• günümüz teknolojisi, nükleer enerjiyi ancak nükleer bir tepkimede ortaya çıkan ısının suyu ısıtarak* buhar oluşturmasına, onunda hareket enerjisine çevrilmesine izin vermektedir. bu kadar lame bir yöntem, nükleer enerji adına pek umut vermemektedir.
  • (bkz: reaktör)
  • ülkemizin denizaltılarında olmasını dilediğim enerji. bizimkiler dizel-elektrik. bu yüzden havaya bağımlılar. suyun altında kısa bir süre kalabiliyorlar sonra su yüzüne çıkmak zorundalar (bkz: ördek). nükleer denizaltılar ise su altında günlerce kalabilir.
  • dunyanin ileri gelen ulkelerinin cogunun artik yapilandirmaktan vazgectigi enerji turu. en son ornek olarak belcika da uzun vadeli nukleer enerji planlarini askiya alirken, bizim ulkemizin ileri gelenleri alternatif dogal enerji projelerine yonelmek yerine hala bu enerjiyi kullanalim mi, kullanmayalim mi gibi abidik tartismalar yurutmektedirler.

    edit: gencmisiz, yeşil heyecanla bırbır etmişiz. konu ile ilgili yorumumu askıya alıyor, yorumu pragmatik uzmanlara bırakıyorum.
  • tüm enerji kaynakları arasında en güvenli ve verimli kaynaktır. şu anki ilkel dönüştürme yöntemlerimizle bile güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve (bence en zararlısı olan) hidroelektrik enerjiden daha fazla verimsunmaktadır.
    nükleer enerji hakkındaki şüpheler belli başlı birkaç konu üzerinde yoğunlaşmaktadır. bunlar radyasyonun zararları, reaktör güvenliği, olası bir kazanın sonuçları, atıklar ve maliyettir.
    radyasyonun etkisi: radyasyon sanıldığı kadar tehlikeli değildir demekle başlayacağım. garip gelebilir ama gerçekten de bir nükleer reaktörün açığa çıkardığı radyasyon, ki yaklaşık 0.01 mrem civarındadır (açıklayıcı olması için bir miliremin(mrem) 1/8000000 kanser riski anlamına geldiğini söyleyebilirim). bu ise, her gün, yaşadığımız çevreden aldığımız radyasyon (doğal radyasyon) değerinin (0.9-1.1 mrem) çok altındadır. bu da günlük kanser olma potansiyelimizde (kimyasal ve genetik faktörlerle bvirlikte hesaplandığında) milyardabir bir artıa neden olur ki, bu risk sürekli etkisi altında olduğumuz binlerce kanser yapıcı etkenin yanında kolaylıkla ihmal edilebilir.
    reaktör güvenliği: reaktörde birşeyler ters gittiğinde, radyasyonun doğaya yayılmasını engelleyecek pek çok faktör vardır. bunların en önemlisi ve en sağlamı, (genel kullanımda olan westinghouse basınçlı su reaktörleri ve kaynar su reaktörlerinde ) 4,5-5 m kalınlığında, yoğun çelik içerikli beton koruma kabuğudur. bu kabuk, reaktör ve santral 10 şiddetinde bir depremle ters dönse, üzerine bir boeing 747 çakılsa, kabuğun üzerinde onlarca kilo tnt patlatılsa bile en küçük bir sızıntıya izin vermeyecek şekilde dizayn edilmiştir. kabukta çelik oranı o kadar yüksektir ki, betonu çeliğin arasına sokmak için özel yöntemler geliştirilmek zorunda kalınmıştır. ikinci önleme sistemi, beş adet olan, elektrik kesintisi ihtimaline karşı ikisi dizel motorlarıyla çalışan kor soğutma sistemidir. bu sistem, herhangi bir soğutucu kaybı durumunda reaktör korunu soğutarak kor erimesini engellemektedir. üçüncü sistem, seramik hale getirilmiş uranyum oksitten yapılmış korun kendisidir. seramik uranyum oksit, erimeye son derece dirençli ve tepkimeye girmeyen bir maddedir. dördüncü sistem, bir kor erimesi durumunda buharlaşan soğutucunun yarattığı basıncın koruma kabuğunu çatlatmasını engelleyen kabuk içi soğutma sistemidir. bu, hem dış kaynaklardan hem reaktör içi depolardan beslenen, havaya soğuk su püskürten sistemler ve buharı soğuk su dolaşan boruların üzerine üfleyen vantilatörlerden oluşmakta ve en az ikisi elektrikli ikisi dizel motoruyla çalışan yedeklere sahip bulunmaktadır. bir diğer sistem kor erimesiyle ortaya çıkan buharın zirkon alaşımlı kontrol çubuklarıyla tepkimeye girmesinden oluşacak hidrojenin patlayarak koruma kabuğunu kırmasını engellemek için, hidrojeni kontrollü şekilde yakacak kıvılcım çıkarma sistemleridir. bunun gibi pek çok sızıntı önleyici sistem bulunmaktadır(kısa kesmeye çalışıyorum entrinin boku çıkmaya başladı).
    olası bir kazanın sınuçları: olası bir kazada, reaktör kabuğu (çernobildeki özel bir durumdur) bütün radyoaktif materyali ieride tutacak, soğutma suyu boruları ya da diğer çıkışlardan oluşacak kaşçaklar da önemli bir radyasyon etkilenimine yol açmayacak kadar düşük düzeyde kalacaktır. çernobilde olan ise, bir reaktörün başına gelebileek olan en kötü şey olan reaktör kabuğunun kırılmasıydı. bunun nedeni de, buhar soğutma sistemlerine oara harcamak istemeyen rusların, koruma kabuğunun kalınlığını düşürüp içini buzla kaplamalarıydı.
    atıklar:atıklar, nükleer enerjinin "en çözülmüş sorunu"dur. atıklara yapılan, onları kayaya (çözünmez cam bloklara) dönüştürüp, sağlam bir biçimde, 600-800 m derinlikte kayalar arasına gömmektir. bu durumda kayalar arasına sabitlelen radyoaktif atık milyonlarca yıl yerinden kıpırdamayacak bir kaya parçası halini alır.
    maliyet:her ne kadar nükleer enerji alanında koyulan sıkı kurallar başlangıç maliyetinin çok yüksek değerlere tırmanmasına sebep olsa da güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve hidroelektrik enerjiyle karşılaştırıldığında enerji birim fiyatı son derece makuldur.
  • (bkz: nukleer enerji/#678172) donanmamızdaki denizaltılar havadan bağımsız yakıt piliyle çalışmaktadır, dizel elektrikler en son 1980lerde hizmet dışı bırakılmışlardır. nükleer enerjinin donanmamız denizaltılarında kullanımı ekonomik değildir zira donanmamızın ihtiyacı hafif ve çevik saldırı denizaltıları yönündeyken, nükleer denizaltılar reaktörün boyutu yüzünden büyük ve ağır olmaktadırlar. nükleer itmeli ağır saldırı ve balistik füze denizaltıları (yani uss los angeles ve uss ohio sınıfı platformlar) donanmamız ihtiyaçlarının üstünde ve aşırı pahalı opsiyonlardır.
  • temizligi tam olarak da belli olmayan enerji sağlayıcısı. kuresel ısınmayı gercekten azaltabilmesi icin yaklaşık 2000 tane yeni reaktor ve trilyon dolarlar lazımdır. ulaşım vb. gibi durumlarda petrole ihtiyacı kesinlikle azaltmayacak ve elektrik üretimi için en temiz yakıt olarak bilinen doğal gazın yerini alacağı için bir bakıma boşu boşuna nükleer enerjiye geçilmiş olunacaktır. bunun yanında kurulumunun her aşamasında çeşitli yakıtlar harcanacağı için yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldığı 4-5 kat daha kirli kalır. ayrıca nükleer enerjinin yaygınlaşmasıyla, yeni oluşacak olan nükleer atıkların muhafaza edileceği yer sıkıntısı yaşanmasına neden olacaktır. teknolojinin de gelişmesiyle, nükleer atıkları tekrar kullanma şansı doğsa bile bunun güvenilirliği tam açık değildir.
  • nükleer atıklar, çözülmüş bir sorundur!

    1-nükleer atıklar, kimyasal atıkların aksine, zehirliliğini zaman içinde kaybeder. bu atıklar (ki bu gerçekten de bir kaç gram uranyum değildir, daha büyük miktarda ama çok daha kararsız izotoplardır), uranyum gibi 4,5 milyar yılda değil, bir kaç yıldan bir iki milyon yıla kadar olan bir sürede yarılanırlar ve radyoaktivitelerini yavaş yavaş kaybederler.

    2-nükleer atıkların depolanma şekli şudur: silikonla birlikte eritilip "camlaştırarak" (bilmeyenlere: cam, suda çözünmez!) yeraltı suyu hareketinin yılda bir kaç santim olduğu "taban kayasına" gömülürler. bu durumda, en kötü olasılıkla nükleer atıktaki radyoaktivitenin içilebilecek bir su kaynağına ulaşması bir kaç milyon yıl almaktadır. türkçesi: kamyonla taşınıp bir çukura dökülmezler.

    ayrıca nükleer enerjinin yüksek olan, başlangıç maliyetidir. ilk inşa tamamlanıp (eğer sürekli dava açıp oturma eylemi yaparak işi yavaşlatıp inşaat süresini kat kat uzatmazlarsa bu süre en fazla iki yıldır) işlteime geçildikten sonra, nükleer santrallerin bakım ve işletim giderleri son derece düşüktür. (hidroelektrik santrallerin en az bir kat, fosil yakıtlı santrallerin ise kat kat altında.)

    at gözlüğümüzü çıkarıp bilimsel verilerle konuşan kaynakları inceleyelim lütfen.
  • tüm dünya'da artan uranyum fiyatları -ki bir dönem ucuz olmasının nedeni olarak da 1950/60'larda soğuk savaşın tüm hızıyla sürdüğü dönemlerde nükleer silahlar için üretilen bol bol uranyum olduğunu okumuştum bir kaç önceki bir milliyet gazetesi'nde- ve ayrıca uranyumun da petrol gibi yakın bir gelecekte (national geographic türkiye'nin ağustos 2005 sayısına göre 50 yıl içinde) tükenecek olması gibi nedenlerle şimdiye kadar bu işe kalkışmamış olan türkiye'nin şimdiden sonra da kalkışmamasının gayet hayırlı olacağını düşündüğüm iş.
    kaza riskleri ve cama dönüştürülse bile yine oraya buraya savrulacak atıklardan bahsetmiyorum bile...
  • zehirli ateş. (bir zamanlar bir önceki entryde yazan "sihirli ateş" e atfen)
hesabın var mı? giriş yap