne yapıcaz. işte biz muhasebe işine karışmayız onu usta bilir falan diye kıvranıyoruz.o 20 km lik yol 200 kilometre gibi oluyor geçmek bilmiyor.ağustos sıcağında buram buram terliyorsunuz.neyseki ineceğimiz yere geliyoruz da derin bir oh çekip,şükranlarımızı sunup arabadan iniyoruz.
    buradan çıkarılması gereken ders. siz siz olun otostop çekince yalan söylemeyin. sonra hiç olmadık durumlarla karşılaşabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap