• bir capon kenti. caponlariyla ünlüdür.
  • telaffuzu "oosaka" seklindedir..
  • japonca bilmeyenlerin bildigi birkac japonca kelimeden biri digerleri tokyo, karate ve oss dur.
  • kendi konustuklari osaka agzinin tum japonyada gecerli oldugunu dusunen japonlarin yasadigi sehir.
  • shinsaibashi ve nanba , umeda gibi semtlerinde sehrin hayat buldugu, japonyanin ikinci buyuk kenti.
  • korelilerin japonya genelinde en fazla bulunduklari sehirdir. oldukca buyuk bir korea town mevcuttur. en pis kokan domuz toynagi buradan temin edilebilir.
  • • şehir oldukça uzun ve karmaşık bir metro ağına sahiptir. ücretlendirme, gideceğiniz mesafeye göre değişir.

    • süpermarketlerde, meyveler dilimle satılır.

    • aquarium adlı oldukça büyük, ilginç hayvanları bünyesinde barındıran devasa bir akvaryum'u vardır.

    • insanlar kahvaltıda peynir ve ekmek yerine, soya fasulyesinden yapılmış, tarhanaya benzer bir çorba tüketir.

    • restoranlarında yiyeceğiniz yemeklerin hemen hemen hiçbiri tamamen tatlı ya da tamamen tuzlu değildir. daima ikisinin karışımı bir lezzet kalır damağınızda.

    • büfe anlayışı yoktur. şehrin her yerini içecek, gıda, sigara otomatları sarmış durumdadır.

    • bütün ticari taksiler siyahtır, şoförleri siyah takım elbise, şapka, beyaz eldiven giyer.

    • japon kalesi, altın kaplamalı çatısı, bahçesi ve tarihi eserleriyle görülmeye değerdir.
  • denizin doldurularak liman ve sanayi merkezleri ile donatildigi japon liman kenti. sehirin temizligi ve duzeni dikkat cekicidir. ingizilizce yazi aramayin bulamazsiniz.
  • eger kansai bati ve guney japonya'nin kalbiyse, osaka da kansai'n beynidir... bir de bu yorenin insanlari daha az sey saklarlar... yapmacik olmayi kantolular kadar iyi beceremediklerinden tokyo agziyla konusmaya calismalariyla birlikte yeniden osaka agzina donmeleri arasinda maksimum 30 saniye gecer... kantolulara gore cok daha insancildirlar...
  • pek bi bayıldıgım, "yahu ne japonyası simdi kuba dururken nerden cıktı bu ayol" diye gitmeme ragmen "ben buraya ucagın kanadına saklanıp gelebilir miyim acep" hesaplarına girmeme sebep olan guzide sehir.
    umeda kısmıyla hasır nesir oldugum icin onun hakkında ahkam kesebilmekteyim, gonul ister ki her bi karıs topragına hakim olayım gidip de. yodobashi camera adlı pek guzel bi alısveris yeri vardır kendisinin; zannedersem ulusca stitch'i (lilo ve stitch'teki stitch) milli kahramanları ilan etmislerdir, nereye baksan stitch gorursun; sabah 4'e kadar acık sushi yerleri bulunur ve o sushiler boole onunden gecer cesit cesit; her yer oyun salonu doludur ve oyun aletleri sokaklara tasmıstır, genc yaslı gunun her saatinde oyun salonlarını doldurur; "hep five" adlı alısveris mekanının tepesine donme dolap kondurup rastgele kafamı kaldırdıgımda pek bi sasırmama sebep olmuslardır; hep five'ın karsısından girilen tren istasyonunun girisinde tanımlayamadıgım abidik malzemelerle yapılan nefis tatlı krepleri vardır; kızların tumu ayaklarına buyuk gelen topuklu ayakkabılar giyerler ve içe basarlar, ayrıca hepsinde mini etek mevcuttur; erkeklerin bir kısmı sarımsı bir renge boyanmıs kabarık bon jovi saclarına sahiptirler; grunge takılan japon erkekleri bi harikadır, tekrar gorup yakinen tanımak ister insan; supermarketlerin cogunda bi koku vardır ki (kaynagını bulamadım) nefes almak mumkun degildir; her sokagın basında ve sonunda bi adet mcdonald's bulunur; uzerinde "international school of ..." yazan formaları olan gencler bile ingilizce konusamazlar ama bi sey sordugunuzda sanırsam kibarlıktan bi turlu "yok kardesim de get" hareketleri yaparak uzaklasmazlar, boole uzun uzun anlatmaya calısırlar; insanlar aynı anda bisiklet kullanıp, semsiye tutup, mesaj yazabilirler ve bunlara ragmen kaza yapmazlar; irish pub cidden irlandalı doludur, olmadı italyan, ingiliz ve rus da bulunur; boyle bir sehrin gobeginde bile ucuza otel bulunabilir, pek de rahat kalınır.
    osaka bu dakikadan sonra artık gozumuzun nurudur.
hesabın var mı? giriş yap