• andrea bocelli'nin romanza albumunun 14. sarkisi. john miles ile duettir ayrietten.

    miserere, miserere,
    miserere, misero me,
    però brindo alla vita!

    ma che mistero, è la mia vita,
    che mistero!
    sono un peccatore dell'anno
    ottantamila,
    un menzognero!
    ma dove sono e cosa faccio,
    come vivo?
    vivo nell'anima del mondo
    perso nel vivere profondo!

    miserere, misero me,
    però brindo alla vita!

    io sono il santo che ti ha tradito
    quando eri solo
    e vivo altrove e osservo il mondo
    dal cielo,
    e vedo il mare e le foreste,
    vedo me che...
    vivo nell'anima del mondo
    perso nel vivere profondo!

    miserere, misero me,
    però brindo alla vita!

    se c'è una notte buia abbastanza
    da nascondermi, nascondermi,
    se c'è una luce, una speranza,
    sole magnifico che splendi dentro me
    dammi la gioia di vivere
    che ancora non c'è!
    miserere, miserere,
    quella gioia di vivere
    che forse
    ancora non c'è.
  • henryk mikolaj gorecki'nin koro için tek bölümlük bir yapıtı.

    sözleri:

    domine deus noster miserere nobis

    "tanrım bize acı"
  • arvo parttan da dile gelmiş bi pişmanlık yakarışı..
  • bir arvo pärt bombası. efendim öncelikle bir beste, ayrıca da bir albümün adı. ecm new series'den çıkma, manfred eicher'den olma. miserere ile açılıyor albüm. kulaklarımızın pası alınıyor. festina lente ise albümün babasına ithaf edilmiş. sarah was ninety years old ise kişiyi orta yerinden çatlatıyor, en azından beklemekten...
    efendim miserere, pärt'in dini eksende ürettiği önemli eserlerinden. 51. mezmurdan çıkmış estonyalı deli amca yola, dies irae batağında saplanmış. o ne dies irae öyle diye sorasım geldi kendisine. değişken, bazen yüreklerde hissediliyor, bazense sağır ediyor. garibi elektrogitar bile var çalınanlar arasında. dinlerken kulaklarıma inanmadığım için, üşenmeyip cdnin içine baktım. valla var, billahi var. bas gitar bile var. kafamdaki sınırlara bir saldırı olsa gerek. bu estonyalı ile başım belada diyip bu bahsi kapatayım. siz siz olun, yakın bu albümden. ayrıca karanlık sulara açılmak isteyenlere hararetle tavsiye ediliyormuş, söylemeden geçmeyelim...
  • henryk mikolaj gorecki'nin hidrojen bombası. düşündüm taşındım, sonunda karar verdim. bana göre gorecki senfoni no 3 sadece atom bombası kuvvetinde, bu miserere ondan daha ağır geliyor benim ciğerlerime...
    bir solidarnosc eylemini müteakip ortaya çıkan kanlı görüntüler nedeniyle çıkmıştır gorecki'nin kaleminden. aslında pek basittir sözleri. toplam beş kelimeden mürekkep olup otuz küsur dakika sürer. enstrüman falan gibi fuzuli ayrıntılarla ilgilenmeyen besteci ruhumuzu işkence çektirmiştir adeta. değişik şekillerde ve şiddette bizi sallayan "domine deus noster" sadece bir girizgâhtır aslında. sadece son üç dakikasında duyulan sessiz "miserere nobis" ise bombanın ta kendisidir. sessiz çağlayan iki söz, kalbinizi sıkıştırır, sizi ister istemez polonya tarihine götürür. auschwitz'den ileri sardığınızda da, bu sefer kendi tortularınız devreye girer. siz birilerinden merhamet bekleyedurun; ayıldığınızda, eser biteli çok olmuştur...
    (bkz: sunt lacrimae rerum)
  • jean-christophe grange ın yeni kitabının ismi.
  • dini eksende üretilen müziklerin damardan girme yöntemi var; saba makamında mevlidler, saba makamında sabah ezanı, gospel müzikleri, om sesi (bir arkadaşımın bunun da saba makamında omlandığını söylediğini hatırlıyorum) azimli bir tepki refleksi geliştirmiyorsanız, tüyleri diken diken eden bir yanı var.
  • tesadüfen d&r'a girdiğimde yeni çıkanlar bölümünde görünce dumur olup hemen bir çırpıda aldığım kitap. yahu böyle uzun zamandır görmediğim sevgilimi birden karşımda görmüşüm gibi hissettim kitabı rafta görünce. nasıl özlemişim oh be.
hesabın var mı? giriş yap