• ikinci dünya savaşı'ndan sonra ortaya çıkan edebiyat akımıdır. en iyi örnekleri varoluşçu yazarlar tarafından verilmiştir. önde gelen isimleri; franz kafka, jean paul sartre, andre gide ve albert camus'tur.
  • modern edebiyatın fazla cesur olduğundan konuşulduğunu çok sık duyarım; ama kendi payıma, ben bu cesarete asla inanmamışımdır. bu eleştiri bir... ahlak dersi palavrasından başka bir şey değildir. çok uzun bir süre toplumu yansıttığı söylenen edebiyatın toplumu yansıtıığı falan yoktur - tam tersine: diğerlerinden daha gözüpek biri daha cesur davranmaya kalkıştığında, tanrı bilir ne büyük protestolarla karşılaşmıştır! dikkatlice bakılacak olursa elbette edebiyat toplumun esrarengiz bir şekilde ve cezasını çekmeden, şaşırtıcı bir sıklık ve kolaylıkla günbegün işlediği suçların yarısını bile yansıtmaz. günah çıkartan rahiplere bir sorun -günah çıkartma hücrelerinde kulaklarına fısıldanan hikayeleri anlatabilselerdi dünyanın en büyük romancısı onlar olurdu. onlara, en mağrur ve en üst tabakalardan gelen ailelerde örtbas edilen (örneğin) ensest sayısını sorun ve ahlakdışı bir cüretkârlıkla o kadar suçlanan edebiyatın, korkutmak için bile olsa bunları anlatmaya cesaret edip etmediğini görün! (bkz: şeytani öyküler)
  • türk edebiyatı için - en bilinen ve literatürde kabul gören haliyle - 19. yüzyılda başlayan dönem, yani tanzimatla birlikte gelişen, tercüme ve taklit yoluyla icra edilen edebi metinleri kapsayan süreç ve sürecin bileşenleri modern türk edebiyatıdır. dolayısıyla bu anlamda modern "klasik olmayan" demektir. keza divan edebiyatına da klâsik türk edebiyatı denir.

    başlığın ilk entry'sinde ikinci dünya savaşı sonrasında gelişen edebiyatın modern olduğu söylenmiş, ancak bence bu, hatalı bir sınıflandırma. mesela modern türk edebiyatı - en basit anlatımıyla - modern olanı taklit ederek aldıysa/ithal ettiyse bile demek ki 19. yüzyıldan önce bir modern vardı. yani ikinci dünya savaşından, 20. yüzyılın ortasından çok daha önce üretilen bir modern olması gerekir bu durumda. ikinci dünya savaşını historiyografik bir milat olarak belirliyorsak belki bu dönemin sonrasına postmodern diyebiliriz (ki bazı araştırmacılara göre türk edebiyatında 1980, kimilerine göre 1990, kimilerince de 2000 sonrası dönem postmoderndir).

    modern sözcüğü aynı zamanda çağdaş anlamına geldiğinden bu tür durumlarda dikkatli kullanılması gerek. "modern edebiyat" ifadesiyle tam şu anda, bugünün koşullarında, bugünün konuları ve birikimi ışığında üretilip tüketilen yazınsal üretimi kastedersek belki de "postmodern edebiyat" sözkonusudur yani. eğer bu dönemi postmodern bulmuyorsak en kapsayıcı şekilde "çağdaş edebiyat" deriz.

    modern edebiyat denince aklımıza gelmesi gereken iki temel karşılaştırma noktası olabilir: biri klasik - modern ayrımı, diğeri ontoloji - epistemoloji ayrımı. yazınsal üretimi, üretim sürecini, alımlamayı bu ayrımları dayanak noktası kabul ederek ele alır, buna göre bir sonuca ulaşmaya çalışırız.
  • modern edebiyat kavramı 20. yüzyılın başlarından itibaren edebiyat tarihinde yerini aldı. bu dönemde dünyada yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte klasik edebiyatın edilgen okurunun konforlu kitap okumaları son bulmuş yazarla okur arasında çok daha farklı bir bağ oluşmuştur. bilinç akışı ve iç monolog tekniği gibi anlatım biçimlerinin kullanılması, flash back tekniğine yer verilmesi, çoklu anlatıcı kullanımı ve tekinsiz anlatıcıya da yer verilmesi bu zaman diliminin en önemli özellikleridir. edilgen okurluktan etken okurluğa geçişte modern dönemin yazarları okurlarından çok daha fazla ilgi ve vakit ayırmalarını beklemektedir. başka yazarlara ve kitaplara üstü kapalı göndermeler, zaman ve mekan kavramlarının yerle bir edilmesi, daha önce yer verilmediği kadar günlük anlatım dilinin kitaplarda bulunması gibi özelliklerle modern edebiyat birçok yeniliği getirdi.

    modern edebiyatın yetkin örnekleri olarak, jack london'ın demir ökçe ve martin eden kitapları, franz kafka'nın dönüşüm, dava, şato kitapları, marcel proust'un kayıp zamanın izinde serisi, james joyce'un ulysses ve finnegan uyanması kitapları, william faulkner'ın ses ve öfke, döşeğimde ölürken ve ağustos ışığı kitapları, virginia woolf'un mrs. dalloway, deniz feneri ve dalgalar kitapları, john steinbeck'in fareler ve insanlar ile gazap üzümleri kitapları, albert camus'nun yabancı ve veba kitapları, samuel beckett'ın godot'yu beklerken ile molloy, malone ölüyor ve adlandırılamayan kitapları, ernest hemingway'in silahlara veda'sı ıtalo svevo'nun zeno'nun bilinci, raymond roussel'in locus solus'u, j. d. salinger'ın çavdar tarlasında çocuklar'ı, elias canetti'nin körleşme'si, robert musil'in niteliksiz adam, hermann broch'un vergilius'un ölümü ve louis-ferdinand celine'in gecenin sonuna yolculuk kitapları verebiliriz.

    modern edebiyatı detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: https://youtu.be/r3swioerneo
  • "modernist romancılar romanlarının merkezini ve bütünlüğünü bir sis perdesi arkasına gizlemişlerdir. bu metinlerde okuyucu bütünlüğe ancak rastlantısal görünümlü parçaların kendi aralarında tutturdukları bir fısıltıyla, bir tür ilişkiyle, demin sözünü ettiğim karmaşık örgüler ağının niteliği hakkında düşünerek varabilir. dünyanın bütünlüğü ve anlamı ve bu anlamın bilinci modernist romanın içinde değildir. ulysses'i okuruz ya da şato'yu okuruz, ama dünyanın ne olduğunu, nasıl bir yer olduğunu bu kitaplar bize doğrudan söylemezler. biz kitabı kaparız, sonra sezgiyle bu bilgiye varmaya çalışırız. modernist metinlerin tepki duyduğu romanda ise, sözgelimi zola bize aslında çok da fazla arkaya gizlenmeden kulağımıza babaca bir şefkatle, gerçeğin ne olduğunu hafif hafif gösterir. bizim çok fazla sezmemize, düşünmemize gerek yoktur. zola’nın metni bir babanın elimizden tutarak bize “bak şu binaya ve düşün,” demesine benzer. o binanın anlamını belki apaçık söylemez, ama sezdirir. joyce’un metni ise bizi, o binanın duvarına çarptırır. metin uzaktan gülümseyerek bakar ve karşısında yapayalnız kalırız."

    (orhan pamuk, "tanpınar ve türk modernizmi"nden)
    (defter, 23. sayı, bahar 1995)
  • joyce hariç sıkıcıdır. hermann broch, thomas mann, camus, marcel proust, musil, woolf, faulkner vs vs hepsini de okudum ha, yanlış anlaşılmasın. ama bu kitaplar bana ne kattılar? koca bir hiç...
hesabın var mı? giriş yap