• from autumn to ashes'in bazı şarkılarında** vokal yapan melanie wills'in grubu.
  • çok acıklı bir merly streep, renee zellweger ve william hurt filmi.
    konusu ise özetle şöyle ;

    `new york'un inanılmaz zorluklarına göğüs gerebilen ve işinde başarıyla ilerlemekte olan ender kişilerden biri olan genç ellen,annesinin aniden ortaya çıkan kanser teşhisi ve bakıma ihtiyaç duyar halde olması yüzünden önceleri istemeyerek de olsa ona bakmak için çok sevdiği işini ve sevgilisini terk edip ailesinin yanına taşınır.başarılı bir ingilizce öğretmeni olan babası prof.george gulden hocalığının yanında fakültenin bölüm başkanıdır ve ayrıca iyi bir de yazardır ama yazmakta olduğu bir romanın parasını peşin almış olmasına rağmen bu romanı bir türlü bitirememenin verdiği sıkıntı içindedir. meşhur yazarlarla arkadaşlık etmekte olan george, onlar kadar meşhur olamamanın ezikliğini de yaşamaktadır.tüm bunların yanında bir de karısının kansere yakalandığını öğrenmesi onu iyice bunalımın eşiğine kadar getirmiştir. karısının durumu gittikçe kötüleşmektedir ve bir gün çok fazla morfin aldığı için hayata gözlerini kapar.kızı ellen, onun çektiği acılara son vermek için onu bilerek öldürdüğü yolunda suçlamalarla karşılaşır. yaşamayı ve ailesini çok seven kate, mezarda bile olsa ailesine yardım etmeyi başarır.`
  • bu filmdeki rolüyle merly streep oscar adayı olmuştur. ölüme yolculuğu anlatan ve fazla ağır ilerleyen bir film.
  • bazi filmler var, o kadar cok icsellestiriyorum ki; aralarda zaman/ mekan cizgisi kayboluyo.. filmdekiler filmde mi oldu, ben de oyle bisiler yasadim mi bilemiyorum.. renee denen kadini, onun o kirilgan hallerini bridget jones olmadan sevdim ben.. jerry denen picle cikmaya baslayali beri.. picleri, o tatli haliyle yola getirmeye meyilli hallerinden beri.. simdiki halini imdbde bakmaya korkarim.. benim hafizamda kalan hali, bana mutluluk verir cunku bazi bazi.. sicaklik verir.. meryl streep denen, "esas kadin, duygu portlegi, inanilmaz basarilar abidesi" bana hic bi zaman sicaklik vermemistir.. belki de, robert deniro ile olan filmlerinin etkisidir.. sevemedim o kadini.. o asiri klas durusunu, bozulmayan cizgisini sevemedim.. icimde, basitligi sicaklikla karistiran bi turk oldugundan olsa gerek, ozelestiri yapayim..

    fakat bu filmin bi sahnesi var.. kizin, annesine o igrenc kucuk kiz ses tonuyla ayar vermesi.. verdigini sanmasi ve annenin "sen haklisin" demesi.. sen haklisin.. hayatta ne kadar az kullaniyoruz su cumleyi.. okumak bile, midede bi sinir krampina sebebiyet veriyo.. sen haklisin.. trip atarak yav he he degil ama, icten bi sen haklisin.. seni kirmak istemiyorum. istedigin gibi olsun..

    sirf o sahne icin bile , bi yuz kere daha izlerim.. oyle cok icime dokunan sahneleri var ki.. hele kemoterapi o bu ile icli disliysaniz, goz aaslariniz sel olacak.. ruhunuz calkalanacak.. izleyin.. bazen, bana "ya guzel dramli bi fim solesene beee" diye soranlar oluyo.. iste bu film onlardan biri..

    dunya, butun hisleri kisisel olarak deneyimlemek icin cok buyuk.. cok farkli hayatalr var.. filmlerde yasananlar, sarkilarda hisseidlenler, kendinizi birakmayi kendinize, egonuza yedirebilirseniz; size bi cok duygu katiyo.. his skalaniz genisliyo.. filmlerin bendeki yeri cok buyuk.. bu filminki de cok ayri.. sevdigine sarilmanin degeri.. butun dunya hirslariyla akip giderken, eve dondugunde seni kucaklayacak birinin varliginin verdig iguven.. is yerinde, koca koca sifatlarinla dolasirken; telefonda "corba ye, kabiz oluyosun sonra" diyen bi ses..

    kucuk cocuk gibi aglicam birazdan.. ne geliyosa basima su duygusalligimdan geliyo yeminlen.. seda sayan gibi bitiriyorum, komikliklegizliyorum duygusalligimi..

    bu filmi izleyin.. meryl streep denen kadin, neden bu kadar odule layik gorulmus, sevmeseniz de hak vereceksiniz..
  • aile danışmanlığı eğitimi kapsamında izlediğim ve beni başından sonuna kadar hüngür hüngür ağlatan filmdir.

    filmler, terapistlerin eğitiminde kuramsal bilgilerin pekiştirilmesi için bir araç olarak kullanılabiliyor. bu filmin de (bkz: virginia satir)‘in aile sistem terapisi kuramını pekiştirmek amacıyla yazılmış bir analizi bulunmakta. okumak için tık

    --- spoiler ---

    film boyunca babaya sinir oldum. kızın sabrına ve kararlarına saygı duydum, anneye ise acıdım. ama yine de film boyu beni ağlatan bunlar değildi. 90’larda doğmuş biri olarak filmin çekildiği atmosfere bayıldım ve geçmişe gittim. bir daha geri dönemeyeceğim birçok anıyı, masumiyeti, huzuru ve dinginliği hatırlattı. en çok onların hatrına ağladım.

    --- spoiler ---
  • başrolde renee zellweger ve merly streep'in olduğu yaşadığımız hayatlara dair gerçekçi ve şahane bir film.
    yanlış hatırlamıyorsam bilbo bagins doğum günü partisinde güzel bir söz söylüyordu: "bazılarınızı hak ettiğiniz kadar sevemedim, bazılarınızı da hak etmediğinizden çok sevdim" gibi bir cümleydi.
    maalesef iş işten geçinceye kadar biz de bunu fark edemiyoruz, yada filmde olduğu gibi gerçekleri yavaş yavaş görüyor ve bunu son zamanlarda fark ediyoruz.
    filmde ise çok sevdiği babasının doğum günü partisine gelen kızlarının, pek de anlaşamadığı annesinin hasta olduğunu öğrenmesi ve bakıcı bulunmamasından ötürü annesine bakıcılık ettiği bu dönemde yaşadıklarına şahit oluyoruz.
hesabın var mı? giriş yap