• neyin etik olduğuyla ilgilenir.

    (bkz: deskriptif etik)
  • bireyin etik davranışları için düzenleyici unsurları belirleyen etik türüdür. ahlaklı bir hayat için olması gereken ölçütlerle ilgilenir.
  • “kural koyucu” ve “kendi ölçütleriyle ideali belirleyen” gibi anlamlara gelen normatif sözcüğü, etik ile birleştiğinde karşımıza üç tür çıkar; teleolojik etik, deontolojik etik ve erdem etiği. normatif etik, çoğunlukla “doğru ve ahlaklı olması gereken şeyler nelerdir?” sorusu üzerine eğilen bir alandır. ahlaklı bir hayat adına ölçütler saptayan normatif etik teorileri şöyle açıklanabilir:

    teleolojik etik: “sonuççu etik” olarak da adlandırılır ve ahlaki yaşamın ölçütü olarak eylemlerin ürettiği sonuçlara odaklanır. “en yüksek iyi” problemini başat konusu haline getirmiştir. amaç, araçlardan daha mühimdir. en meşhur sonuççu yaklaşım faydacılıktır; bir eylemin onu eyleyen üzerinde yarattığı mutluluk oranı, onun doğruluk ölçütüdür.

    deontolojik etik: teleolojik yaklaşımın antitezi olarak da görülebilir. sonuçlardan ziyade eylemin doğruluğuna odaklanır. immanuel kant, faydacılığa getirdiği eleştiriler ile deontolojik perspektif içinde değerlendirilebilir. ahlakiliğin temel koşulu, eylemin nedenindedir. önemli olan niyettir ve eylemin doğruluğu ahlaki yasalara uygunlukta aranır.

    erdem etiği: erdem etiği kant’ın aksine teoriden ziyade pratik yöne odaklanır. bu görüşe göre bireydeki faziletler önemlidir; yani dürüstlük ve erdemlilik gibi iyi karakter nitelikleri, ahlaki olanın temelidir. erdemli bireyi paralel olarak ahlaklı görür ve “nasıl yaşamalı” sorusundan çok “nasıl bir kişi olunmalı” sorusunu öne çıkarır. sonuçlar veya ahlaki yasalar yerine, “erdemli insan” olmak temel husustur. bireyin ahlaki yaşamının ölçütü inanç, tecrübe, duyarlık gibi olgulardır ve asıl olan karakterdir.

    antik yunan ile antik çin felsefelerinde birçok normatif etik yaklaşımına rastlanır. örneğin konfüçyüs, iyi toplumsal ilişkiler temelinden; erdemli olmayı sadakat, samimiyet, iyilik, yardımseverlik gibi hususlara bağlamıştır. antik yunan’da ise demokritos, mutluluğun dinginlik ve huzurdan geçtiğini, bunlara ölçülü olmakla ulaşılacağını ifade etmiştir. sofistler için ise herhangi bir ölçüt yoktur. ahlak, kişinin doğrularına göre değişmektedir. sokrates buna karşı çıkarak normatif bir yaklaşım sergilemiş, erdem ve bilginin kaynağının bireyin içinde olduğuna işaret etmiştir. platon ve aristoteles daha ziyade toplumsal etik normlarına odaklanmışlardır. epikürosise insanın amacının hazza ulaşmak olduğunu, acı ve sefaletten kurtularak mutluluğa erişilebileceğini düşünmüştür.
  • (bkz: aristotales),erdem etiğiyle özünde erdemli bir yaşamı savunur.
    ona göre erdemli bir yaşam mutluluğun vazgeçilmez koşuludur.
    insanın nihai amacı mutluluktur ve insan her şeyi onun uğruna ister ve yapar.
    mutlu bir yaşam için iyi bir insan olmak gerekir, bu da ancak erdemli bir yaşamla mümkündür.
    ahlaki eylemin evrenselliğine vurgu yapan (bkz: emanuel kant)'ın deontolojik etiği ise "ahlaken doğru davranış sadece ödevden dolayı yapılandır. ödeve uygun olarak yapılması tek başına yeterli değildir." görüşünü savunur.
    (bkz: john stuart mill)'in öncüsü olduğu faydacı etiğe göre ise insan hayatının nihai amacı mutluluktur.
    mutluluk ise acının önlenemsi ve gerek kendimiz gerekse diğer insanlar için hem nicelik hem de nitelik olarak hazzın arttırılmasıdır.
hesabın var mı? giriş yap