• kendisiyle edebiyat dersinde ödev olarak verile oguz atay'ın bir bilim adamının romanı adlı kitapta tanıştım. bütün sınıf gibi ben de hayran kaldım. keşke onun gibi bir bilim adamı, bir profesör olabilsem ama doğustan gelen bişey bu. onun araştırmalarının kitaba aktarılması sayesinde türkçemizde ki çocuk kelimesinin esas anlamının domuz yavrusu oldugunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. mustafa inan için ne söylesem az.merak edenler oğuz atay'ın kitabını mutlaka okusunlar
  • ismi istanbul teknik üniversitesi maslak kampüsündeki ana kütüphane'ye verilmiş olan hoca...
  • mekanik biliminin en saygın isimlerinden.
    kitapları halen okutulur
  • tem otoyolunun izmit civarindaki dev viyaduklerden birine ismi verilmis hoca
  • cisimlerin mukavemeti kitabi superdir...bi nevi muh bible...insaatcilar icin ozellikle
  • teknik universite*'de ilk doktorayi yaptirmis olan bilim adami.
  • "matematik bir bakima tembelligin en ustun sanatidir." lafinin sahibi.
  • götümden sallamış olmayayım; okuyalı çok oldu, karıştırıyor olabilirim.
    süleyman demirel anlatmıştı. vaktiyle demirel öğrenciyken (1954 - 1955 falan) mustafa inan da öğretim üyesi (herhalde bölüm başkanı belki de rektör). bir şekilde olaylar gelişir, öğrenciler bir sınava girmeme tehdidinde bulunurlar, mustafa inan durumu öğrenince öğrencilere "nasıl istiyorsanız öyle yapın, çok çok inşaat bölümü bu yıl mezun vermez" anlamında bir şeyler söyler. öğrenciler mustafa inan'ın kararlı tutumunu görünce eylemlerinden vazgeçerler, itü inşaat bölümü o yıl aralarında demirel'in de olduğu öğrencileri mezun verir.

    ~
    fleurquin demirel'in 1948 mezunu olduğuna dair mesaj attı. vikipedi'ye baktım mezuniyeti şubat 1949. muhtemelen bahsettiğim olay neticesinde yarım dönem geç mezun olmuş. dolayısıyla olay 1954-1955'te değil. 1948 gibi gerçekleşmiş olmalı. demirel'in 20'lerin ortasında doğduğunu biliyordum. buradan 40'lar bitmeden mezun olması gerektiğini hesaplayabilmeliydim. demirel 54'te dsi barajlar dairesi başkanı, 55'te dsi genel müdürü olmuş.
  • " cumhurbaşkanı sayın süleyman demirel, itü’de hocası olan mustafa inan ile ilgili anılarını bilim ve teknik dergisine anlattı:
    - profesör mustafa inan’ın öğrencisiydiniz. onunla ilgili neler söylemek istersiniz.
    - profesör mustafa inan eskiden yüksek mühendis mektebi olan istanbul teknik üniversitesinde önce mukavemet, sonra elastisite hocamız oldu. kendisinden mühendisliğin temeli olan mukavemeti öğrendik. bir eşsiz hocaydı, bir eşsiz insandı. daha sonra rektörlük yaptığı yıllarda yakın münasebetimiz olmuştu. kendisi herkes tarafından saygı gören bir kişiydi. çok eşsiz bir kafaydı. anlattığı her şeyi çok güzel anlatırdı. kendisinden mukavemet dersi okuduğumuz günlerden bu yana aradan 47-48 sene geçti, hâlâ hocanın kirişin ortasına bir yük koyup. onun momentini çıkarışı gözümün önümde. maalesef çok erken edebiyete intikal etmiştir. öyle bir yüreğin, öyle bir güzel insanın bu dünyayı terketmiş olmasına üzülürüm. bizim münasebetlerimiz, kendisinin bize ders okutmadığı senelerde de devam etmiştir. kendisine her zaman çok saygıyla yaklaşmışızdır ama bütün dertlerimizi de çekinmeden kendine söylemişizdir.
    - böyle bir anınız varsa bize anlatabilir misiniz?
    - çok iyi hatırlıyorum bizim sınıfın mümessili hasan vardar benim çok iyi arkadaşımdı. hasan bizim sınıfımızın çok sevilen bir öğrencisiydi, birinci sınıftan son sınıfa kadar mümessil olmuştur. ben de o sınıfın iyi öğrencilerinden biri idim. hoca beni severdi. bütün hocalar severdi ama mustafa bey özel şekilde severdi. biz yüksek mühendis mektebinin altıncı sınıfını (itü’nün beşinci sınıfını) okuduk. diploma projesi verdiler, son sömestrde diploma projelerini yaptık. ancak, diploma projelerini yaparken “hararet makinaları” dersine girmedik. onaltı saatlik bir dersti. bize hocalar geldiler ve dediler ki “diploma projelerinizi kabul etmiyoruz, bu dersi okumadan da sizi mezun etmiyoruz”. biz belki çare bulur diye hasan’la hocaya gittik, hoca bizim ağlama duvarımızdı. “çocuklar bizi gönderdiler, mustafa hoca buna bir çare bulur dediler” demeyi düşünüyorduk. gittik, hoca “gelin, gelin oturun” dedi ve devam etti “bakın ben size bir şey söyleyeyim, nihayet itü bir sene mezun vermemiş olur, yaptığınız yanlıştı” dedi. biz de biliyoruz aslında yanlış olduğunu ama bunu telafi etme imkânımız yok. “çocuklar altı ay sonra gelin” dedi. biz hocadan bir şey umarken o bize nasihat verdi ama hoca haklıydı. kendisin rahmetle anıyorum. saygıyla anıyorum.

    okul dediğiniz ister üniversite olsun, ister diğer eğitim kurumları olsun, sadece bilgi öğrenilen yer değildir. böyle mümtaz, seçkin kişiler öğrenci üzerinde aradan elli seneye yakın zaman geçse de böyle güzel bir tesir bırakır. hâlâ kendisinden heyecanla söz edilen bir hocadır.
    - mustafa inan’ın sanat ve edebiyata da ilgi duyduğunu biliyoruz bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
    - çok kabiliyetli bir insandı. sohbeti hoş, gönlü herkese açık, herkese yardım etmeye çalışan biriydi. sevilmek hiç kolay bir şey değildir. sevgilimizdi, allah rahmet eylesin.
    - tanıyan herkes ondan aynı sevgiyle bahsediyor. herhalde o heyecanını da hiç yitirmemiş bir insandı. öğrenme ve öğretme coşkusunu hep taşıdığı söyleniyor.
    - ben onların parlak bir öğrencisi olarak daha sonra öne çıktım. mühendis mektebini bitirdikten dört beş sene sonra türkiye’nin en büyük yatırım kuruluşlarından birinin başına geldim. ankara’ya geldiğinde beni hep arar bulurdu. artık onun öğrencisi değil kardeşi gibiydim. kendisini rahmetle anıyorum. böyle bir yazı hazırladığınız için size teşekkür ederim."

    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/…dami/s-314-74.pdf
hesabın var mı? giriş yap