• bugün her fırsatta türkiyenin incisi olduğu iddia edilen istanbulda ki yerleşik mimariye bakan bir öküz bile yüzünü buruşturabilecekken, insanının kaygısızca "bir şekilde ev sahibi olayım" anlayışıyla katlettiği oluşum.
    bombok bir evde, ve onun gibilerin oluşturduğu mahalle,semt ve şehirde yaşamak nasıl bir gamsızlık, nasıl bir kaygısızlıktır?
    nasıl olurda bir insan bile senelerce taksidini ödediği kooperatifin iğrenç bir moloz olduğunun farkına varıp dava açmaz, hakkını aramaz, nasıl olurda kıçını yırtıp bir üniversite kazanmış olan genç bir dimağ üniversite diye önüne konulan beton kütleye okul muamelesi yaparak sesini çıkarmaz?
    bu kabullenmişlik, bu kanıksama nerden başlar nerde biter?
  • bilisim sistemlerinin genel yapisini tanimlamak icin de kullanilir.
  • "bilim mi, sanat mı?" tartışmalarının bittiği nokta; e şıkkı.
  • insan yaşantısına kabuk oluşturacak ,mekan düzenleme sanatıdır
  • aldığı eski türkçe ek yüzünde, hakkında konuşan insanların kabaca %80'inin kendisini mimarlık ile karıştırdığı görülmektedir.

    güncel anlamı "mimarlığa ait" demektir.

    (bkz: architecture)
    (bkz: architectural)
  • yedi sanatin plastik uyelerinden biri. (bkz: plastik sanatlar)
  • mimari, ki plastik sanatlar dendiğine bakmayın, hele sinema, geriye kalan altı sanatın birleşiminden oluşur denildiğine hiç bakmayın: sanat dalları arasında, resim-heykel-metinlere bakıp sesleri dinlediğiniz anda hemen içinize işleyen o müziğin aksine ilk anda sizi içine almayacak ama ait olduğu zamandan size en fazla elini uzatacak, dokunacak eserler verir; meselesi diğerleri gibi anlama dair gelmeyebilir, mide bulandıracak kadar fizik, başınızın dönmesine sebep geometri yüzünden. bir sebebi de belki, resimle arasındaki o fark, eserin aynı anda insanlara hizmet etmesidir bu kadar üzeri örtülü sanat dalı olmasının; ve bir koşu hevesle gelen sanat sevicilerini uzakta tutan.
  • benim için özü binada değil merdivende. aforizma diye değil baya tecrübe olarak.
  • (bkz: heterotopya)
hesabın var mı? giriş yap