• gaziantep'e sinemayı getiren efsane adam.
  • ömer asım aksoy'un gaziantep ağzı i. ciltte "sinemacının halka hitabı" başlığında anlattığı kişi olsa gerektir.
    (ilk bölüm * gaziantep ağzıyla yazılmaya çalışılmıştır. ikinci bölüm metnin türkçe uyarlamasıdır)

    (sinemada daha önce yangın çıkmıştır. başka bir gün gene yangın çıktı sanarak korkup kaçışan ve bu sırada camları kıran halka bağırıyor)

    bire yorum, dayım dayım yangın m'olur? bi alov gördünüz kimi hemen gaçmıya kahıysaz. acık beklen baalım. gırmızı lombey orıya goyan niye gomuş? o yanda naal gaçarsez. hemim ağam siz gaçmey de bilmeysez. biri ötekini yitiy. öte de öteni yitiy. t'aların cemleri gırfıcerf oldu.her defada bi etek bellur parası veriyik.aangeslek mi yapiysez yorum? bi şey yok dedikçe ambelbeter gaçişiysez.halbundahı gırmızı lombe yandığı naal gapının yanındahılar usulladak gapıları açmalı. urgund'ahı çıkmadan arhad'ahı kimsey yitmemeli. sıreynen dofdof çıkmalı

    ----

    a birader, her zaman her zaman yangın mı olur? bir alev gördüğünüz gibi hemen kaçmaya kalkıyorsunuz. azıcık bekleyin bakalım.kırmızı lambayı oraya koyan neye koymuş? o yandığı vakit kaçarsınız. hem paşam siz kaçmayı da bilmiyorsunuz.biri ötekini itiyor. öteki de ötekini itiyor.pencerelerin camları hurdahaş oldu.her defada bir etek dolusu cam parası veriyoruz.kasten mi yapıyorsunuz? bir şey yok dedikçe daha beter kaçıyorsunuz. halbuki kırmızı lamba yandığı vakit kapının yanındakiler yavaşca kapıları açmalı, önündeki çıkmadan arkadaki kimseyi itmemeli. sıra ile bölük bölük çıkmalı.
  • memlekette doğru düzgün sinema yokken doğu'da sinema akımını başlatan adammış bu insan. ilginç hikayelerini ülkü tamer'den okumak mümkün.
    http://arsiv.sabah.com.tr/…2/25/yaz1602-10-134.html
  • türkiye'nin ilk sinematek'inin kurulduğu şehrin ilk sinema işletmecisi. yıllar sonra fiba holding tarafından gaziantep'te 1301 koltuk kapasitesi ile yeni bir nakip ali sineması kuruldu ve bugün açıldı. açılışta derviş zaim'in son filmi nokta'nın galasının yanısıra, serseri aşıklar* ve düğün filmlerinin özel gösterimi vardı. en güzeli de nakıp ali'nin sinema serüveninin anlatıldığı belgeseldi. atilla dorsay geceyi "istanbul dışında yaşadığım en sinemasal gece" olarak tanımladı ama ülkü tamer'in eksikliğine de dikkat çekmeyi unutmadı. evet nakip ali'yi yeniden gündeme taşıyan ve hikayesini kaleme alan ülkü tamer idi ama sağlık sorunları nedeniyle katılamamıştı. hüsnü özyeğin'in "ben 6 yaşımdan beri sinemaya gidiyorum" sözleri en azından beni gülümsetti. şevval şam fonda eski türk filmleri eşlik ederken yeşilçam şarkıları söyledi ve geceye çok yakıştı. projede emeği geçen fiba yk üyesi ve bir gaziantepli olan murat kazaz'ın mikrofonu çalışmayınca salondan "nakip ali'yi geçti", "nakip aliiiiii seeeessss" sesleri yükseldi ve bir küçük aksaklık spontane bir espriye dönüştü. nakip ali'nin sinemasında teknik imkansızlıklar nedeniyle filmler sık sık koparmış, elektrik gidermiş vs. bu tip beklenmedik aksaklıklar ve kesintiler için "nakip ali'yi geçti ha" ifadesi zaman içinde bir deyim haline gelmiş.

    belgeselde en çok güldüren hac filminin hikayesi oldu. sofuların sinema caiz değildir baskılarıyla başetmek için önce müftüyü ve şehrin imamlarını bağevinde toplayıp mükemmel bir şekilde ağırlamış. muhtemelen imamlar vaazlarında bu filmden bahsedince halk daha film gelmeden filmi sormaya başlamış. bu filme 3 kere giden yarı hacı, 7 kere giden tam hacı olacak diye de bir söylenti yayılmış, fakat bu kendiliğinden olmuş, makinistin anlattığına göre buna sonra kendileri de inanmaya başlamışlar. film gösterime girdikten sonra insanlar akın akın, ibriklerle, seccadelerle filme gelmeye başlamış, 100 gün izlenmiş ve en uzun süre gösterilen film olmuş. okur yazarlık oranını artırmak için kurs belgesini getirene sinema beleş kampanyası var bir de. antep savunması sırasında bombacı ali lakabıyla tanınması da bir başka özelliği, el bombalarını o imal edermiş. muhtemelen atilla dorsay'ın katkısı ile bu belgesel televizyonlarda gösterilecek. sinemaseverlere izlemelerini tavsiye ederim. onat kutlar'ın deyimi ile sinema bir şenliktir ve bu şenliği taşraya getiren cesur insan artık ölümsüz.

    http://arsiv.sabah.com.tr/…2/25/yaz1602-10-134.html

    http://www.facebook.com/…php?gid=15475382318&ref=ts
  • 1891 yılında gaziantep'te doğan ve 1969'da yine gaziantep'te ölen nakip ali zamanının çok ötesinde bir şahsiyetti. bir insanın ömrüne bir çok insanın başarısını sığdırdı. halkını toprağını severdi, antep savunmasında büyük atılımlar gösterdi, gazi madalyası vardı ve kurtuluş savaşında "bombacı ali" olarak görev yaptı. gaziantep'te elektrik yokken o sinemayı getirdi ve insanlara sevdirdi. daha sinemayla yeni tanıştırdığı insanlara belgeseli gösterdi. new york'taki türk camiisini konu alan bu belgesel halktan büyük ilgi gördü ve iki sene gösterimde kaldı, hatta bu belgesele gösterilen ilgilinin namının çevre illere de yayılması üzerine daha sonra oralarda da gönderildi. bir çok musiki sanatçısının, tiyatro kumpanyasının antep'e gelmesini sağladı. halkın sevgisini kazandı çünkü onlardan biriydi. hac konulu film getirtip cami hocalarının da icazetini alarak yaşlıların sinemaya tekrar tekrar gelmelerini sağladı. sessiz film döneminde anında çeviri yapılmasını ve altyazıların film sırasında sesli okunmasını sağladı. okuma yazma kursuna kaydolanların ücretsiz sinema izlemelerini sağladı. genç yaşlı herkesi düşünüyordu. ülkü tamer'in ve ömer asım aksoy'un kitaplarında birebir onunla ilgili anılar bulunmakla beraber avni anıl'ın nakıp alinin mümtaz bir şahsiyet olduğuna dair bir sözü de mevcuttur. nakip ali'nin hayatından esinlenerek 2005 yılında sinema bir mucizedir filmi çekilmiş ve nakip ali'yi kadir inanır canlandırmıştır. kurduğu nakip ali sineması 90'lı yılların sonunda belediye tarafından yol açmak için yıkılmış fakat 2008 yılında fiba grup açtığı sinemayı nakip alinin adına ithaf etmiştir. 2009 yılında oğlu doğan nakıpoğlu başkanlığında "nakıpsad" nakıp ali kültür ve sanat derneği kurulmuş ve gaziantep'te kültür ve sanat faaliyetlerinde bulunup insanların sinemaya olan ilgisini artırmak için derneğin, ayda bir sinemanın bir salonunda halka açık sanat filmleri gösterimi yapma gibi faaliyetleri vardır.
  • ülkü tamer'in yaşam hatırlamaktır - anılar kitabı'nda anlattığı gaziantepli efsane kişiliktir.

    "kentte son günümdü. ertesi akşam trenle istanbul'a dönecektim. o gece annemle babam sinemaya götürdüler beni. nakıp ali'nin sinemasına.
    “iki film birden” izledik. sinemadan çıkarken, nakıp ali (nakipoğlu) beni gördü. “nasıl, beğendin mi filmleri?” diye sordu.
    “beğendim ama, gelecek program çok güzel. onu kaçıracağım,” dedim.
    “niye?” dedi nakıp ali. “önümüzdeki hafta oynatacağız.”
    “ben yarın akşam istanbul'a gidiyorum,” dedim.
    “talihine küs,” dedi nakıp ali.
    ertesi sabah dokuzda bizim kapı vuruldu. açtım. bir adam. “nakıp ali seni istiyor,” dedi.
    sinemaya gittim hemen. nakıp ali kapıdaydı. “gel, otur,” dedi. salonda bir koltuğa oturttu beni. görmek istediğim filmi on iki yaşındaki o çocuk için, sadece benim için oynattı.
    ----------
    türkiye'de ilk sinematek istanbul'da kurulmadı. antep'te kuruldu. “gaziantep sinema tiyatro derneği”ydi adı. (o zamanlar, 5o'lerin sonlarında, “sinematek” sözcüğünün varlığından bile habersizdik.) sevgili orhan barlas'la “anteplilere güzel filmler izlettirelim” diye bu derneği kurmuştuk. rauf kutlar da bizi destekleyince, nakıp ali'ye gittik.
    nakıp ali. “hayırlı bir iş yapıyorsunuz, sinemam sizin. ne zaman isterseniz kullanın,” dedi.
    adana'ya film almaya gittim. işletmecileri dolaştım. istediğim filmleri bulamıyordum. sanat filmi deyince neler neler koyuyorlardı önüme. sonunda akıllı bir işletmeci, “haa,” dedi, “sen edebi film istiyorsun.”
    yanımda carol reed'in adalar sürgünü'yle döndüm antep'e.

    derneğimizin açılış gecesi geldi çattı. nakıp ali'nin sineması tıklım tıklımdı. kültürle ilgili bir etkinlik olduğu için, valinin önerisiyle, milli eğitim müdürü bir konuşma yapacaktı filmden önce.

    müdür sahneye çıktı. içkiliydi. “sayın vali, sayın vali'nin hanımı, sayın savcı, sayın savcı'nın hanımı,” diye söze başladı. sonra, “bunlar bir dernek kurmuşlar. film gösterip halkın kültür düzeyini yükselteceklermiş. insan sinemaya niçin gider? insan sinemaya baldır bacak görmek için gider,” dedi, indi.
    donakalmıştık. birdenbire nakıp ali fırladı sahneye. “ben,” dedi, “bu bölgenin en eski sinemacısıyım. tahsilim yok. ama bildiğim bir şey var. insan sinemaya gider ve orada görmek istediğini görür. kimileri sinemaya güzel şeyler görmek için giderler. onlar güzel şeyler görürler. kimileri de sinemaya baldır bacak görmeye giderler. onlar da sadece baldır bacak görürler.”
    alkışlar arasında film başladı.
    ertesi gün orhan barlas'la oturup bir bildiri kaleme aldık, milli eğitim müdürü'nü kınadık. bildirimizi de vasıf güllüoğlu'nun baklavacı dükkânının camekânına astık.
    boşuna zahmet etmiştik aslında. nakıp ali'nin söylediklerine ne ekleyebilirdik ki!

    ------

    nakıp ali, güney doğu anadolu'da sinema açan ilk kişiymiş. ahşap asri sinema (sonradan “altı beton, üstü beton nakıp sineması” oldu) açılınca, antepliler bu yeniliğe büyük ilgi göstermişler. nakıp ali, “sinemam öğrencilere bedava. büyükler de gece okuluna yazılıp müdürden kâğıt getirirlerse, onlara da bedava,” demiş. koca koca adamlar, sinemaya gidebilmek için gece okuluna yazılıp okuma yazma öğrenmişler.

    -----

    nakıp ali, yine çocukluğumda, belediye'ye başvurdu. bilet fiyatlarını 25 kuruştan 35 kuruşa çıkarmak için.
    belediye'den yanıt geldi: “sinemana kalorifer yaptırırsan, koltuklan marokenle kaplatırsan, olur.”
    nakıp ali belediye'yi bastı o gün:
    “ulan, pazarda biber kendine kalorifer mi taktırdı da 8 kuruştan 10 kuruşa çıktı! patlıcan kendini marokenle mi kaplattı da 12 kuruştan 20 kuruşa çıktı!”

    nakıp ali'siz bir antep yine antep olurdu herhalde, ama bir başka antep olurdu.
hesabın var mı? giriş yap