• lucio fulci nin 1972 tarihli basyapiti.orj.isim non si sevizia un paperino.
    bir kasabada meydana gelen oglan cocuklari cinayetleri,bunu arastiran gazeteciler-polisler,kasabaya sehirden gelmis supheli bir bayan,witchcraft ile ugrasan kadinlar,ihtiyar adamlar ve cocuklarin ogretmeni olan genc bir papaz.
    benim gibi barbara bouchet hastalari ve lucio fulci fanatiklerinin zaten yabanci olmadigi,ancak bu kisilerle ilgilenmeyipte 70 lerden bir italyan korku klasigi seyretmek isteyenler icinde ana arsiv maddesi olan bir film.
  • italyan usulü slasher nasıl olur çok güzel bir örneği diğer lucio fulci filmleri gibi.
    (bkz: italyan korku sineması)
  • on numara giallo, bir lucio fulci başyapıtı. ayrıca yönetmenin, saf slasher filmlerine yönelmeden önce, senaryoya da önem verdiği dönemin zirve eseri, zira birçok eleştirmenin katıldığı üzere, fulci, yetmişlerinden ortasından itibaren senaryo bütünlüğünü pek sallamamıştır.

    filmin oyuncu kadrosu dönemine göre de dikkat çekicidir. tomas millian, barbara bouchet (ki bu filmde fenadır), florinda bolkan, irene papas gibi isimler yer almışlardır. senaryo olarakta iyi işlenmiş bir giallo filmidir. lucio fulci'nin sonraki filmlerinde artacak şiddet gösteriminin primitif hallerini de bu filmde görmek mümkündür. alt metinlerde dikkat çekici bir hristiyanlık eleştirisi bulundurduğundan, çekildiği tarihte avrupa'da kısıtlı şekilde izlenmiş, amerika'da gösterime girmemiştir. bunun yanı sıra, hafiften pedofilik bir karakter de içerdiğinden ve barbara bouchet'in bir sahnede, küçük çocuk önünde çırılçıplak sahnelenmesi yüzünden çeşitli eleştiriler de almıştır. lucio fulci, bouchet'in çıplak sahnelerinin çocuk oyuncudan farklı sahnelerde çekildiğini açıklamak zorunda kalmıştır.

    filmin müzikleri de dikkat çekicidir. ornella vanoni'nin söylediği quei giorni insieme a te filmin ana müziği olarak, hem kullanıldığı sahne hem de genel müzikalite açısından çok iyi bir eserdir. riccardo cocciante'nin rhythm adlı şarkısını da bu film sayesinde tanıdım, ki bu şarkı da çok kilit bir noktada kullanılmıştır. filmde etkileyici sahne de boldur, spoilere gireceği için söylemeyeceğim ama izlerseniz farkedeceksinizdir.

    sonuç itibariyle, güzel bir film. blu-ray'i falan da çıksa on numara olur.
  • klasik giallolar'da alışık olduğumuzun dışında neorealist bir biçeme sahip hatta neo-realist giallo diyebileceğimiz, en iyi top ten giallolar lsitesinde her zaman kendine bir yer bulan bir lucio fulci filmi.
  • (03 temmuz 2009)

    don’t torture a duckling, lucio fulci tarafından yönetilmiş, 1972 tarihli bir giallo. ustanın belki de en ünlü giallosudur.

    italya’nın güneyindeki küçük bir köyde işlenen cinayetler, bu köyün basit insanlarının huzurunu kaçırır. bruno, michele ve tonino adında 12 yaşlarında üç arkadaşın hunharca öldürülmesi bir seri katilin söz konusu olduğunu hissettirmektedir. polisler araştırmalara devam ederken olaya bir gazeteci olan andrea da ilgi gösterir. polisler her ne kadar işlerine burnunu sokmasını istemeseler de andrea onlardan bağımsız olarak gizemi çözmeye çalışır.

    cinayetleri bir tür cinsel suç olarak da tanımlayan komiserler köydeki şüphelileri de tek tek sorgular. şehirdeki uyuşturucu skandalı nedeniyle babası tarafından köydeki büyük malikanelerine gönderilen, seksi patrizia; oğlanların eğitim gördüğü kilisenin rahibi don alberto; rahibin, sağır ve dilsiz küçük bir kız sahibi de olan annesi aurelia; köyün delisi guiseppe; köyün dışında köhne bir kulübede münzevi hayat süren, kara büyüye de inanan garip ihtiyar francesco; ölü bir bebek doğurduktan sonra iyice tırlatan, francesco’dan kara büyü öğrenerek öldürülen üç oğlanın kilden bebeklerini yapan cadı la magiara şüphelilerden bazısıdır. soruşturmalar sürdükçe çocuk ölümleri artacak ve şüpheliler bir bir elimine edilecektir.

    lucio fulci öykünün içerdiği asap bozuculuğu tüm filmine yedirmiş. çocuk cinayetleri, hassas bünyeleri zaten etkilerken, yönetmen oldukça tutarlı ve gergin bir atmosfer yaratarak bu rahatsız edici hisleri perçinlemiş.

    film sadece türün hayranlarına seslenmiyor; sinemadan hoşlanan herkes büyük bir rahatlıkla izleyebilir. dediğim gibi yönetmenin öyküyü anlatış tarzı çok tutarlı çünkü. gizemin parça parça çözülmesi ve bu arada yeni şüphelilerin ortaya çıkması ilgiyi ve heyecanı ayakta tutarken, oyuncuların abartısız ve gerçekçi icraları filmi bir klasik haline getiriyor.

    ben özellikle la magiara’nın sahnelerinde ürperdim. kadının gerçekleştirdiği kara büyü seansları dışındaki sahneleri de oldukça irrite ediciydi. sahnelere eşlik eden müziğin korkutuculuğu da buna neden olabilir. bunun dışında cinayet sahneleri, mezardan çıkarılan bebek iskeleti, magiara’nın kriz sahnesi ve çığırdan çıkan halkın gerçekleştirdiği korkunç linç olayı insanın tüylerini gerçekten diken diken ediyor.

    yüzeydeki cinayet hikayesinin altında, travmanın cahil toplumdaki izdüşümü gibi daha derin konular da es geçilmemiş. çocuk ölümlerinin devam etmesi halkı büyük bir kolaylıkla galeyana sürükleyiveriyor. şüphelilerin toplum dışına itilmiş kişilerden oluşması da bu muhafazakar düşüncenin bir yansıması gibi. mesela patrizia, açık saçık giyindiği için köy ahalisi tarafından dışlanıyor. dışa kapalı, dogmatik inançlar ve davranışlar eleştirilirken din olgusu da bundan bir nebze nasipleniyor. velhasıl, asıl teması dahilinde değerlendirilse bile eli ayağı düzgün bir film.

    https://youtu.be/jsjltgyqcfs

    künye:
    yönetmen : lucio fulci
    senaryo : lucio fulci, gianfranco clerici
    yapım: 1972, italya
    süre: 102 dakika
    oyuncular: florinda bolkan, barbara bouchet, tomas milian, irene papas, marc porel, george wilson
hesabın var mı? giriş yap