• genetik olarak modifiye edilmis bitkiler sektorunde kocaman bir sirket. ole ki bi zamanlar buraya alinan arastirmacilar biyo-muhendislik camiasinin dream teami olarak kabul edilirdi.
  • 1998'de avrupa'ya açılma girişimleri sırasında 1,6 milyon dolarlık bir reklam kampanyası düzenleyerek insanlara gıda biyoteknolojisinin gelecek nesilleri doyuracak tek yol olduğunu yutturmaya çalışmış firma.

    verdiği ilanlarda genetiği değiştirilmiş bitkilerin yaygınlaşmasını gerektiren nedenleri sıralarken "kendinden* pestisidli" bitkilerin tarım kimyasalları kullanımını azaltacağını, bu sayede aşırı azotlanma, toprağın zehirlenmesi ve benzeri kötü etkilerin azalacığını iddia ediyor.

    yüzeysel yaklaştığımızda kavram güzel fakat bu açgözlü firmanın, genetiği değiştirilmiş bitkilerin insanlar üzerindeki etkisini veya gelecek nesillerin gıda kalitesini de pek düşündüğünü zannetmiyorum.
    ayrıca vandana shiva'nın dediğine göre monsanto ironik bir şekilde gelirinin en büyük kısmını tarım kimyasalları satışından elde ediyor. bu da ikiyüzlülüğün belgesi.
  • bir adet company. bu company kelimesi, globalleşmenin pislik yüzünü daha iyi ifade ettiği için özellike tercih ettim. globalleşmenin pislik yüzü de ne ola ki, ne güzel hepimiz aynı müzikleri dinliyor, aynı filmleri izliyor, aynı kıyafetleri giyiyor ve birbirimiz artık hiç yabancılamıyoruz. bu yabancılık-globalleşme meselesi iyi bir konu ama yeri burası değil, di mi?

    monsanto 50 ülkede faaliyet gösteren, 18.000'in üzerinde çalışanı olan, borsada hisseleri değerlendikçe değerlenen bir uluslarası şirket. şirketin ana faaliyeti genetiği değiştirilmiş ürünlerin ekimi, satımı vs. bu şirket, özellikle güney amerika ülkelerinde tarım piyasasına girerek, yerli, geleneksel, doğal tarımın karşısına rakip olarak dikiliyor. kimyasallarla üretilmiş ve genetiği değiştirilmiş mısırın piyasadaki fiyatı, ekolojik mısıra göre çok daha ucuz olduğundan tabii ki doğal üretim yapan çiftçi bu rekabete dayanamıyor. sabah sabah bir belgesel izledim de kafamın tası yerinden 10 metre yukarı fırladı, monsanto'nun ekim yaptığı tarlaların birinden soya toplayan bir çocukta lekelerle başlayan bir hastalık meydana gelmiş, hastalığın kaynağı üretim esnasında kullanılan kimyasallar.

    bu monsanto, ektiği genetiği değiştirilmiş tohumun patentini de alıyor. komik yani, nelerle uğraştıklarına bir örnek: amerika'da, monsanto'nun üretim yaptığı tarlalarda yetişen genetiği değiştirilmiş ürünlerin tohumları rüzgarla uçarak, civardaki doğal yollarla üretim yapan bir çiftçine tarlasına kadar ulaşıyor ve tarlada monsanto ürünleri yetişmeye başlıyor. bunu fark eden monsanto, patenti olan ürünleri izinsiz kullandığı gerekçesiyle çiftçiyi mahkemeye veriyor. ancak çiftçi aslan çıkıyor ve bu davanın ardın 'doğal üretim yapılan tarlanın dokusunu bozduğu gerekçesi ile' bir dava da monsanto'ya açıyor. sanırım hala sonuçlanmadı bu dava.

    sonuç: parası olan ekolojik mısır yiyecek de olmayan ne yiyecek? ama ekolojik bulamıyorsan zehir ye değil mi?
  • genel mudurlugu abd de st. louis, missouri de olan ve dunyadaki gida krizinden nasibini almis sirket.
    son uc ay icinde karini yuzde 42 artiran monsento gida krizinden gelen karina genleri kuresel isinmaya dayanikli tohum satarak karina kar katmayi planliyor. bu senenin satisi: 2.1 trilyon...

    genetiği değiştirilmiş tohumun hikayesi:
    http://www.youtube.com/watch?v=ak7gazs0lby
  • karşıtı bir site için bakabilirsiniz:
    http://www.combat-monsanto.co.uk/…ip.php?article283

    mottoları da building a world free from monsanto!
  • türkiye'den bazı bürokrat ve vekillerin ziyaret ettiği amerikalı şirket. keza bu ziyaret gazetelerde kenarda köşede kaldı ama aklımızın bir kenarında duruyor ve hemen bu ziyareti takiben şimdi bu ülkenin tarımı üzerinde genetiği ile oynanmış ürünlerini deneyecekler. avrupa birliğinin yasakladığı tohumları hem bize yedirecekler hem tozlaşma esnasında elimizde olan tohumların .mına koyacaklar. kuzu gibi sessiz sedasız kaldığımız bu ağır ve insan sağlığı üzerinde etkileri şüpheli olan besinleri biz 60 milyon denek efendi efendi yiyeceğiz çünkü eu efendiler genetik olarak modifiye edilmiş tarım ürünü almıyorlar ee ve fakat hani biz eu'da tarım konusunda güçlü idik. geleceğimizi elimize alacağız, yetmeyecek eldekileri de bozacağız. pek muhterem hükümet ergenekon, post modern darbe hede hödö geyikleri altında bir garip işler yürütüyor ve pazarı daralan monsento gibi globalize evil corp.'lar bizim gibi salakları ayakta düdüklüyor. lan bi durun ne oluyor? bu kadar mı ayakta uyuyoruz, yok mu bir dürten?

    (bkz: teessüf ederim)
    (bkz: evil corps)
    (bkz: gdo)
    (bkz: bu entry de mi götümüze kaçar)
    (bkz: aabi uyan geldik)

    edit
    --
    monsanto ahanda adamlar çatır çatır gdo tohum satıyor. kim alıyor ve kim yiyor bunları?
    --
  • searle'nin 1965'te aspartam üretimini gerçekleştirdikten sonra 1970'te aspartamın patentini alması ve 1983'te amerika'da alkolsüz içeceklerde aspartamın kullanımının yasal hale getirilmesinden sonra, 1987'de avrupa'da, 1992'de de amerika'da patent hakkının dolacağı biliniyor olmasına rağmen, 1985'te şirketin monsanto tarafından satın alındığını görüyoruz. yine 1985'te holland sweetener company [hsc]'nin bu bilinçle pazara dahil olduğu da hesaba katılırsa monsanto'nun bu tarihlerde bir risk [ki burada bağnaz bir risk alınmadığı da ortada] alması gerekiyordu.

    dolayısıyla, 1985'te coca cola ve pepsi ile 80% indirimle, 20 yıllık anlaşmalar yapan monsanto, holland sweetener'a beyaz bayrağı çektirmiştir. şirketin bu stratejisi, bugün pazarda monopol oluşunun temelini oluşturmaktadır.

    günümüzde monsanto, imf ile yaptığı anlaşmalar ile, borçlarını ödeyemeyen ülkelerin borçlarının ödenmesinde rol almasına karşılık, o coğrafyalarda tarım izni almanın peşindedir. iş bu nedenle de yıllardır kullanılmayan türkiye-suriye sınırındaki fertilize olmaya aç toprağın tarıma açılması için bir lobi oluşturulmaya çalışılıyor. mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında sınırını israil'e teslim edecek olan türkiye, israil'e, bir düşmanına [israil-suriye] kafasını uzatıp baktığında içeride neler olduğunu görebilmesi için bir fırsat tanıyor olmanın ötesinde, suriye'ye daha verimli bir sınır kapısı açılıp güneyi ile olan ticari faaliyetlerini ileriye taşıma şansını da [ki yıllarca amerika buna müsade etmemişti zaten] ilanihaye ötelemiş oluyor. ve dahi, güney ile ticari faaliyetlerde yegane sınır kapısının habur oluşu da ırak'ın kuzeyinde konuşlanmış bölgesel yönetime, daha net söyleyelim, pkk'ya, senede $1.5-2 milyar civarında bir katkı sağlanmasına vesile oluyor.

    bu kısmın monsanto ile direkt ilişkilendirilmesi ne kadar yanlışsa, monsanto'nun modern dünyadaki asimetrik tekniklerle yönlendirildiğini gözardı etmek de aynı oranda vahim olacaktır. genetiği değiştirilmiş tohumların orta ve uzun vadede nüfuz ettiği coğrafyaları bağımlı hale getirip, organik tarımın kökünü kazıyacağını görememek [veya fazlasıyla görebilmek] ancak akp hükümeti'ne nasip olacağını düşündüğüm bir aymazlıktır. bu teknolojinin erişmesi muhtemel boyutun bir milletin genomlarıyla oynanması olacağını ileri sürmek, her ülkenin ırak gibi işgal edilemeyeceğini ifade etmek paranoyak bir yaklaşım olmasa gerek.
  • ortadoğu yu besleyecek, avrupa nın da kapılarını zorlayacak ideal laboratuvar ortamını bulmuştur. kamuoyu hazırlanmaktadır. hmm nefis.
  • arkasına dünya ticaret örgütünü de alarak türkiye de dahil ülkelere gdo kullanımı konusunda baskı yapan şirket.

    http://www.birgun.net/…82&day=08&month=11&year=2009
hesabın var mı? giriş yap