• akşit göktürkün yky*den çıkan kitabı. kitapta metnin okur tarafından nasıl alımlandığı ve anlamlandırıldığı inceliyor.
    (bkz: alımlama estetiği)
  • okurken önemli cümlelerin altını çizmek sayfa kenarlarına not almak gibi huyları olan ben için neredeyse her cümlenin altını çizmek her boşluğa bir not düşmek ihtiyacı hissettirmiş bir kitaptır. benzeri için:

    (bkz: sözün ötesi)
  • herhangi bir "introduction to semiotics/semiyolojiye giriş" dersi aldıktan hemen sonra alınabilecek 100 kodlu bir dersi, akşit göktürk'ten alıyormuş hissi yaratan, akşit göktürk'ün öğrencisi olduğunuz simülasyonunu yaşatabilen, hafif olmayan bir kitap. kitap, çeviri olmamasına rağmen, batı teorisinden çevrilmiş izlenimi veriyor. yazarın çeviri alanında kendi dukalığını kurduğunu hesaba kattığımız zaman, bu anlaşılır oluyor. örneğin, "metnin gereçler donanımdaki öğelerin, alışılagelmiş biçimde..." diye ilerleyen cümleler var. özetle, anlamın, metin ve anlamlandıran tarafından birlikte üretildiğini söylüyor. belki de "okumak nedir? okumak ne oldu da böyle bir şey oldu?" gibi bir sorunun peşinde ilerleyip derinleştiriyor. kilisenin kurgusal/kutsal (kurgu oluşu tabulaştırılan) evliya yaşamökyülerinden don kişot'a, albrecht dürer'den einstein'ın görelilik kuramına, joyce'tan kafka'ya zengin örneklerle bezeli bir metin. hoca lak lak yapmıyor.

    aslında, okuyucunun anlamı yaratttığını, anlamı üretmedeki işlevinin önemli olduğunu söyleyen bir metni tanıtırken, "şunu anlatıyor" diyerek onu kısıtlamak, "kaşıkçı elması parlak olduğu için değerlidir" demek gibi bir indirgemecilik ve eksik bilgilendirme oluyor. açıkçası, kitabın bir okuyucusu (ve akşit göktürk'ü pek de tanımayan biri) olarak, kitaba bir yolculukmuş gibi yaklaştım ve memnun kaldım. yavan günlerde, entelektüel arayışları olan herhangi bir okuyucu keyif alarak okuyacak ya da dinleyecektir. özellikle de fazla ciddiye almadığı takdirde.
hesabın var mı? giriş yap