• sessizlik.
  • bir canlinin cocukluktan yetiskinlige gecerken hizli davranip kimi cocukluk ozelliklerini yetiskin bedene tasimasi. hmmm, boyle soyleyince bir hastaliktan bahsetmis gibi oluyoruz degil mi? yani buyumemiz, yetiskin olmamiz gerekirken cocuk kalmisiz gibi bir sey. mesela buyuyup adam olmus ama sesi cocuk sesi gibi ince kalmis hic kili cikmamis ya da ne bileyim pipisi buyumemis...isin asli azicik daha farkli, cocukluk ozelliklerinin tipik olarak turun butun uyelerinin yetiskinlige tasimasina neoteny deniyor. simdi burada cocukluk deyip duruyorum kafa karisikligina yol acmamak icin cocukluktan ne kastettigimizi biraz acalim. ingilizce karsiligi juvenile olan bir terim olarak kullaniyoruz cocuklukla ilgili, cocukluga ait derken. aslinda gelisimini tamamlamamis organizmanin ozelliklerine cocukluk ozellikleri demekteyim kolaylik acisindan.

    simdi ne demek bu cocukluk ozelliklerinin yetiskinlige aktarilmasi? canlinin her tarafi yetisirken bir ozelligin geride kalmasi mi? degil efendim oyle olmuyor bu isler. aslinda neoteny daha cok gelisimin geride kalmasindan ziyade cinsel olgunlugun erken kazanilmasi yoluyla ortaya cikiyor. yani mesela tirtil ciftlesmek icin kelebek olmayi beklemiyor da daha tirtilken cinsel olgunluga ulasip piyasaya cikiyor.

    eeee, bu sapikligin ne alemi var simdi? adam gibi beklesene ergenlesmeyi arsiz tirtil! daha parmak kadar boyunla kariya kiza asiliyorsun...maalesef evrim makinasi oyunu kurallarina gore oynamiyor. ya da daha dogru deyisle oyunun kurallarini kendisi koyuyor. gelisim sirasinda daha erken olgunlasip ciftlesebilmeyi ve basarili evlatlar yetistirmeyi beceren bireyler bu atikligi evlatlarina da aktarmis oluyorlar ve mesela onceden bir kelebek turu varken elimizde bir kelebek turu bir de kelebek olmadan tirtilken ciftlesen sapik tirtil turu oluyor. yani ille de ayni turdeki butun kelebekler sapiklasmiyorlar. buna turlesme diyoruz, kendisini cok seviyoruz cunku varligimizi ona borcluyuz. turlesme diye bir sey olmasaydi dunyada hep sadece evrilerek degisen tek bir tur canli olurdu, o da kisa surede organik olmayan seylerle beslenmenin yolunu bulmak zorunda kalirdi ya da dunyadaki tek canli turu fotosentez yapan bir mavi-yesil alg olurdu.

    neyse konudan uzaklastikca uzaklasiyoruz. sapik tirtila geri donelim. simdi bu bahsettigimiz hayvandan gercek dunyada bol miktarda var mi? ben guzel dursun diye tirtil kelebek ornegi verdim ama spesifik bir tur adi veremem. lakin omurgalilardan verilebilecek super bir ornek var ki hikayesi cok ilginc. bu hayvanin adi axolotl, bir tur semender. peki axolotl hayvanini bu kadar ilginc yapan sey ne?

    bildigimiz gibi semederler de kurbagalar gibi amfibik hayvanlar. yani yasam dongulerinin bir kismini suda bir kismini karada geciriyorlar. hemen hatirlatalim amfibik olmak demek amfibik askeri araclar gibi hem suda hem karada fonksiyonel olmak demek degil. amfibik hayvanlar cocukluk donemlerini suda larva olarak geciriyorlar. iribas olarak yani. solungaclar (balik solungaclari degil ama prensipte ayni isi yapiyor) vasitasiyla sudaki oksijeni soluyorlar. sonra belli bir yasa gelince hizla baskalasim gecirip akcigerli karada yasayan hayvanlara donusuyorlar. genellikle suyla aralari hep iyi kaliyor ama bir kere iribasliktan cikti mi bir daha su yuzu gormeyen bazi semender ve col kurbagasi turleri de var. neyse gene uzaklasmaya basladik konudan. bu axolotl hayvani genetik olarak amfibik bir semender. ancak suda yasiyor, sudaki oksijeni solungaclar yardimiyla soluyor ama asla bacakli macakli takim taklavati tamam bir semender haline gelmiyor. oysa gen haritasinda tam bir semender olmasini saglayacak genler mevcut ve kimyasal mudahele ile axolotl hayvaninin semendere donusme sureci baslatilabiliyor. elbette milyonlarca yildir hic fenotip uzerinde etkisi olmadigi icin secilim baskisi gecirmeyen bu genler rastgele mutasyonlarla bozulduklari icin hayvancagiz oluyor. eger olmese axolotl in diger semender turlerinden ayrildigi zamanki ortak atalarinin neye benzedigini ogrenebilirdik. axolotl genetik olarak bir semender ve bir semender olarak siniflandiriliyor ve bedensel olarak fazla gelisip baliga benzemis bir iribas gibi gorunuyor. molekuler biyolojinin altin cagi baslamadan once evrimsel gelisimi geri kalmis bir balik ya da amfibik hayvanlarin atasi zannediliyordu.

    neoteny buraya kadar zoologlar ve evrim mevzuuna ilgiyle sarilmis benimki gibi sapik zihinler icin ilginc ama oyle fazlaca da muhim olmayan bir konu gibi gozukmus olmali. (ne kadar hayvanim..bunu okuyanin neotenyden daha once haberdar olmadigini varsaydim..ozur dilemeyi borc bilirim, ozur dilerim) is daha cok neoteny nin insanin evrimi acisindan tasiyor olabilecegi anlam hakkinda dusunmeye baslayinca guzellesip sozluge yakisacak bir polemik konusu haline geliyor ki onu da bir sonraki entrymizde inceleyecegiz. daha da sonra insanin sempanzeyle olan ortak atasindan yaklasik 6 milyon yil once ayrilmasinin ardindan nasil olup da bu kadar suratli farklilasabildigini neoteny yoluyla aciklayan teorilere verilmis tepkilere bakacagiz. kisacasi bu onsozun arkasindan iki madde daha gelecek bu basliga.
  • insanin evriminde de onemli bir rol oynamis olabilecegi dusunulen surec. bu sureci soyle aciklamaya calisalim:

    neoteny gezimize insanin evrimi ile devam edelim. elbette bu insanin evriminin bir hikayesi olmayacak. sadece insanin bu kadar kisa surede nasil olup da sempanzeyle ve sempanze uzerinden diger primatlarla olan ortak atalarindan farkli evrimlesebildigine getirilen aciklamalarin yine sadece birisine bakacagiz.

    bir onceki zihin egzersizimizde ne demistik: neoteny organizmanin cinsel olgunluga cok erken ulasmasiyla, henuz daha yetiskin bir bedene sahip olmadan cinsel olgunluga ulasmasiyla ortaya cikar demistik. bu iki yolla olabilir: ya vucudun geri kalani yavaslar ya da cinsel gelisim hizlanir. sonucta elimizde kalacak olan cinsel olarak olgun bir cocuk olsa da hangi surecin gerceklestigi evrim ascisindan onemli cunku bize turlerin ortak atalari hakkinda ipuclari verir.

    gecen sefer ornek olarak axolotlin yasam hikayesini anlatmistik. axolotl aslinda bir semenderin asla larvaliktan ya da iribasliktan yetiskinlige gecmeyen haliydi. yani genetik olarak bir semender olmasina ragmen fiziksel goruntusu bir iribasi daha cok andiriyordu. gercekte olan cinsel gelisimin yetiskinlik safhasinda degil de iribaslik safhasinda gelmesinden kaynaklaniyordu. bu elbette axolotlin sadece cinsel olgunluga erismis bir semender iribasi oldugu anlamina gelmiyor. milyonlarca yil suren dogal secilim sonunda bu erken olgunlasmis iribas tamamen farkli bir tur haline gelmis durumda. (yine de hatirlamak lazim ki dogru hormonlar enjekte edilince axolotl yetiskin bir semendere donusturulebilinir. sonucta yeryuzunde bir baskasi daha olmayan bir canli turu yaratmis oluruz. bunu alman zoolog vilem laufberger almanyada, ondan bagimsiz olarak da julian huxley ingilterede gerceklestirip axolotl hayvaninin aslinda cok gelismis bir iribas, ya da az gelismis bir semender oldugunu kanitladilar)

    simdi insane evrimine gelelim. butun bu neoteny hikayesinin insanla ne alakasi var? simdi efendim insanin evrimi ile ilgili hararetli tartismalardan birisi (insanin yuce bir varlik tarafindan yaratilmis kutsal ve ayricalikli bir varlik oldugu sasmaz ve tartisilmaz gercegi haricinde elbette) insanin beyin buyuklugu. aslinda beyin buyuklugunden ziyade insane beyninin gosterdi nerdeyse balon gibi sismek deyimine uygun bicimdeki hizli buyumesi. adeta sisip patlayacak hale gelmesi. modern insanin kafatasi diger primatlara gore bir balona benzer. simdi efendim, getirilen aciklamalardan birisi aslinda beynin sisip buyumedigi, insanin maymunlarla olan ortak atasindan ayrilmasina yol acan gelismenin cinsel olgunluga erken ulasmasi oldugu, ve bunun sonucunda da cocukluga hatta bebeklige ozgu iri bir beyine sahip oldugudur. beyin buyutmesi zor bir organ. beyin hucrelerinin yapimi da erken vakitlerde sona eriyor. dolayisiyla normal gelisme cizgisi surduren bir ortak atanin normal gelisme sureci icerisinde insaninki buyuklugunde bir beyin gelistirmesinin zor olmasi lazim. burada beynin kilogram olarak buyuklugunden degil beynin govdeye gore buyuklugunden bahsediyoruz, yoksa kilogram cinsinden beyin uretmek o kadar da zor degil. zor olsa beyni bir tondan fazla ceken mavi balina diye bir sey olmazdi. teori diyor ki, homo turlerinin sempanzeyle oaln ortak atadan ayrilmalarini tetikelyen sey erken olgunlasma olabilir. doalyisiyla sempanze ile olan ortak atamiz belki de iki ayak ustunde yuruyen, modern insana sempanzeden cok daha fazla benzeyen bir canliydi. biz neoteny vasitasiyla daha buyuk beyinli olarak gelisimimizi surdurduk sempanzeler ise olgunalsma surecini tamamlayarak daha kostak, daha kisa bacakli ve nispeten daha ufak beyinli oldular. bu teoriyi destekleyen bazi (tartismali da olsa) fosil buluntular da yok degil.

    son olarak soyleyelim ki bu teori pek cok evrim biyologu tarafindan kabul gorse de neotenynin insanin evrimindeki rolunun derecesi hakkinda anlasmazlik buyuk. neoteny buyuk beyin dahil bir cok homo sapiens ozelliginin neotenyye basvurmadan cozulebilecegini soyleyenler de az degil. kisacasi insanin evrimi konusunda pek cok noktada oldugu gibi neoteny hakkinda da anlasmazlik konsensustan daha yaygin. yine de temel olarak insanin hizli evriminin bir nevi erken olgunlasma oldugu konusunda az bucuk bir anlasma var gibi. bu konudaki destekleyici olgulardan birisi de insane yavrularinin, yani yeni dogmus bebeklerin en yakin akrabamiz olan sempanze yavruialrina oranla bile cok premature doguyor olmalari. yeni dogmus bir bebek gelisimini tamamlamamis bir genin aslinda. memeliler arasinda en premature dogum yapan canlilar arasindayiz, ve primat akrabalarimizla da aramizda epeyce bir fark var.
  • hatalara vesile olmaması için: ergin halde larva özelliklerine sahip olmak değil, tam tersidir. yani henüz daha gelişme aşamasındayken cinsel erginliğe ulaşmak demektir. üstelik ille de larva özellikleri taşımak gerekmez. yani çok aşamalı (tırtıl-pupa-kelebek, iribaş-semender gibi) gelişme göstermeyen hayvanlarda da gözükebilir. önemli olan fizyolojik açıdan yetişkin özelliklerine erişmeden üreyebilir hale gelmektir. eğer bu gerçekleşirse ve bu mutasyon kimi bireyler arasında nesiller boyunca aktarılırsa pratikte yeni bir tür gelişir. axolotl en güzel örneklrinden birisidir (çünkü görsel olarak çok çarpıcıdır) ama pek çok başka türün günümüzdeki fenotipine daha hafif seyreden bir neoteni ile ulaştığını düşünüyor işin uzmanları. koca kafalı, prematüre doğum yapan, diğer primatlara göre daha aciz yavrular doğuran, az kıllı, ve akrabalarımıza göre daha narin bir tür olmamızı neoten'ye ba[layanlar b'le var
  • neoteni veya pedogenesis

    terim olarak, canlıların, yavrudan yetişkine morfolojik ve fizyolojik değişimidir.
    canlılar, yetişkin formlarının birebir yansıması olarak değil, orantısal değişiklikler barındıran bir gelişim süreclerine sahiptir ve adeta ayrı bir türmüşçesine kadar çeşitlilik arz eden ve sonrasında gelişim süresince, yetişkin özellikleri ile takas olunan, bir takım kendine has özelliklere sahip olmaları bu konunun özetidir.

    insan üzerinden örnek verirsek, bir insan yavrusunun kafatasının tüm vucuduna oranı 2/8 iken yetişkinlikte bu oran 1/8 e düşmekte, bununla orantılı olarak bacakların vucuda oranı da 3/8 den, 4/8 e çıkmaktadır. neredeyse tüm türlerde yavruların, vucuduna kıyasla büyük bir kafa ve bu orantıdaki büyük gözler ile ayırt edilebiliyor olması ve bunun bize sevimli geliyor olması da bu sebepten tesadüf değildir.

    bu kavram üstünde durup örneklendirdiğimizde, yetişkinlik özellikleri ile oldukça farklı görüntüde yavru formları olan canlılarla karşılaşıyoruz, örneğin türün güvenliği açısından önem arz etmesine rağmen boynuzlu koyun, hayatına boynuzları olmadan başlayarak, sadece yetişkinliğe yakın bir döneminde bu özelliğe kavuşmaktadır. aslan yavruları ufak ve savunmasızken onların, yeşillik ve çalılar arasında daha kolay kamuflaj olmasını sağlayacak noktalarla bezeli tüyler ile doğup, yetişkinliklerinde bunu kaybederek, erkek olanları, klasik yelelerini geliştirir.

    dinozorlarda bu durum öylesine karışıktır ki daha düne kadar farklı bir tür olarak benimsenen birçok dinozorun, aslında ayni türün yavru formları olduğunu bugünkü araştırmalar neticesinde bilebiliyoruz. bu konuda en bilinen örnek olan triceratops ; yavru formun, türün diğer üyeleri tarafından tanınabilmesi amaçlı olarak, yetişkinlerde türe karakteristiğini sağlayan sorgucu gelişmemiş, boynuzları da yukarı doğru şekillenmiş bir şekilde hayatına başlayıp, yetişkinliğe ilerlediğinde boynuzları savunma amaçlı veya üremeye hazır bir yetişkin olduğunun göstergesi olarak aşağı kıvrılıyordu.

    bazı durumlarda canlıların yavru formlarındaki bu özellikler onların evrim süreçlerinde veya değişen çevreye adaptasyonunda, yetişkinlikte kazanacakları özelliklerden daha baskın hale geliyor ki bu koşullar gerçekleştiğinde tür, kendine avantaj sağlayan yavru veya gençlik özelliklerini kalıtsal hale getirerek, gelişim sürecindeki yetişkin fazını tamamen ortadan kaldırıyor. yanlış anlaşılma olmasın, canlı yine yetişkinliğe ulaşıyor fakat yetişkinlik özelliklerini almadan. buna neoteni diyoruz.

    peki soracaksınız kimdir bu neotenik canlılar. modern kuş türleri paedomorfozik (bkz: paedomorphosis) , yani yetişkinlik öncesi gelişiminin duraksadığı, dinozor kafatasına sahiptir. buraya kadar okuduysanız bu şoku atlatabileceğinizden de emin olarak belirteyim: tür olarak bizler, homo sapiens de neoteniktir. insan da dahil olmak üzere, goril ve şempanze gibi primatların çoğu yavru döneminde büyük bir kafatası ve görece ufak bir çene ve kas yapısı özellikleri gösterir. bu sebepten insan yavrusu ile şempanze yavrusunun kafataslarını ayırt edebilmek çok zordur. fakat diğer primatlar gelişim süreçlerinde güçlü çene kaslarını destekleyecek bağlantı noktaları için kafatası hacmi gelişimini yavaşlatırken, insanlarda çene yapısı gelişimini tamamlamadan durdurarak, büyük bir beyin için gerekli olan kafatası hacmini muhafaza eder. yani aslında beyin gücü adına, çene gücünü takas etmiş, yavru özelliklerini muhafaza etmiş maymunlarız.

    bahsi geçmişken belirteyim; tüm omurgalı canlıların da, yetişkinliğinde hareket kabiliyetinden feragat eden sünger benzeri ortak bir atanın, yavru özelliği olan hareket kabiliyetini muhafaza edenlerinden türediği de teori bazında tartışmaya açılmış bir konudur. bu muazzam durumu gözünüzde canlandırdığınıza, neoteni nin evrim ağacındaki lokomotif özelliğini anlamaya bir adım yaklaşmış oluyoruz.

    edit:imla
  • olgunlaşma süresinin yavaşlayarak büyüme için daha fazla zaman alması; büyük beyinlerin gelişiminde öenmli bir faktördür.

    olgun insan kafası ve beyni, vücudun kalan kısımlarıyla orantısız bir büyüklüğü dahil, bazı infantil (çocuksu) özellikleri barındırır.
  • birbirini tetikleyen pek çok değişimin evrimsel sürece göre çok kısa bir zaman aralığında olması devamında da evrimsel açıdan sakin geçen ve önemli bir değişim olmayan uzun denge dönemlerine girilmesi olaylarını kapsayan bir evrimsel mekanizmadır.

    birikimli seçilim ve neoteniden hangisinin ana hangisinin yan mekanizma olduğu bilim çevrelerince hala tartışılan bir konudur.

    edit: imla
  • bebeksi özelliklerin büyüdükçe değişmeyip yetişkinlikte gözükmesidir.
hesabın var mı? giriş yap