• joseph sargent' ın yönettiği 97 yapımı, altın küre ödüllü, dramatik bir film.
    niye bu zamana kadar yazılmamış, kimse izlememiş mi anlamadım.
    sözlük için kendimi öne atıp bu akşam izlemeye karar verdim.
    bu da böyle bi hizmetim olsun.
  • tuskegee frengi araştırmaları hakkında bilgi edinmek isteyen kişiler için ilgi çekici bir kaynak teşkil eden film. çoğu kişi tarafından izlenmemiş, dolayısıyla da üzerinde yazı yazılmamış olmasının nedeninin de sinema için değil televizyon için hazırlanmış bir yapım olduğu kanısındayım. söz konusu film izlendikten sonra tuskegee araştırmaları incelenirse daha faydalı olacağını düşünüyorum.

    miss evers rolündeki ablanın oyunculuğunu çok beğendiğimi belirteyim. filmin yapıldığı sene tuskegee araştırmalarına denek olarak katılanlardan ve onların ailelerinden başkan clinton tarafından özür dilenmesini ilgi çekici buldum. bir de spoylır olacak ama filmde beyaz bi abinin siyahi arkadaşına yaranmak için "ben oyumu roosevelt'e verdim" dediği yerde yüzümde bir tebessüm oluştu.

    özetle; izleyin.
  • altyazısını bulamadığım film. dvd vs. de yok. sevgili çevirmenler el atsalar da izlesek.

    imdb
  • http://www.scaricarefilm.eu/…119679-miss-evers-boys bu siteden altyazı alabilen alsada izlettirsek.
  • filme ulaşmak oldukça zor. mubi'de bir ara gösterimdeydi, şu an yok.

    aşağıda, bölümümdeki arkadaşımın desteğiyle ulaştığım, ingilizce alt yazılı ve kısmen iyi çözünürlükte bir kaynağın bağlantısını paylaşmak isterim, ulaşmak isteyenler olursa:

    https://watchseries.mn/…s-boys-online-62484.5463964

    filme konu olan tuskegee çalışması hakkında yüzeysel olarak bilgim vardı ancak film sayesinde detaylı bilgi edindim. çalıştığım alan nedeniyle gerçekten ders niteliğinde bir film aynı zamanda. dtb'nin güncel tarihli helsinki bildirgesini tekrar okudum bu film üzerine ve her şey yerli yerine oturdu.

    konunun belgesel yerine dram filmi olarak çekilmesi de önemli. izlemek biraz zorlayıcı ancak film akışı öz eleştiriler üzerine kurulu olduğu için çok da germiyor. canlandırılan tuskegee çalışma ekibi
    üyeleri gayet iyi oyunculuklarla yansıtılmış.

    kendimce filmi ve dolayısıyla filme konu olan çalışmayı irdeledim, spoiler denemez bu noktadan sonra yazacaklarıma çünkü gerçek bir olayın filmidir. yine de adettendir diyerek:

    --- spoiler ---

    film 1932 yılında, amerika birleşik devletleri (abd)'nin alabama eyaletinde, macon country'deki tuskegee hastanesinde, abd ulusal halk sağlığı servisi (usphs) tarafından, sifilis hastalığının görüldüğü kişilerin belirlenmesi, tedavi edilmesi ve hastalığın bu bölgede görülme sıklığının azaltılması amacıyla desteklenen bir çalışmanın yürütülmesiyle başlamıştır. bu çalışmada usphs'den bir doktor ile tuskegee hastanesinden bir doktor ve bir hemşire görevlendirilmiştir.

    filmde aktarıldığı üzere görevlendirilen çalışma ekibinin etik ve bilimsel açıdan yetkin ve gerekli niteliklere sahip olmadığı görülmektedir. çalışmanın bir protokolü bulunmamakla birlikte hemşire, halkı hastanede kan testi (wassermann testi) yaptırmaya ikna etmek üzere görevlendirilmiş ve çalışma içeriği hakkında bireylere hiçbir açıklama yapmamıştır. ayrıca hemşire insanları ücretsiz yemek-ulaşım imkanı ve ücretsiz tedavi olanağı ile motive etmiştir. sonuç olarak çalışmaya, yazılı ya da resmi olarak belgelenmiş gönüllü oluru alınmayan, 600 afrika kökenli amerikan erkeği, özerklik ilkesi ihlal edilerek dahil edilmiştir. aynı zamanda örneklemin tamamı savunmasız olarak düşünülen etnik azınlıktaki sosyokültürel ve ekonomik anlamda imkanları kısıtlı olan bir topluluğun içerisinden seçilmiştir. seçilen örneklemin 399'u hasta grubu ve 201'i kontrol grubunu oluşturmuştur. çalışmaya dahil edilen katılımcılara test sonuçları hakkında bilgi verilmemiştir ve “bad blood” olduklarına dair gerçek olmayan bir açıklama yapılmıştır. hasta grubunda hemşirenin yakın arkadaşları da vardır ve aralarında hasta-hemşire ilişkisi dışında güvene dayalı farklı bir çıkar ilişkisi bulunmaktadır. örnek olarak hemşire, arkadaşlık ilişkisi kurduğu katılımcılardan birine wassermann testi sonucunun pozitif olduğunu çalışma doktorunun bilgisi dışında söylemiştir.

    çalışma başlangıcında hasta grubuna 1932 yılında kullanılmakta olan sifilis tedavisi uygulanmıştır. ancak bütçe yetersizliği nedeniyle bu çalışma usphs kararı ile iptal edilmiştir. sonrasında çalışma ekibine yeni bir çalışma önerisi sunulmuştur ve bu çalışmanın adı tuskegee hastanesi doktoru tarafından “tuskegee study of untreated syphilis in the negro male” olarak deklare edilmiştir. 1891-1910 yılları arasında oslo, norveç'te henüz kanıtlanmış bir sifilis tedavisi yokken, sadece beyazlarla yapılan ve sifilisli hastalarda kardiyovasküler ve nörolojik nedenli ölümlerin karşılaştırma sonuçlarını yayımlayan rapor doğrultusunda, aynı çalışmanın hastalığın görülme sıklığının yüksek olduğu alabama'da ve tuskegee hastanesinde sonlandırılan çalışmanın mevcut örneklemi ile, 6-12 ay olarak öngörülen sürede tekrarlanması usphs tarafından talep edilmiş ve karşılığında hastaların tedavisi için gerekli bütçenin sağlanacağı güvencesi verilmiştir.

    tuskegee hastanesindeki afrika kökenli amerikan doktor, insanların rengi nedeniyle hastalığın seyri açısından bir fark olmadığını ispat etmek amacıyla ve kişisel başarı hırsı nedeniyle hastalar adına karar vererek ve tekrar özerklik ilkesini ihlal ederek bu çalışmayı kabul etmiştir. aynı zamanda bu çalışmayı yürütmeyi kabul ederek kullanılmakta olan bir tedavi yöntemi olduğu halde hastaları plasebo kullanımına zorlamıştır.

    çalışma süresince katılımcılara tedavisiz kaldıkları hakkında bilgi verilmemiş, “bad blood” için olduğu iddia edilen bir tedavi yöntemi (plasebo) uygulandığı beyan edilerek kişinin oluru alınmadan vücudundan biyolojik örnekler alınmıştır (örneğin, beyin omurilik sıvısı). örnek alma işleminin hastaya oldukça acı verecek şekilde yapıldığı film sahnelerinde görülmektedir. ayrıca çalışmanın sonlanım noktası otopsi olarak belirlenmiştir. bu uygulamalar doğrultusunda kişinin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığına hekimin kararıyla ve bireyin oluru alınmadan girişimsel bir müdahalede bulunulmuştur. çalışmaya dahil edilen hastaların tedavi aldıklarına inanmaları ve çalışmadan ayrılmamaları için çalışma ekibi üyeleri kararıyla katılımcılara, çalışmada kaldıkları her yıl için ödeme yapılmış ve cenaze masraflarını karşılamaları için para desteği verilmiştir. bu maddi destek sigortalama olarak ifade edilmiştir. kişilere sağlanan bu özendiricilerin herhangi bir yerde açıklandığına dair bilgi yoktur. sadece katılımcıları çalışmada tutmak için maddi destek sağlandığı düşünülmektedir.

    penisilin 1942 yılından sonra sifilis tedavisi için kanıtlanmış tedavi yöntemi olarak kullanılmaya başlamıştır ancak tuskegee çalışması katılımcılarının bu tedaviye erişimi hastaların kişisel bilgilerinin gizliliği ihlal edilerek engellenmiştir. çalışma katılımcılarının kişisel bilgileri çevredeki tüm hastaneler ile görünür alanda ve liste olarak paylaşılmış, böylece penisilin tedavisi almaları yasaklanmıştır. on yıldır süregelen araştırmanın amacı hala, yeni bir bilgi üretmek uğruna araştırmaya katılan insanların bireysel haklarından ve yararlarından üstün tutulmuştur. ayrıca penisilinin, tuskegee hastanesinde bulunmasına rağmen, ileri evre hastalarda ciddi advers etki sonucunda ölüme sebebiyet verebileceği kanıtlanmış bir bilgi olmadığı halde usphs'nin görevlendirdiği doktor tarafından çalışma ekibi dahilinde sözlü olarak ifade edilmiştir. daha sonrasında penisilinin ileri evre hastalarda ciddi advers etkisi olmadığı kanıtlanmıştır.

    abd hükümeti destekli ulusal sağlık kuruluşları tuskegee çalışmasının 1932-1972 yılları arasında devam etmesi için mücadele etmiş ancak 1972 yılında medyada oluşan kamuoyu tepkisiyle çalışmayı sonlandırmıştır. çalışma sonucunda 285 katılımcı ölmüş ve 127 katılımcı hayatta kalmıştır. çalışmada geçen etik ihlalleri soruşturan senato, çalışma ekibinin hiçbir üyesine suçlamada bulunmamış ve disiplin cezası vermemiştir. abd hükümeti tarafından çalışma sonucunda hayatta kalan kişilere tedavi ücreti amacıyla ve ölenlerin yakınlarına tazminat amaçlı maddi destek sağlanmıştır.

    çalışmanın sonuçlarından sağlanan düzenli raporlamalarla birçok yayın hazırlanmasına katkı sağlanmış olup araştırma ve yayın etiği ilkeleri de ihlal edilmiştir.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap