mystic
-
super ice tea ureticisi firma.
buyuk cam siselerde harika bir buzlu cay uretiyorlar ama en sevdigim ozellikleri kapaklari.
guzel bir pazarlama fikri olarak kapaklarinin atina kendi bulduklari deyimleri daire seklinde yaziyorlar....
mesela:
"make your words sweet, you might have to eat them" -
(bkz: sacrifice)
-
lacoste'un son sezonda ürettigi converse modeli ayakkabi.
bej, bordo-bej, mavi-bej ve siyah renkleri 2005-2006 sonbahar-kiş sezonda mevcuttur. -
bir sylvia plath şiiri:
the air is a mill of hooks----
questions without answer,
glittering and drunk as flies
whose kiss stings unbearably
in the fetid wombs of black air under pines in summer.
i remember
the dead smell of sun on wood cabins,
the stiffness of sails, the long salt winding sheets.
once one has seen god, what is the remedy?
once one has been seized up
without a part left over,
not a toe, not a finger, and used,
used utterly, in the sun's conflagration, the stains
that lengthen from ancient cathedrals
what is the remedy?
the pill of the communion tablet,
the walking beside still water? memory?
or picking up the bright pieces
of christ in the faces of rodents,
the tame flower-nibblers, the ones
whose hopes are so low they are comfortable-----
the humpback in his small, washed cottage
under the spokes of the clematis.
is there no great love, only tenderness?
does the sea
remember the walker upon it?
meaning leaks from the molecules.
the chimneys of the city breathe, the window sweats,
the children leap in their cots.
the sun blooms, it is a geranium.
the heart has not stopped. -
türkçesi:
çengellerden bir değirmendir hava –
cevapsız sorular, yazları çamlar altındaki
siyah havanın kokmuş dölyataklarında
öpüşleri dayanılmazcasına batan
sinek misali boğulmuş ve ışıldar.
anımsarım
tahta kulübelerdeki güneşin ölü kokusunu,
yelkenlerin katılığını, o uzun tuzlu sarmal çarşafları.
insan tanrı’yla karşılaşmışsa, neye yarar ilaç?
insan bir kere arızalanmışsa
ve hiçbir parça geriye kalmamışsa,
ne bir ayak parmağı, ne bir parmak, ve aşınmışsa,
büsbütün aşınmışsa, güneşin o büyük yangınında, lekeler
yayılmışsa o kadim katedraller boyunca
neye yarar ilaç?
komünyon âyininin hapı,
durgun sular boyunca yürümek? hafıza?
ya da kemirgenlerin suratına karşı
toplamak isa’nın ışıklı parçalarını,
uysal çiçek kemiricileri, ki ferahtırlar
umutları öyle küçük olduğundan –
klematisin sapları altındaki
o küçük, yıkanmış yazlığındaki kambur.
büyük aşk yok mudur, sadece şefkat mi vardır?
anımsar mı deniz
üstünde yürümüş olanı?
moleküllerden sızar anlam.
nefes alır şehrin bacaları, terler pencere,
sıçrar çocuklar yataklarında.
çiçek açar bir sardunya olan güneş.
daha durmadı yürek.
(1963)
sylvia plath (1932-1963, abd)
çeviren: ismail haydar aksoy -
http://haber.stargazete.com/…duracaksin/yazi-858442
galiba günün sonunda “organize işler yerli değil, ‘üstün akıl’ işi” diyen tek ben kalacağım...
tek kalsam da fark etmez. sonuçta bildiklerimden hareketle aklımın gösterdiği yolda tek başına kalmak bana fazla ters gelmez...
washington post (wp) gazetesi, cıa’de çalışırken elinin altındaki belgeleri güçlü bir flash-diske kaydedip ‘düdük çalıcı’ olmaya karar veren edward snowden’in sağladığı yeni bir belgeyi açıkladı. belgeye göre, abd’nin nsa istihbarat örgütü başka ülkelerdeki telefon görüşmelerini çok kapsamlı biçimde kayda alıyormuş...
‘mystıc’ adlı bir programla yapılıyormuş bu işlem. görüşmelerin kaydı bir ay muhafaza ediliyor, istendiği zaman o bir ay içerisindeki herhangi bir kayda erişilebiliyormuş...
yine aynı haberden, ismi verilmeyen bir ülkenin bütün telefon görüşmelerinin mystıc marifetiyle kayda alındığını öğreniyoruz... siz bunu “en az bir ülke dinlendi” diye anlayınız... ayrıca, “bir aylık görüşmeler muhafaza ediliyor, sonra yenileri onların üzerine kaydediliyor” bilgisini de, “önemli kişilerin görüşme kayıtları istenildiği zaman ulaşılmak üzere ayrı bir belleğe kaydedildikten sonra” ihtiyati uyarısını da göz önünde tutmalısınız...
artık dünyamız böyle bir dünya...
gazete haberinde geçen, nsa tarafından bütün telefon görüşmeleri kayıt altına alınan ülke hangisi olabilir?
otomobiliyle ters yola girmiş, üzerine üzerine gelen araçlara korkuyla bakarken, radyodan işittiği, “bir araç yanlış yola girdi, her an kaza olabilir” anonsunu duyunca, “ne biri yahu, hepsi, hepsi”diye bağıran adam gibi, benim de içimden, “ne bir ülkeyi yahu, hepsini, hepsini” diyesim geliyor, ama...
neyse, ben yine tek ülke teorisi üzerinde durup aynı soruyu sorayım: o ülke hangisi olabilir?
evet, ben de sizlerle aynı kanaatteyim... hele önceleri siyasilerle yetinilirken son zamanlarda dubai ile nijerya ülkeleri isimlerinin de araya sıkıştırılmasıyla türkiye’nin ileride başını ağrıtacak ithamlara malzeme haline getirilmesinden sonra kanaatim daha da pekişti.
yerli olmayan bir el, ortamı karıştırıyor gibi...
sadece bizde yaşanmıyor bu tür karmaşık olaylar. demokrasisi ‘kaya gibi’ bilinen ingiltere’de, politikacı chris huhne’nin başına gelen olay gözümün faltaşı gibi açılmasına yol açınca, konuyu buraya taşımaktan kendimi alamamıştım.
liberal demokrat parti’nin genel başkanlığına oynayacak nitelikte bir politikacıydı chris huhne... koalisyon hükümetinde çevre bakanlığı koltuğunda oturuyordu. evliyken gönlü bir başkasına kayınca, eşi, yıllar öncesine ait bir yanlışını gazete manşetine taşıdı. meğer huhne, yeni bir ceza alması halinde ehliyetine el konulacağı için, karısını kendi trafik suçunu üstlenmeye ikna etmiş...
olaydan on yıl sonra adamı yargıladılar ve hapse mahkum ettiler... iyi mi?
huhne’nin durumunu şimdi hatırlamamın sebebi, bakan iken istihbarat örgütlerinin aşırılıkları konusuyla ilgilendiğini şu yakınlarda öğrenmem... nsa ile ingiltere’deki işbirlikçisi gchq örgütünün karışık işler yaptığı iddiasının peşindeymiş huhne...
bu merakı dinlemeye takılınca karşısına daha genç ve alımlı bir kadın çıkarıp adamın eşiyle arasını açtılar... bir muhabiri aldatılmışlık hissi yaşayan eşin başına musallat ettiler... sonra da on yıl önceki bir trafik cezası yüzünden mahkemeleri devreye sokup... huhne’yi siyasetin dışına ittiler...
uçuk kaçık bir iddia olurdu bu... böyle şeylerle iyi yazılmış senaryolarla çekilen dizilerde karşılaşılıyor...
kocaman kulakların yabancı ülkelere çevrildiği... mystıc adlı programla ülkelerdeki cep telefonlarının dinlendiği... dinlemelerin içinden işe yarayacakların ayrı bir belleğe kaydedildiği, geriye kalanların bir ay muhafaza edildiği, istenildiği zaman aranan seslerin o kayıtlar içerisinden çıkartılarak servis edildiği...
“senaryodur, senaryo, bu işlerde ‘yabancı el’ aramak zinhar yanlıştır” diyeceğim, ama wp haberini ne yapacağız o zaman?
en iyisi ben burada durayım. -
2009'da amerikan istihbarati nsa tarafindan yurutulmeye baslanmis projedir.
edward snowden tarafindan sizdirilan belgelerde, mystic sisteminin,
bir ulkenin tum telefon gorusmelerini kaydettigi, 30 gun kayitta tuttugu ve ise yararlarinin kaydedilip, digerlerinin silindigi ,
belirtilmis.
http://www.washingtonpost.com/…dc9210f19_story.html
elbette, turkiye'de devlet yetkililerin kullandigi kriptolu telefonlar vardi, onlar bu sistemle dinlenemezdi. onun icin de yerel yardim gerekli idi ve abd merkezli bir cemaat bunu sagladi. -
yeni piyasaya giren yerli kedi ve köpek maması markasıdır. hermos pet food tarafından üretimi yapılmaktadır.
-
kedi mamaları sokak kedileri için ideal ve besleyici .
-
içerikleri oldukça kaliteli ve tam bir fiyat performans ürünü duruyor, ancak türkiye'de ki kontrollerin eksikliği malum olduğu için üzerinde yazanlar gerçekten içeriğiyle birebir örtüşüyor mu emin olamıyorum. bunu kanıtlamak için sunabilecekleri bir yol varsa, içeriği doğruysa, gönül rahatlığıyla herkese önerilebilinir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap