• 25 ocak 2004 guimares benfica macı sırasında gördüğü sarı kart sonrası kafasını öne eğip fenalaşan ve maç sonrasında kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yuman, macaristandan portekize fc porto yla yaptığı anlaşma sonucu gelmiş golcü futbolcu.
  • sporting braga da attığı gollerle parladı,akabinde porto,benfica..macar milli takımında birçok kez görev aldı..henüz çok gençti çok..michael owen la aynı yaştaydı bu talihsiz golcü..
  • macarların umut bağladığı bir isimdi. gol olup yağarken, yığıldı. bir saniye evvelinde gülüyordu, bir saniye sonrasında ağlatan. her ölüm erken ölümdür şairin de dediği gibi.
    (bkz: hiç tanımadığınız bir ölüm size çiçek verirse)
  • bircogu gibi ben de sahadaki olum haberiyle tanidim kendisini.yere du$meden onceki son gulumsemesi veda busesi gibiydi, derinden etkiledi*.
  • yaşamla ölüm arasında aslında ne kadar ince bir çizgi olduğunu ölümüyle gösteren futbolcuydu.
    ölümünden sadece biraz önceydi.. hakemin kendisine gösterdiği sarı kart üzerine gülümsüyordu sevimli bir yüz ifadesiyle. aradan birkaç saniye geçiyordu ve o gülümseyen yüz sahibi kişi tekrar oyuna konsantre olmak için hazırlanırken bir anda yere yığılıyordu ve ne yazık ki daha önce sayısız kez rakiplerinin yaptığı fauller sonucu buluştuğu bedeninin çimlerle son buluşması oluyordu bu, ruhunu teslim ediyordu. bu kadar basitti işte... ölmüştü 25'lik feher...
    yaşamda gülümsenen bir andan sadece birkaç saniye sonrasında bile bu dünyadan göçüp gidilebileceğini hafızama kazımış isimdir miklos feher...

    http://www.youtube.com/watch?v=gcqt0ckpro8
  • ölüm yıldönümünde özlemle anılan güzel insan. ölmek ne garip şey anne.

    http://www.youtube.com/watch?v=x8mzervudbu
  • yedi sene önce bugün işinin başında bu dünyadan göçmüş futbolcu.

    futbolcuların maç esnasında ölmeleri veya ölümden dönmeleri, ölümün ne kadar yanı başımızda olduğunu görmemiz açısından çok etkileyici. hiç tanımadığınız birisi bile olsa, o anda gözler nemlenip yaşla doluyor ister istemez.

    birkaç saniye önce tebessüm eden birinin hemen akabinde ölmesi havsalanın alacağı bir şey değil. insan çok karmaşık bir varlık. bazen öyle bir anda terk eder ki dünyayı, o terk-i diyar edenin sanki 100 sene yaşayacağını düşünürüz birkaç saniye evvelinde.

    ümit özat'ın köln'de yaşadığı o talihsiz anda da benzer şeyler hissetmiştim. mondragon ile daum'un ağlaması, insanların alkışları, kiminin şaşkınlıktan konuşma becerisini kaybetmesi, sanki o futbol maçının o an için gereksizmiş gibi görünmesine sebep oluyordu.

    ve ölüm hayattan çok daha fazlasını istiyordu.
hesabın var mı? giriş yap