• ing. parasal.
    (bkz: imf)
  • monetary unit: yalnızca para ile ölçülebilen şeyleri bildirmeye verilen isimdir.

    (bkz: financial statement)

    kaynak: [https://www.accountingtools.com/…ary-unit-principle https://www.accountingtools.com/…ary-unit-principle]
  • bütün bankacılık sistemini anlatır, (bkz: monetary economics).

    para genişlemesi, paranın çoğalması, kredi sistemi, banka rezervleri gibi kavramlar bu sistemin yapı taşıdır. öncelikle para politikası belirleyen bir kurum olarak merkez bankasını baz alalım. merkez bankası şöyle bir kural koyar: rezervin, yükümlülük değerinin en az 10'da biri kadar olabilir! ve basitçe sistem mimarisi şöyle devam eder:

    x bankası'nın yükümlülük değeri 100.000 dolar olsun, bu parayı da merkez bankasından ihale ile aldı. x bankası 10.000 doları rezerv olarak bırakıp geri kalan 90.000 doları kredi olarak verebilir. bakıldığında cömert gibi ancak daha da cömert hali x bankasının bu krediyi bir başka banka olan y bankasına vermesidir. bu durumda y bankasının da deposit değeri 90.000 olacaktır. tahmin edeceğiniz gibi y bankası 9.000 doları rezerv olarak ayırıp 81.000 doları z bankasına verebilir. bunun sonu ise money multiplier ile gelir. rezerv oranının, biz burada 1/10 aldık, tersidir, yani 10. bütün bu bankalar arasında dolaşan paranın maksimum katlanacağı miktar ilk bankanın yükümlülüğünün 10 katıdır, yani 100.000 dolar, 1.000.000 dolar olabilir. işte bankalar arası para yaratma işlemi bu şekilde gerçekleşir.

    abd 2008 krizinde bu durum yaşandı. merkez bankası rezervindeki para neredeyse bu yaratılan para * money multiplier'a eşitti. yani bankalar neredeyse rezervleri minimumda tutacak kadar kredi vermişti, başka bir deyişle verebilecekleri bütün krediyi vermişti. burada krize sebep olan bir domino etkisi de var ki... bankaların zor durumda olduğunu öğrenince doğal bir tepki olarak müşterileri paralarını çekmek isterler, banka rezervinden bunu vermeye çalışsa da özellikle bütün talebin kısa bir periyotta gelmesi onları batışa daha da sürükler, rezervi hızla tükenir. bu durumda banka yeni kredi de veremez, yeni kredi veremez, kredi bir kenara geç kalan müşterilerinin de parasını ödeyemez, ve son gerçekleşir. serüvenin hep aydınlanmayan kısmı şöyle devam eder. merkez bankası bu sistemin ana çıkış noktasıdır, merkez bankası rezervi * money multiplier, yaratılbilecek maksimum ticari parayı veriyordu. mantıklı düşünürsek çözümün merkez bankası rezervini artırmak olduğunu görürüz. böylece sistem en baştan işleyeceği gibi kritik eşiği de atlayabilecektir. merkez bankası rezervini artırmak için para basar, bastığı paralar ile yine diğer bankalara kredi verir ve sistem kurtarılır. bunun kötü sonucu ise şudur, hali hazırda zaten bankaların yarattığı para piyasadadır, merkez bankası ikinci kez sisteme yüklü miktarda para ekleyince enflasyon kaçınılmaz olacaktır. bunun da basit bir formülü vardır:

    velocity of money= real gdp*price/money supply

    paranın hızı faiz miktarı ile alakalıdır, kaç el değiştirdiğini belirtir, onu sabit kabul edelim. real gdp değeri çok değişken bir şey değildir, şimdilik bunu da sabit kabul edelim. bu durumda para arzı arttıkça fiyatların da artması gerektiğini söyleyebiliriz. ama gelin bakınki abd'deki krizde bu kadar para basılmasına rağmen, neredeyse bütün finansal sistem yeniden inşa edilmesine rağmen enflasyon oluşmadı. burada ikinci bir sebebi gözardı ettiğimiz anlamamız gerekli. yeni basılan ve sisteme verilen bu para aslında ekonominin bir nevi dışında tutuldu. abd'de 2008, 2009 hatta 2010'a kadar insanlar borç almadı, bankalar da borç vermediler. yani basılan paralar sirkülasyon içinde değildi, enflasyon da gerçekleşemedi.

    paranın hikayesi böyleydi. tabii bütün ülkelerde geçerli değil.örneğin, kanada'da bankaların rezerv kısıtlaması yoktur. bankaların müşterilerini mağdur etmeden ne zaman ne kadar para çekeceklerini tahmin edeceğini umduklarını söyleseniz yanlış demem. ancak genel manada sistemi oluşturan çarkları bu şekilde özetleyebilirim.
hesabın var mı? giriş yap